Son zamanlarda İYİ Parti’de neler oluyor?
Kongrelerini yapmasına ve seçimlerden çıkılmasına rağmen İyi Parti kazanlar kaynamaya devam ediyor. İstifaların ardı arkası kesilmiyor.
Vatandaş haklı olarak soruyor. Akçeli işler de dahil yazılıp çizilenlerin aslı astarı var mı?
Seçimlerden meclise sokulan veya partide etkili yetkili mevkilere getirilenleri kim belirliyor? İYİ Parti’den ayrılanları seçilir sıralara yazılmasını önerenler kimler?
Yukarıdaki sorulara benzer sorular sormak elbette mümkün.
Ama bu işin kolay yanı.
Esas sorulması gereken soru İYİ Parti neden karışıyor veya karıştırılıyor?
Aslında bu durumun esas sorumlusu Meral Akşener’dir.
Meral Akşener’in karakteristik özellikleri, siyaset yapma anlayışı bildik siyasetçi anlayışına aykırıdır.
Meral Akşener’in siyasal hedefleri millidir ve milli çıkarlar üzerine Türk Milletini ve vatanını sahiplenme siyasetidir.
Bu zihinsel yapısı ile Meral Akşener, İYİ Parti üzerinden oyun kurmak isteyenlerin oyunlarını her seferinde bozmakta ve boşa çıkarmaktadır.
Son zamanlarda İYİ Partide yükseklerde esen fırtınaların sebebi de bu türden reaksiyonların sonucudur.
İzlediğim kadarı ile Meral Akşener, en sonda söylemesi gereken bir şeyi, daha işin en başında açıklıyor. Karnından konuşmuyor, lafını eğip bükmüyor. Adeta kitabın ortasından konuşuyor. Doğal olarak da siyasette bitmek tükenmek bilmeyen Bizans oyunları her seferinde yerle bir oluyor.
Meral Akşener’li İYİ Parti, Türk siyaseti için adeta bir turnusol kağıdı özelliğini sergiliyor.
Türk siyasetindeki çakma veya takiyeci Atatürkçüleri/Kemalistleri, Türk Milliyetçilerini ortaya çıkarıyor.
Laisizme inanmış gerçek Atatürkçüleri/Kemalistleri ve Türk Milliyetçilerini yanlışlarından ayırıyor.
Bunu da her söylediği sözün arkasında durarak gerçekleştiriyor.
İYİ Parti’de öMeral Akşener’in liderlik özelliklerini destekleyecek, onun siyasal duruşuna ayak uyduracak kadroların daha aktif ve daha atılgan olarak öne çıkması çekingen davranmaması gerekmektedir.
Yukarıdaki kanaatimin gerekçelerini izah etmem gerekirse;
Mesela, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çok daha önce cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıklayarak muhalefete alan açmış, iktidarın planlarını sorgulamasına sebep olmuştur.
Kurumsal bir anlayışa da sahip olan Akşener, en son karar verilene kadar kendi fikrini sahiplenmeye ve savunmaya devam ediyor. Parti içerinde tartışmaya açtığı ve savunduğu fikirlerine aykırıda olsa, partinin karar organlarında en son alınan kararı, geçerli karar kabul ederek alınan kararı sahiplenip savunuyor.
Bunun en güzel örneğini Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan edilişi esnasında da yaşayıp gördük.
Meral Akşener; Kılıçdaroğlu ve diğer dört parti liderin oldubittilerine itiraz edip masadan kalktığında aslında son derece doğru karar vermişti. Ancak partinin karar vericileri ve Akşener’in yakın kurmay heyeti ,kamuoyu baskısı ile Akşener’in arkasında duramadıkları gibi Meral Akşener’in masadan kalkma gerekçesini görmezden gelerek, liderlerine layık görülen muameleyi hazmederek iki gün tekrar masaya döndürmesine karar aldılar. Bu karar siyasal karar İYİ Parti yönetiminin aldığı en berbat ve en kötü karardı. Büyük bir stratejik hataya da imza attılar.
Şimdi önümzde yerel seçimler var ve Akşener yine aynı karakteristik özelliğini sergiledi. Önümüzdeki yerel seçimler için çıktı “seksen bir ilde ve ilçelerde kendi adaylarımızla seçimlere katılacağız” dedi.
Ama ne olduysa da ondan sonra olmaya başladı.
Sanki birileri zemberekten kurtulmuş yay gibi ortalığa saçılıverdiler.
İYİ Parti’den ardı ardına istifalar gelmeye başladı.
İYİ Parti ve Meral Akşener’e yönelik iftiralar atılmaya başladı.
Hatta öyle ki İYİ Parti hakkında hemen hemen her gün olumsuz haberler servis edilmeye devam eder oldu.
Güdümlü kamuoyunun baskısını ve siyasal atraksiyonları iyi okuyamayanlar partilerinden istifa etmeye başladılar. Üstüne üstlük daha senesi dolmamış kongrelerle seçilmiş teşkilatlar hızla değişime uğramaya başladı.
Doğal olarak da seçmenler olumsuz bir kanıya kapılıp sormaya başladı.
“İYİ Parti’de neler oluyor?”
“İYİ Parti dağılıyor mu?” Gibi soruların ardı arkası kesilmedi.
