NOT DİYEREK GEÇİŞTİRİLECEK DEĞİL SANKİ ALTI ÇİZİİLENLER..
Uzatmayayım sözü fazlaca. Prof. Dr. İsmail Yakıt hoca araştırmış ve de düşmüş haliyle tarihe notunu.
Bir Alim sözü edilen.. Kim mi? Yörük-Türkmen Zenbilli Ali Efendi.
Ne bilge kişiler gelmiş geçmiş şu fani dünyadan.
Okuyunca, kaleme alınanları, böyle deyiveriyor işte insan..
Tarihten bir say fa arayalım mı şimdi?
Evet dediğinizi işittir gibiyim..
Öyle var sayıp, aktarıyorum o vakit.. Az müsaade..
Araştırılmış konu üzerine, şöyle geliyordu ilk ifade;
“Yavuz Sultan Selim etki altında kalarak, Türkçe’yi yasaklayıp Arapçayı resmi yazışma dili yapmak ister ve bunun için Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi’den fetva ister..”
Tarihte yaşandığı araştırılıp anlaşılan konu bu ya, devamına göz atılım şimdi de..
Zenbilli Ali Efendi, ağzından çıkan her söz kanun olan Yavuz Sultan Selim’e, Rum suresinin 22 ayetinin anımsatır..
O vakitler; ezber edilmiş Kutsal kitabımızın her satırı.. Ne yazıyorsa o yani..
Söz konusu surenin; “Dillerinizin ve renklerinizin farklılığı Allah’ın varlığının delillerindendir” dediğini belirtmiş Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi.
Ve dahi, şöyle buyurmuş; “Türkçe de Allah’ın varlığının delillerindendir, devam etmelidir” diyerek..
Aslında, bir tür yanıt sunulmuş bu sözler ile..
Koskoca Padişah Yavuz Sultan Selim, Zenbilli Ali Efendi’nin bu yanıtından sonra, Arapçayı resmi yazışma dili yapmaktan vazgeçmiş..
Kaynak olarak gösterdiğim bu yazılanlar, bir tür araştırma neticesinde ulaşılmış bilgilerden oluşuyordu.
Tarih deyip geçmemek gerek, ne de bilinmesi gerekli ayrıntılar yatıyor tarihe geçenlerde, ya da bir deyişle tarihe not düşüşlerde.
Çanakkale’miz, Medeniyetlere beşiklik etmiş coğrafyası ile malum dillere destandır.
Hele ki, tarihte yaşanmış ilkleri ile kitabı bile yazılandır.
Çanakkale’yi anlamak ile başlasak her işe, ya da her yine güne, Çanakkale’nin kıymeti ne de artar bence..
Çanakkale’ yi bilmek istemek bile kişi için ayrıcalık olmalı.., Çünkü diyorum, Çanakkaleli olmak başlı başına bir ayrıcalık..
Tarihi değiştiremeyiz. Kimse de beceremez zaten bunu.. Ne yaşandı ise o..
Tarih, satı satır yazıyor Çanakkale’yi.. Her cümlesi, hayrete düşürse de insanlığı, yaşanılanların hepsi birer gerçek..
Üstelik imkansızı başarmış ecdadımız. Çanakkale’ yi geçilmez kılmış, 7 Düvel’ e..
Dünyanın yenilmez dediği bir Armada’ yı, Boğaza gömmüşüz.
Tarih ile birlikte, eşsiz destanlar yazılan bu topraklarda, Dünya’nın önünde saygıyla eğildiği bir Askeri Deha da doğmuş.. Sarı Saçlı, Mavi Gözlüm..
Bu gün, şehrin her ziyaretçisinin dikkatini çekecek, şöyle onlarca metre yüksekliğinde bir Anıtı yapılsın diye düşünüyor iken bizler, birilerinin umurunda diğil aklımızdan geçenler.
Yahu ben de bir tuhafım, güne hangi konudan bahsederek başladım, lafı nereye getirdim!?!..
İnsanın, gördüğünde içini ürpertecek devası bir kaide üzerinde, Anafartalar Kahramanı Gazi Paşanın, onlarca metrelik bir Heykelini görmesi kadar güzel ne olabilir ki?
Önümüzde bir seçim var. Kimin aklına gelecek bakalım böylesi bir projeyi hayata geçireceği sözünü vermek.
Bu düşünceye sahip adaya olacak benim naçizane reyim..
Sandık başına gittiğimde, bu düşüncemden yana olan, dahası bir projesi bulunan isme kullanacağım oyumu. Benden söylemesi..
Ezber ettik bu güne değin Çanakkale’nin eksiklerini. Ve bence, en büyük eksiğimiz de bu..
Ecdadını ziyarete gelen torunlarının, Milli duygularını ayrı bir kabartacak, Mustafa Kemal Paşa’nın şöyle 30-40 metrelik, Conkbayır siperlerindeki duruşunu tasvir edecek bir anıtı, çok ama çok hakkediyor bu topraklar.. NOKTA..
Dedim ki, tarihe not düşeyim bu projeden söz ederek..
Kısacası azizim; Tarihe ara ara değil, her gün not düşmek gerek..
Hiç aklımdan çıkmayan, Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm olunca, ben gibi çoğumuzda, gerisi hep teferruat..