Hepimiz Çocuk Olduk, Yaramazlık Yaptık Hallice..
Şimdilerde, Hiç Kızmamalıyız Çocuklara!!!...
“Yok gürültü yapıyorlar, sesli konuşuyorlar..” diye..
Dahası, yürüdükleri yolda fark ettikleri pet şişelere, gazli içeceklerin teneke kutularına tekme atıp, futbol topu yerine koyuyorlar diye, şikayetçi olmamalıyız bence.
Çocukluğunu yaşayacak bir çocuk.. Doya doya hem de.. Tıpkı bizler gibi, onlar da çocukluğunu yaşamalılar bence..
Düşünelim şimdi.. Bizler de zaman zaman, yolda yürür iken ayaklarımıza dolananlara tıp kı çocukluk yıllarımızda olduğu gibi tekme atabiliyoruz.. Yalan mı?...
Refleks gelişmiş bir kere.. Tekmelemek içgüdüsel hal almış bizlerde.. Çocuklarımız da neden olmasın ki bu içgüdüsel durum.. Hani demiştir ya atalarımız. Armut dibine düşer...
Bir paylaşım.. Dikkat kesilerek okudum.. Okudukça, okuyasım geldi.. Bahsettiklerimin benzeri bir konudan söz ediyordu, aktarayım istedim sizlere de..
Aslında, kıssadan hisse.. Ya da, bana öyle geldi, bilemedim şimdi!?!..
Bir yanı hep siyasetçi bir arkadaşım paylaşmış.. 'Alıntı' diye de vurgulamış paylaştığını.. pek hoşuma gitti bahsedilenler..
Eminim ki sizlerin de hoşuna gidecek bir hikaye bu.. Ve hikayenin başlangıç cümlesi;
"Akıl gemisine tecrübe kaptan olduğunda; sorunu kim çıkartıyorsa ona çözdürmek en güzel yoldur." diye geliyordu..
Sonrasında da, şikayet etmek yerine, şikayet edilene neden durumun kahramanlarını; kırmadan, incitmeden, bu davranışlarından vazgeçirmenin yolunu aktarıyordu san ki bu hikaye..
Hikaye zamanı o vakit.. Buyurun sizler de bir göz gezdiriverin şu satırlara;
"Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir okulun yanında küçük bir ev alır.
Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.
Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, hem de bağırıp, çağırarak.
Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir..
Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve; 'Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz.
Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 lira vereceğim' der.
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler.
Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der; 'Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 kuruş verebilirim.'
Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye.
Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları.
'Bakın..' der, 'Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 kuruş verebilirim, tamam mı?'
'Olanaksız dede' der içlerinden bir ve ekler;
'Günde 25 kuruş için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz...' diye.."
Sorun çözümlenmiştir.. Çocuklara çocuk olmalarından kaynaklı, neden oldukları şikayet konusu, kırmadan incitmeden, çözüm bulmuştur..
Akıl işte.. Ne de güzel bir yaklaşım sergileyerek, çocukları kırmadan, gürültü yapmalarını önlemiştir yaşlı adam..
Hikaye böyle.. Yaşanmış mıdır gerçekten, onu da bilemedim ben şimdi..