Alt Kadro İşini Bilecek. Amirine Laf Getirtmeyecek!!!…

Kültür ve Turizm Bakanlığı’ nın ülke genelinde beğeni toplayan projesinin bir ayağı da, Çanakkale’de gerçekleşiyor.
Kamuoyunu bu konuda bilgliendirmek şart elbet..Dahası, elzem..
Peki; ne oluyor? tanıtım amaçlı ilanlar, kısa adı BİK olan Basın İlan Kurumu’ na bağlı bulunmayan bazı basın organlarına, hatta BİK denetimindeki internet haber sitelerine de es geçilmek suretiyle veriliyor.
Bu ilanların, yayımlanması karşısında ödenecek bedel ise; ilk Sayıştay denetiminde sorgu konusu olacak gibi gözüküyor. Çünkü, BİK’e denitimine tabii olmayan kuruluşlara ilan verilmesi, mevzuata aykırı.
İlanların dağıtımını yapan Gelibolu ve Çanakkale Savaşları Tarihi Alan Başkanlığı..  Bir diğer deyişle; alt kadronun, Basın Yayın kuruluşlarına ilan dağıtımı konusundaki bir tür bilgiisizlik halinden kaynaklı bazı sodular, ilgili kurumun Başkanı’ na, sayın İsmail Kaşdemlir’ e yönelecektir.
Kesilen faturular ve bunların ödemeleri karşısında; “BİK denetimi dışındaki basın organlarına neden ödeme yapıldı?” şeklindeki soru, Sayıştay denetçilerince haiyle dile gelecektir… Sayın Kaşdemlir bir şekilde zor duruma düşecektir…  
*         *         *
YARDIM ÇIĞLIKLARI, HER YERDE
İNSANLAR SOKKATA, KEDİLER DAMLARDA...
"Küresel ısınma, kuraklık.. Peki o zaman nereden çıktı bu kadar yağmur?.." Belki de,  herkesin aklında bu soru.. Dahası, gelecek yanıt da ayrıca merak konusu..
Yaz yağmuru genellikle hasar veren türden olur derdi büyüklerim.  Bir çeşit afet durumundan söz ederlerdi yani..
Mevsimlerin, bir kaç ay ileriye gittiğini düşünür isek, Eylül'de gelen bu yağşılar, tam da yaz yağmuru olmalı.. Bu benim, kişisel görüşüm.
Tarihinde görülmemiş şekilde, metrekareye yağış düşüren bu yağmurlar, Komşuda, yani suyun öte yakasında,  Yunanistan' da da hayatı felç etti. Son dakika haberlerinde gördüm yaşanılanları.
Sokka hayvanları çatılarda mahsur kaymış.. O döle yükselmiş sel suları..İnsalar ise, her bir köşede yardım çığlığı atıyormuş.. Bahsettiğim haberlerdeki detaylar böyle.
 Ülkemizde de can kayıplarına neden oldu Eyüll' de gelen yağışlar. Meydana gelen felaketin adı sel.. Bu  felaket, komşu ülke Yunanistan'da da hayli etkili olmuş.
Sel sularına kapılan 3 kişinin hayatını kaybettiğinden bahsediyordu okuduğum bazı haberlerin metinlerinde.
Oluşan görüntüler ise vahim ötesi.  Bir köyde sel suları altında kalanların "Boğuluyoruz, yardım edin" dediğinin duyulduğundan söz edilen bir haberde,  çaresizliğin altı önemle çiziliyordu denilebilir.
Yunanistan' ın, İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanı Vasilis Kikilias, yaptığı açıklamasında, ülkede görülen yağmurun şiddeti ve süresi açısından daha önce görülmemiş zorluklara neden olduğunu ifade etmiş..
Kikilias, "Herkesi 24 saat boyunca dikkatli olmaya davet ediyorum. Kötü hava koşulları muhtemelen (başkent Atina'nın da içinde bulunduğu) Attiki Bölgesi'ni de kısmen etkileyecek." diyerek, oluşması muhtemel en kötü tabloya vurgu yapmış özetle.
Sel nedeniyle yüzlerce ev ve iş yeri sular altında kalmış komşuda, onlarca denilse de, belki de yüzlerce araç sel sularına kapılmış...
Dahası, birçok yol, köprü, hastane ve sağlık merkezi de zarar görmüş...
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis liderliğinde ilgili bakanlar ve Yunanistan Meteoroloji Dairesi yetkililerinin katılımıyla düzenlenen bir toplantıda;
Meteoroloji uzmanları ülkede yaşanan sağanağın, muhtemelen ülke tarihinde görülmüş en güçlü sağanak yağış olduğunu savunmuşlar.
Yağış, bu güne kadar görülmemiş şiddette olunca, Yöneticilerin de kendini savunacağı bir gerekçe ortaya çıkıveriyor..
Sokakta insanlar, damlar da ise kedicikler yardım çığlığı atıyor.. Gözlenen çaresizlik ise tarihe geçiveriyor..  Peki ya, küresel ısınmaya bağlı, yaşanan o kuraklık!?!..
Yaradan, acaba diyorum; insanlığa bir tür uyarıda mı bulunuyor.. yeter artık, doğaya sahip çıkın diye..
Kim bilir.. Belki de, bu yaşanılanların adı bambaşkadır!?!..
“Doğa, bizlerden intikam mı almakta?” sorusu da akıllara gelmiyor değil hani..
Denizleri , bilinçsiz avlanma ile bitirdik..
Ormanları, kimi zaman kestik, kimi zaman da cayın cayır yaktık…
Orman yaşayanlarını, alevler içinde bıraktık., çaresizliklerine tanık olduk, yanar iken attıkları acı acı çığlıkları işittik..
Savaşlar çıktı.. Masum ve üstelik silahsız insanlar can verdi.
Bir göçmen çocuğu.. Umut yolculuğunda can verdi, casız bedeni sahile vurdu.. Yüz üstü yatar iken fotofraflanan o çocuk, dünya güdemine oturdu.. Sonra??? O da unutuldu!!!…
“Elimizle mi başlattık acaba sonumuzu?” şeklinedki sorular havada uçuşmaya başladı, bazen işittik, bazen duymazdan geldik..
Öyle çok ki aslında denilecek söz.. Verilecek örnek..
.. Dünya dönüyor dönebildiğine ne de olsa..   
Haydin kalın sağlıcakla..