İYİ Parti’de yaşananlarla ilgili ilk aklıma gelen şey, rahmetli Mahir Kaynak’ın meşhur bir tespiti oldu.
Mahir Kaynak şöyle demişti;
“Bir olay olduğunda, olayın failini bulmak istiyorsanız olayın sonucunun kime yaradığına bakın. Bu olay kimin işine yarar? Bunu bilirseniz bu işi kimin yaptığını da bilirsiniz.’’
Bizde şimdi istihbaratçı mantığı ile soralım.
İYİ Parti’nin karışması kimin işine yarıyor?
Yıllarca akademisyenlik yapmış, mecliste ve içişleri başkanlığında bulunmuş Meral Akşener acemice siyasal işlere imza atar mı?
Millete umut veren elleriyle kuruduğu partisinin ipini kendisi çekmeyeceğine göre;
İYİ Partiyi kim ya da kimler zor duruma düşürmek istiyor?
Her halde en can alıcı soru şu olsa gerek.
İYİ Parti’nin zayıflaması kimin işine yarar?
Öncelikle AKP’nin ve MHP’nin işine yarara.
Çünkü İYİ Partide iktidar partileri de aynı seçmen tabanına dayanan partilerdir. İYİ Parti’den uzaklaşacak her sağ seçmen ya MHP’ye veya AKP ve BBP’ye yönelecektir.
Başka;
İktidar partilerine yönelmeyecekler ise ya Zafer Partisi’ne veya Memleket partisine yönelecektir.
Ancak bu son olasılık geçerli olamaz. Çünkü İYİ Parti çatısı altında buluşan Ülkücü ve Atatürkçü/Kemalist seçmenler ve siyasiler için ana hedef, AKP iktidarını devirmek öncelikli hedeftir.
Zafer ve Memleket partilerinin iktidar olma olasılığı bulunmadığından, acelecilikle İYİ Parti’ye kızarak veya küsecek seçmen kitlesi yine İYİ Partiye dönecektir
Daha başka;
Elbette ki CHP kârlı çıkacaktır.
Akşener’in “seçimlerde seksen bir ilde ve ilçelerde kendi adaylarımızla yerel seçimlere katılacağız” sözünden sonra CHP’de bilinçli bir Genel Başkanlık değişikliğine gidilmiştir.
CHP’nin yerel seçimlerde İYİ Parti ile ortaklığının ortadan kalkmış olması CHP’de paniğe neden olmuşa benzemektedir.
CHP, yıllardır el altından temasta olduğu HEDEP’le bu sefer daha cesurca ve açıktan açığa ittifak kurarak İyerel seçim kayıplarını asgariye indirmenin telaşı içerindedir.
CHP ve HEDEP iş birliği riskli bir ittifaktır. Bu ittifak Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden gerçekleşmiş olsa, Kılıçdaroğlu politikalarına yeterince kızgın olan Türk ulusalcısı Kemalist/ Atatürkçü kesim sırtını iyice CHP’ye dönecektir.
Bir ara formül olarak daha elverişli bir karakter olma özelliğini taşıyan Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı seçilmesi ve Özgür Özel üzerinden HEDEP ile işbirliğine gidilmesi uyun bulunmuşa benzemektedir.
Özgür özelin HEDEP’le ittifakı CHP seçmen tabanında daha az sancılara sebep olacaktır.
Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun sıklıkla dile getirdiği en önemli husus, AKP’nin FETÖ’cülere yönelik işten çıkarmak ve devletten uzaklaştırmak için başvurduğu Kanun Hükmünde Kararnamelere itirazı da, olasılıkla bu durumda olanların desteğinin de CHP’ye gelmesine ortam hazırlamaktadır.
Çünkü İYİ Parti, FETÖ konusunda hassastır. FETÖ karşıtıdır. FETÖ’nün İYİ parti içinde saklanması mümkün gözükmemektedir.
Dolayısı ile Meral Akşener’in her ilde aday çıkaracağız kararı CHP’nin de işine gelmemektedir.
Sonuç olarak ta İYİ Parti yukarıda sıraladığım gerekçelerle yoğun bir kara propaganda karalamasına uğramakta, İYİ Parti seçmenin gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır.
İYİ Parti her şeyi göze alarak Türk halkının önünde çok ciddi bir siyasal alternatifi koymak, AKP&MHP ve CHP&HEDEP dışında bir seçeneği de sunmak durumundadır.
İYİ Parti’den istifalar bir müddet daha da devam edebilir.
Belediye Başkanı veya Belediye meclis üyeliğinde istediği sırayı alamayanlarda istifa edebilir.
Tüm bu hadiseler İYİ Parti’nin arınmasının ve kurumsallaşmasına da fırsat verecektir.
İYİ Parti, Türk Milleti için en önemli alternatiftir.
İYİ Parti, yerel seçimlerde Memleket Partisi ile ortak hareket etmeyi de düşünebilmelidir.
Meral Akşener bildik stabil danışmanlarının yanı sıra, adeta bir beyin fırtınasına da sebep verecek siyasal hırsları olmayan memleket sevdalılarından oluşan dar bir kadro olarak avangart düşünceli danışmalar ekibi de kurmalıdır.