Türkçe söz varlığı içinde DEYİMLERİN ayrı bir yeri vardır. Bazen bir saatlik bir konuşmayı, bazen üç-dört sayfalık bir yazı, bir deyimle ifade edebilirsiniz.
Türkçe söz varlığı içinde DEYİMLERİN ayrı bir yeri vardır. Bazen bir saatlik bir konuşmayı, bazen üç-dört sayfalık bir yazı, bir deyimle ifade edebilirsiniz. Deyimler, atasözleri her zaman güncelliğini devam ettirirler.
Bunlardan biri de günümüz insanını tanıyınca; biraz gurursuz, biraz şuursuz davranışlar sergileyip de bir türlü kimlik oluşturamayanlar, surat okumasını tam yapamayanlar, başlıkta verdiğimiz deyimle sıfatlanırlar…
Dünden bugüne öyle hale geldik ki, burun diye bir organı hep yere sümkürmede, karıştırmakta, kullandık da bir türlü şahsiyetli olmakta, kötü kokuları alıp kendimize çeki-düzen vermekte kullanamadık…!
Burnun koku alması, görmekle, yaşamakla, yorumlamakla, duyarlı olup kişiliğimiz veya kişilikleri sorguladığımızda kullanılır olması gerekirken, “kötü kokular geliyor da olsa” hiç mi hiç aldırış etmedik. Nasıl biri dendiğinde, “burnu koku almaz” deyimiyle o kişilere sıfat yaptık, ama bir türlü ne o sıfatı alan kişilerde bir değişiklik, ne de verenlerde dikkatli olma, yerinde kullanma yolunu gözlemleyemedik…
Burnu koku alamayanların, diğer adıyla yüzsüzlüğünü, gittikçe kareleştiren veya daha da çoğaltıp küpleştirenlerin gün geçtikçe arttığının farkında mısınız ?.. Bunlar çoğalıyor, burnu koku alanlar azalıyor, ortalık koku almadan yaşayanlara kalıyor; koku alanlar arlanıyor, zorlanıyor, horlanıyor, almayanlar çarçar ötüyor, kokular her tarafı sarıyor, adam ha-bire gençlerin söylemiyle YARDIRIYOR, ama nereyi…!?
Kokuyu almayan burunu ne yapmalı bilemem…!? Burun koku almazsa, diğer duyu organları da görev yapamaz; göz görmez, kulak duymaz, dil tatmaz, iğne batmaz… Geriye ne kaldı yaşamak için hiççç !.. Bu adamlar yaşıyor, hem de daha güzel, BMW’de perendeci gençler, MERSEDES’te taklacı ihtiyarlar…
Düşündüm-taşındım, koku alan burnumdan kurtulayım dedim, arkadaşa danıştım, böyle bir şey yapma gardaş dedi. Nedenmiş, bir işe yaramıyor, BMW alamıyor, MERSEDESE binemiyorum deyince; ağabey (abi oldu ya), sen yiğit adamsın atta karın, yiğitte burun diyerek, gönlümü aldı, burnum koku almaya devam etti… Etti de ne oldu, yaşama zevkimi, bineceğim arabayı engelledi, kendisi bindi, gitti, bizi indirdi, itti …!!
Bizim burun koku almaya devam ederken düştü, adamınki almayınca adam şişti…!? Adam oldu küresel, biz kaldık kentsel…
Merak ettim, burunla ilgili ne deyimler var dedim, burun bu kadar önemli, ama neden görevini yapmıyor diye hayıflandım, tuttum, aşağıya aldım:
- Burun buruna: Birbirine pek yakın ve yüz yüze.
- Burun buruna gelmek: (deyiminin anlamı) Çok yakın olarak karşı karşıya gelmek.
- Burun kıvırmak: Önem vermemek, beğenmemek.
- Burun şişirmek: Kibirlenmek.
- Burnu büyük: Kibirli, burunlu.
- Burnu havada olmak: Kendini pek beğenmiş olmak.
- Burnu Kaf dağında: Pek kibirli.
- Burnu kanamamak: Tehlikeli bir durumda hiçbir yara almadan kurtulmak.
- Burnu sürtülmek (burnunu yere sürtmek): 1. Büyüklenme huyundan vazgeçip uysallaşmak zorunda kalmak. 2. Sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bur durumu kabul etmek.
- Burnunda tütmek: (deyiminin anlamı) Çok özlemiş olmak, çok istemek.
- Burnundan fitil fitil gelmek: İyi bir şeye eriştikten sonra sırf bu yüzden çok kötülük görerek eriştiğine pişman olmak.
- Burnundan kıl aldırmamak: Kendisine söz söyletmez, huysuz ve gururlu kimse.
- Burnundan solumak: Aşırı öfkelenmiş olmak, işi başından aşkın olmak, çok işi olmak.
- (Birini) Burnundan yakalamak: Hiçbir bahaneyle kaçınamayacağı bir durumda yakalamak.
- Burnunu sıksan canı çıkacak: Çok zayıf ve güçsüz kimseler için kullanılır.
- Burnunu sokmak: Gerekmediği, istenmediği halde bir işe karışmak.
- Burnunun dibinde olmak: Göremediği pek yakınında olmak.
- Burnunun dikine (doğrusuna) gitmek: Öğüt dinlemeyerek hep kinde bildiği gibi davranmak.
- Burnunun direği kırılmak: (deyiminin anlamı) Pek pis bir koku duyarak rahatsız olmak.
- Burnunun direği sızlamak: (Maddi veya manevi) Çok acı duymak.
- Burnunun ucunu görememek: Çok sarhoş olmak.
- Burnunun yeli harman savuruyor: Çok büyüklenenler için söylenir.
© Kaynak: http://www.lafsozluk.com/2012/03/burun-ile-ilgili-deyimler-ve-anlamlari.html
Ben büyüsem de burnum büyümüyor, gözüm görüyor, içim sızlıyor, iğne batıyor, tadım kaçıyor…!
Ben burnuma, burnum bana alışık, yaşam devam ediyor; biraz tatlı, biraz karışık…! Burnu koku alanlara selâm, burnu koku alamayanlara kelâm olsun !...
17.09.2017
Yrd. Doç. Dr.
Hayrettin Parlakyıldız
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com