Kudüs'teki o duvarı bilmeyeniniz var mı? Yoktur elbet.. O duvar, İsrail' in utanç duvarı olarak sonsuza dek anılacak artık..
Ne kadar ağlarlarsa ağlasınlar, sonradan sonraya daha bir hissedecekleri utançlarını asla unatamayacaklar bence.. Belki, içlerinde hiç insanlık yok şu aralar..
Ama biliyorum an gelecek, akıttıkları masum çocukların, kadınların kanı tutacak onları..
Kendimce yorumlarımın dahası var aslında. Var da, ne söylesek nafile..
Hastane saldırısı ile yüzlerce masumun canını alıp, zulmetmede tarihe geçenlerden, (bi) haberdar olanlar o kadar çok ki dünyada.. Bence; tarih onları da af etmeyecek.
İsrail'in Gazze' ye yönelik saldırıları sürerken Mısır'ın ev sahipliğinde Gazze için zirve düzenlendi hafta sonunda.
Havanda su döven bi zihniyet var mıydı, katılımcılar arasında, bence vardı..
Belki de, havanda su dövenlere idi Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ ın sözleri.. (Ağzına sağlık, sayın bakanım)
Şöyle özetleyeyim hafta sonunu.. Zirvede Türkiye'yi temsil eden i isim, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ dı..
Sayın bakan; "İsrail, Doğu Kudüs'te ve Batı Şeria'da yapmış olduğu yerleşim politikaları ile birlikte orada yaşayan Filistinlilerin haklarına tecavüz etmektedir.” Vurgusunu net şekilde yapıyordu önce.. AÜrdıandan da verip veriştiriyordu.
“Gerçekten tarihi bir dönemeçteyiz. Filistinlilerin acılarının devam etmesine asla izin vermeyeceğiz." Diyerek, noktayı da koyuyordu..
Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi'nin ev sahipliğinde Kahire Barış Zirvesi’nin başladığını takip etmişsinizdir haber sitelerinden, ya da ana haber bültenlerinin haberlerinden.
Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ ın sözlerini, tekrar tekrar.. tekrar etmek gerek bence.. Duydum duymadık, demesin diye kimse..
Sayın bakan; " İsrail, Doğu Kudüs'te ve Batı Şeria'da yapmış olduğu yerleşim politikaları ile birlikte orada yaşayan Filistinlilerin haklarına tecavüz etmektedir.
Gerçekten tarihi bir dönemeçteyiz. Filistinlilerin acılarının devam etmesine asla izin vermeyeceğiz." diyerek, söylenmesi gerekenleri ne kadar da güzel özetlemiş edğil mi?,,,
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'nin ev sahipliğindeki zirvede kiler vardı kimler..
Ürdün, Filistin, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan, Irak, Yunanistan, İtalya ve Güney Kıbrıs liderleri…
Bu zirvede Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in yanı sıra; Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Temsilcisi Joseph Borrel de yer alıyordu.
İsimler önemli.. peki ya, dediklerini dinler, akan kana dur der mi birileri?.,..
Söz alıp konuşanlar çoktu.. Pe anlamadık dediklerini.. Havanda su döven ifadeleri, genelde algılamaz beynim..
Net olunca denilenler, daha bir dikkat kesilirim..
Bu sözler edilince, dikkat kesildiğim gibi yani ..
Dikkat. Dışişleri Bakanımız konuşuyor.. Dinle dünya dinle..
Sayın bakanım Hakan Fidan; "Mevcut politikalar üzerinde ısrar etmenin sonucunda uluslararası hukuka göre bu sorunu çözememekteyiz.
Sadece evrensel değerlerin erozyona uğraması ve sahadaki gerçeklerin çarpıtılması karşımıza çıkmakta.
Bu sistem hatasını İsrail istismar etmektedir.
Mescid-i Aksa'yı ve Kudüs'teki Müslüman ve Hristiyan kutsal değerlere saygı göstermemektedir" ifadesi ile NOKTA diyordu yekten..
Ekliyordu ayrıca. Birilerinin sözüm ona israil’i haklı çıkarmak adına, meşru müdafa demeye getirdiklerine inat, olup biteni özetliyordu.
Şöyle diyordu sayın bakan;"İsrail, Doğu Kudüs'te ve Batı Şeria'da yapmış olduğu yerleşim politikaları ile birlikte orada yaşayan Filistinlilerin haklarına tecavüz etmektedir.
Terörle mücadele çerçevesi veya maskesi altında bunu yapmaktadır. İsrail, Filistinlilerin çektiği acıları normalleştirmeye çalışmaktadır.
Biz buna asla diyoruz. Ne Filistinliler için ne de bir başkası için.
Bu kriz, coğrafi tırmanışlarla birlikte global olarak etkilerini gösterebilir. Ancak biz kalıcı bir barış istiyoruz.
Gerçekten tarihi bir dönemeçteyiz. Filistinlilerin acılarının devam etmesine asla izin vermeyeceğiz.
Türkiye inanmaktadır ki buradaki düşmanlıkların sona ermesi ve koşulsuz olarak Gazze'ye insani yardımların başlamasıyla birlikte bu bir fırsata çevrilebilir.
İki devletli bir çözüme dayalı olarak bir barış sürecine geçilebilir.
Bu da 1967 sınırları çerçevesinde Doğu Kudüs'ü başkent olan egemen bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla mümkündür.
Aynı zamanda uluslararası güvenlik ve istikrara da katkıda bulunacaktır.
Hepimiz bunda hemfikiriz zannedersem. Fakat hem fikir olmak yetmiyor bunun ötesine geçip bu vizyonu hayata geçirmeliyiz.
Aynı zamanda garanti mekanizmalarını da hayata geçirmeliyiz.
Her iki tarafın da adil bir barış için gerekli olan yükümlülüklerini hayata geçirmesini sağlamalıyız.
Türkiye bu konseptin gelişmesi için adımlar atmakta ve adil, güvenli ve insan onuruna yakışır bir geleceği bölgedeki herkes için sağlamak için çalışmaktadır. Şimdi artık bunun zamanı gelmiştir."
Sayın Bakan, Havanda su dövenlere inat etmiş adeta bu sözlerini. Ağzınıza , yüreğinize sağlık sayın bakanım..