Dün 9 Eylül’dü. Özünde anlamı; iki kere önemli tarih içeriyordu dünün detayında.


 
 
Şiir mi yazıyorum ne? Düne ilişkin… Elbette hayır…
İki başlık içinde anlatılabilirdi dün, yani 9 Eylül.
 
Önce, 9 Eylül başlığı için gelen sözlere dikkat kesildim dün. Türk tarihi açısından, iki kere önem arz eden Gelibolu’nun, CHP’ li  Belediye Başkanı Mustafa Özacar, İzmir’in Kurtuluşu ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşu için geçen 9 Eylül tarihine ilişkin, bir önemli öz deyişten örnekle;
“Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir” sözünün sahibi yüce önder Atatürk’e olan özlemi de vurguluyordu. Bu önemle sözden hareketle, kendilerinin vazgeçilmez rehberi olduğunu da söylüyordu.
 
Süslü müslü denilebilecek anlatımdan hayli uzak ve oldukça yalın ediyordu sözlerini. Tek vuruş misali…
 
Türk tarihi açısından ilk önemi, 10 Ağustos 1915 Anafartalar Zaferi olarak da dile getirilebilecek Gelibolu yarımadasının önemi için, ikinci büyük tarih de, Rumeli’nin fethiydi malum. Yüzyıllar öncesinden başlarsak detaylara. Elbette o kadar geriye, büyük bir tarihi yolculuğa çıkmayacağım şu an.
 
Güne dönerek, Gelibolu’dan gelen sözlere odaklanacağım. CHP’ li Başkan Özacar’ ın,  Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 94’inci kuruluş yıldönümü ve İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 95. yıldönümü sebebiyle ettiği sözlerinden bahsedeceğim gibi,  Çanakkale’ de gerçekleşen törende göze takılan bir önemli detayı da bu gün dile getirmeden edemeyeceğim.
 
Bir önemli unutulmuşluktan söz edip, faturayı bir kişiye kesmek değil elbet niyetim. Ne var ki: Unutulmamalıydı unutulan diyorum.
 
Bu unutulmuşluğu CHP değil de, AK Parti ya da MHP yapsaydı, neler konuşulurdu düşünmek bile istemiyorum.
 
Bir önemli günü anmak ve de kutlamak için toplanılan alanda, İstiklal marşı eşliğinde göndere çekilecek Şanlı bayrağımızın bulunmaması nedir Allah aşkına…?
 
Sadece bu konu için bile ne sözler edilir de, ben içten içe edeyim sözlerimi. Artık kim anlayacak sa…?
 
Gelibolu’ dan söz edeyim ben yine. Sinir katsayısını alt üst eden unutulmuşluktan söz etmek yerine. Atatürk’ümün Askeri deha olarak doğduğu topraklardan feyizle edilen sözleri aktarayım.
 
Başkan Özacar’ın yazılı olarak yaptığı açıklamasının detaylarından özetle başlayayım bu güne.
 
 “9 Eylül, iki açıdan önemli bir tarihtir. 9 Eylül 1922; Dumlupınar Meydan Muharebesi'nin kazanılmasının ardından Yunan Ordusu'nu önüne katan Türk Ordusunun işgal altında bulunan İzmir'e girmesi ve İzmir’in kurtuluşudur.” Diyordu önce Başkan Özacar. Sonra da,
 
“9 Eylül; Kurtuluş Savaşının tacıdır. Egenin efeleri ve Kuvayi Milliye’nin halk direnişiyle emperyalizme direnişin anıtsal simgesidir.”  diye ekliyordu.
 
