Mustafa Kemal 29 Ekim'den bir gün önce 'Efendiler! Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz' dedi.
Şuna eminim ki, Mustafa Kemal Atatürk az bir zaman daha yaşasaydı bize “Evlatlarım! Yarın tam demokrasiye geçiyoruz” da derdi.
Atatürk, cumhuriyeti ilan ettiğinde, "Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir" dediğinde Türk Milletine gösterdiği istikamet; muhasır medeniyet yolunda, anti emperyalist demokrasiye, bireysel özgürlüklere ve laik hukukun üstünlüğüne giden yoldu.
Atatürk, ulus devlet yaratma kararlılığındaydı ve " Ne Mutlu Türküm Diyene" düsturunu boşuna söylememişti.
Osmanlının son yüzyılında bağnaz din ve devlet adamları Türk Milletini elini ayağını bağlayıp Osmanlıcılık peşinde koşarken, Türklük şuurundan uzak tutmaya çalışırken,
Aynı zihniyetin din ve devlet adamları Osmanlıdaki gayrimüslim azınlıklara aşırı müsamaha gösterip onların zenginleşmesini, onların etnik milli şuura kavuşmasını sağlarken,
Anadolu’nun yoksul Müslüman ahalisi ümmetçilik sevdası ile cepheden cepheye sürülüp kırdırılıyor, yokluk ve yoksulluğun sefaletine sürükleniyordu.
İşte tüm bu olumsuzlukları, horlanmışlığı ve bitmişliği gören ve yaşayan Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlının elinde perişan kılınıp yok edilmeye çalışılan bir milleti Osmanlının elinden, bağnaz ve yobaz din adamlarının elinden kurtarmak için Türkleri Osmanlıya; yani çürümüş, çürütülmüş kendi devletine karşı kutsal İsyana kaldırdı ve Türk ulusunu yok olmaktan, Anadolu’dan sürülmekten kurtardı.
Mustafa Kemal, elbette ki bizim Anadolu'muza ve Türkiye Cumhuriyetini kuran yüce millete, bir milli şuur vermek zorundaydı. Bu şuur Türk olma şuuruydu ve bu şuur tarihte yok edilemeyen, tarihte devletler kuran Türk Milleti bedeninde inşa edilmeliydi.
Elbette ki Anadolu'da etnik kimliklerimiz vardı.
Biz Anadolu'da Boşnak, Çerkez, Arap, Gürcü, Kürt, Türk velhasıl hepimiz insandık ve hepimize Anadolu’da yüzlerce yüzyıl hakimiyet kuran, devlet yöneten Türk Milletinin, Anadolu halkının en doğal parçasıydık.
Mustafa Kemal’in ülkesinde 100 yıl içerisinde kaynaştık, önce kendimiz sonra çocuklarımızla, torunlarımızla, arkadaşlıklarımıza, dostlarımızla keder ve tasalarımızla ilmik ilmik örüldük, bir olduk birlik olmuştuk.
Türk Milleti olduk.
Kendi vatanımızda, acısıyla tatlısıyla, ölüsüyle dirisiyle, düğünüyle yasıyla yan yanaydık, yanyana kalmaya devam ettik.
Geçen 100 yılda çok mücadeleler verdik.
Demokrasiyi özümsememiş askerlerin darbeleriyle savrulduk,
Kimi çıkarcı siyasetçilerin kutuplaşması ile tarumar olduk,
Kimi hırsızların devletimizi soymasına şahit olduk.
PKK ile vurdular bizi, FETÖ ile soydular, parçalamak ve yıkmak istediler devletimizi ama pes etmedik.
100 yıldı içimizdeki ayrılıkçılar , içimizdeki emperyalizmin dinci ağababaları çok acılar çektirdiler bize.
Ama bir kangrendir etnik ayrıcalık peşinde koşanlar, bir parçamızın kesilip atılmasını isterler.
Tedavisi imkansız kanser hastalığı gibidir anti laik düşünceli, Allah ile bizi aldatanlar. Başlarında sarıkları, önlerinde Karun gibi zengin şeyleriyle, Şıhlarıyla, mollalarıyla, hacı hocalarıyla yüz yılda yaratmaya çalıştığımız ,Türk Milleti olma şuuruna ermiş insanlarımıza düşmanın vereceği zarardan çok daha fazla ayrılık ve düşmanlık beslemektedirler.
Yüz yıl önce devlet kuran, bize yurt bırakan Mustafa Kemal Atatürk'ümüze düşmanlıktan geri durmazlar.
Ama gelin görün ki bunlardan çok daha tehlikeliler yaşar içimizde. Ağızlarından Türk sözü düşmese de yalana yalan, yanlışa yanlış demeyen sözde Türk Milliyetçileri Atatürkçüler hükmeder milletimizin kaderine.
Dillerinde Türk Milleti ve Atatürk olsa da, tüm dert ve tasaları şahsi çıkarlarıdır.
Çıkarcılık denen illet hastalık hepsindedir. Hepsi çıkarı için Türk Milletine saldırmaktadır.
Atatürk'ün makamında otursalar da Atatürk severleri, Türk Milleti severleri barındırmayan, Atatürk'ten nefret edenleri barındıranlar var.
Allah deyip bir kere daha Allah derken, Türk Milletine Türk Milleti demeyenler var.
Türk Milletini kendi vatanında azınlık muamelesi yapanlar, azınlık haline düşürmeye çalışanlar var.
Ancak bu vatan bu devlet bizim.
Onca yokluk, yoksulluk ve cehaletin için cumhuriyeti bize layık gören Atamızın yolundan; demokratik, laik sosyal hukuk devletinden asla vazgeçmeyenleriz.
Biz yüz yıldır Anadolu'yu sahiplenen ve seve seve canını verenleriz.
Bu vatan bizim.
Bu devlet bizim.
Cumhuriyet bizim.
Yüce Türk Milleti;
Sen kendine yakışanı Atatürk ve Türk Milleti sevenleri, medeniyeti nedir bilenleri seçip de meclise yollamazsan,
Akıbetin medeniyet görmemiş ülkenin vatandaşlarına benzer.
Akıbetin Taliban'ın esir aldığı Afganlıya, darmadağın edilen Ortadoğu ülkelerine benzer.
Bir gün ABD gelir, İsrail gelir, Yunan gelir ille de cani ve gaddar ilkel yobazlar gelir IŞİD olur, FETÖ olur, Taliban olur seni evinde bombalar.
Cumhuriyetimizin İkinci yüz yılı bizim yeni Ergenekon destanımızın yazılacağı yıl olsun.
Türk dünyası ve mazlum milletler, Türkiye’mizin, devletimizin ve milletimiz sayesinde barışa, kardeşliği, hakça bölüşüme, huzur ve mutluluğa ve sağlığa ve refaha kavuşsun.
Cumhuriyetimizin ikinci Yüz yılı başta Türk milletine ve insanlığa ve hatta evrene hayırlı olsun.