Böyle Demek Geldi İçimden.. Okuduklarım Karşısında(!)

Edebiyat Ruhu yumuşatır, merhameti de bence  güçlendirir...

Vicdan Zırhlı yürekler çoğalır da diyeceğim.. Çünkü; denemesi bedava.

Gülümsemeyi satın alalım mı birlikte???...

Birlikte büyütelim mi sevgiyi? Ve de onun etkisi olacak tebessümleri çoğaltalım mı hep beraber?.

Hadi ne duruyorsunuz?

BAZI SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI KARŞISINDA;

"İNSAN OLANIN İÇİ AYRI BİR ISINIYOR!..."

Buna bir örnek vereceğim. Okuduğumda bu anlatımda geçen satırları,  ne yalan söyleyeyim içim ayrı bir ürperdi.. "Neden yapmayalım mi?" dedim haliyle

İşte iç ısıtan o hikaye; "Alışveriş merkezinin birinde kasada sıra beklerken iki sıra önümdeki çocuğun parasının aldığı şeye  yetmediğini duydum.

Kasadaki kız 'içlerinden birini seçmek zorundasın.' dedi.

Çocuk, bir elindeki çikolataya bir de ucuz kolaya baktı, çikolatayı bıraktı kolayı alıp göğsüne bastırdı.

Çikolatası, bir yşetiyşkinin bütçesine göre  belki çok palalı bile değil di oysa ki..

Hiç seslenmedim. Kasadan geçtim dışarda çocuğu yakaladım.

'Bu kola öyle kuru kuru içilir mi gel bir şeyler alalım yanına' dedim.

Tuttum elinden daldık tekrardan alışveriş merkezine.

- Kucağına doldurabildiğin kadar çikolata alabilirsin dedim.

- 'Kucağım küçük koynuma koyayım mı?' dedi.

- 'İyi fikir' neden olmasın dedim.

Gördüğü ne varsa aklına düşenden ikişer tane aldı. Kasaya gittik...

Yürüyen bandın üzerine oturttum... Kasadaki kıza bandı yürütmesini istedim.

Elinde kola ile bandın sonuna kadar gülerek geldi.

Ayağa kalktı karnını açtı, çikolataların hepsi tezgaha düştü.

Kasadaki kız güldü. Çocuk güldü. San ki  dünya da güldü.

Neyse hesabı ödedik, poşet alıp ne aldıysak koyduk içine.

Dışarı çıkınca bana boynunu geriye atarak baktı...

- 'Keşke iki tanede bardak olsaydı' dedi çocuk.

- 'Ne yapacaksın, kolayı beraber mi içeceğiz?, sağol ben içmem kola' dedim.

- Hadi şimdi doğru evine diye de ekledim..

- 'Yok sana değil. Her şeyden iki tane, ama kola bir tane. Kız kardeşim ağlar.' dedi çocuk.

Bir daha daldık markete. Bir kola daha aldık. Bir daha güldük. Bir daha mutlu olduk...

Çocuk arkasına bakmadan koşarak eve gitti. Market kapısının önünde, arkasından bakarken, kasadaki kız yanıma geldi.

- 'Tanımıyorsunuz dimi bu çocuğu?'diye sordu.

 - Yoo dedim.

- 'Neden böyle bir şey yaptınız o zaman?' dedi kasiyer kız.

- Çünkü çok zenginim ben dedim.

- 'Haa o zaman tamam' dedi. Size dokunmaz diye de ekledi kasiyer kız... Ne iş yapıyorsunuz diye sordu sonra...

 - 'Çocukların gülüşlerini satın  alıyorum(!)..' dedim..

Hikaye bu kadar. Belki, pekçok kez birebir tanık oludğumuz, alışveriş esnasında rastladığımız bir durum ayrıca...

İşi fikir değil mi Allah aşkına? Bir çocuğun gülüşünü satın alabilmek???..

Çocuklar ölüyor bu arada. Masum ve %100  GÜNAHSIZ ÇOCUKLAR..(!)

Öyle bir coğrafyada doğmaları mı sizce sadece bunun nedeni? Yoksa, zerri isanlık, zerre vidan kalmayışı mı artık yşer yüzünde...(?)

Dün bir açıklamaya takıldı gözlerim.. Konuşan isim; İran Dışişleri Bakanı..

“Şu anda Gazze'deki savaşı yöneten Amerikalılara açıkça söylüyorum ki, savaşın bölgeye yayılmasını istemiyoruz.

Ama Gazze'deki soykırım devam ederse, Amerika ateşten kurtulamayacak.

Burası bizim evimiz, Batı Asya bizim bölgemiz.  Konu, ev güvenliğimiz olduğunda çekincemiz yok(!)" diyerek, belki de çok anlamlı bir noktaya temas ediyordu..

Her evde mutlak ki bir çocuk yaşar ne de olsa..

Her çocuk, güvende ve mutlu olmayı fazlası ile hak eder NOKTA...