Çanakkale ruhu ile başlayan bir kahramanlık destanın, zaferle son bulduğu önemli bir tarih ti  9 Eylül. Bu da benim naçizane düşüncem. Paylaşmadan edemedim…
 
 Başkan Özacar’ ın; “Kurtuluş savaşını verenler, ‘bölüşerek tok dururuz, bölünerek yok oluruz’ diyenlerdir. Bu vesileyle Kurtuluş Savaşı kahramanlarını saygıyla anıyoruz. “  diyerek, Milliyetçilik duygularımızı alevlendirecek bir çıkış yapmış. Ağzına sağlık başkan diyorum…
 
9 Eylül 1923 tarihinden örnekle,  Ulu Önder  Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurduğu gün olduğunu da tekrarlıyordu Başkan Özacar. Buna ilişkin de;
 
“Bu takvim, tarihi ve siyasi açıdan anlam taşıyan özel bir gündür. Cumhuriyet Halk Partisi, temeli işgal altındaki bir ülkeyi koruyan müdafa-i hukuk derneklerine ve onların birleşmesinden oluşan Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Derneği’ne dayanan bir toplum buluşmasıdır.”  anlatımını yapıyordu.
 
CHP’ li Özacar’ ın, siyaseten ettiği,  fırtınamsı sözleri de vardı. Diyordu ki; “Devlet kurmuş, Cumhuriyet kurmuş, iktidarı döneminde siyasal, ekonomik, hukuki, sosyal, toplumsal devrimler yapmış devrimci ve ülkeye çağ atlatan bir partidir. Bu vesileyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü, Bülent Ecevit’i saygıyla ve rahmetle anıyorum. Ülkemizin demokrasi ve kalkınma mücadelesinde yitirdiğimiz tüm CHP’lilere Allah’tan rahmet diliyorum. “ 
 
Bir de, yüksek sesle söyleneceğini n altını çizdiği İzmir marşına ilişkin; “ ‘mücevher taşa’ değil kalbimize, ruhuma ve aklımıza kazıyoruz. ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa, Yaşa’ demeye devam ediyoruz.”  Diyordu Başkan Özacar.
 
Bir önemli günde, iki kutlama birden yapılan adreslerden birinde, Çanakkale’ de unutulmuşluk için söz etmeyeceğim.  Kim unuttu bilmem de, faturası unutana ağır olacak mevzuda, bence kesinlikle  suskun kalmak en güzeli olacak. Çünkü fatura bir kişiye çıkacak. Ya ekmeğinden olacak bu kişi, ya da ekmek için uğraş verdiği işinden.
 
Ben günü başlarken, ikinci Başkandan söz ettim ya. İkinci Başkanın dediklerini de kısaca görelim istiyorum.
 
CHP İl Başkanı sayın Nejat Önder, haftanın son gününde hayli dikkat çeken sözler edip, kamuoyuyla paylaşmıştı düşüncelerini.
 
Hayli dikkatimi çeken bu konu, bir kurumun iflasın eşiğine geldiğini anlatır iddialı sözlerle dile getiriliyordu.
 
 “Çanakkale'yi Bile Yönetemiyorlar, Özel İdaresi Batıyor” ara başlığıyla geliyordu bu önemli sözler.
Adalet Kurultayından sonra, gündeme ilişkin ilk kez sözler ediyordu CHP kurmayı.
 AK Parti Grup Başkanvekili  ve Çanakkale Milletvekili Av.  Bülent Turan'ın 'Çok top çevirme Özür dile' sözlerine karşılık '  veriyordu adeta, günler sonra ilk kez konuşurken.
Diyordu ki; “Asıl siz top çevirmeyi bırakın. Daha Çanakkale'yi yönetemiyorsunuz İl Özel İdaresi Batıyor.”  diye, hayli büyük bir iddiada bulunuyordu.
Suskunluğunu bozup, konuştuğunda da bomba etkisi yaratacak ididaları pimi çekilmiş bir el bombası gibi gündeme bırakıveren CHP kurmayı Önder, olası büyük bir tartışmanın startını da veriyordu.
Bu hafta hayli hareketli geçecek galiba. Bir önemli törende, İstiklal marşı eşliğinde göndere toka edilecek Şanlı bayrağın unutulması da, karşılıklı edilecek tartışmalı sözlere neden olacak diye düşünüyorum.
Durduk yere yepyeni gündem maddeleri bu olsa gerek. İddialar ve unutulmuşluk kaynaklı gündem maddeleri, karşılıklı nasıl sözler ettirecek, hayli merak içindeyim.
Bu günlük bu kadar. Haydin hoş çakalın Çanakkale…