Mesai diye bir kavram, biz gazeteciler için genelde olmaz. Haberin saati olmaz çünkü.

 

 

Devlet memurları başta, kamu işçileri, 8-5 diye bilinen, sabah başlayıp, akşam biten çalışma şekli bazı çalışanları ilgilendiriyor, o sayı da hayli fazla sonuçta. Ondun ötürüdür bu konudan söz etmemin nedeni.

Efendim konu şu; Ülkemiz genelinde haftada 45 saat olan çalışma saatinin düşürülmesi.. Bunun için de hükümet harekete geçmiş.

Türk İş Kanunu'nda yapılacak düzenlemeyle haftalık çalışma saati 40 saate indirilecek imiş.  

Bu arada; söz konusu düzenlemeyle ücretler ve yıllık-haftalık izinlerde de değişikliğe gidilecek imiş.

Ulusal basında yer alan  bir haber böyle idi.. Bu haberde, vurgulanan ise milyonlarca çalışanı ilgilendiren düzenleme ifadesiydi.

Hakikaten de öyle.. Milyonları ilgilendiriyor bence de bu düzenleme.

Düzenlemede, ücretlerden çalışma saatlerine, yıllık ve haftalık tatilden esnek çalışmaya kadar birçok konuyla ilgili değişiklik yapılacak imiş.

Hayırlısı olsun, ne diyelim.. Düzenlemeyle bazı meslek gruplarındaki 48 saatlik çalışma saatleri de düşürülecek deniliyordu bahsettiğim o haberde.

Ayrıca, fazla çalışma ücretleriyle ilgili katsayı farklılıkları gibi dağınıklıkların da ortadan kaldırılması hedefleniyormuş bu düzenleme sayesinde.

Gelelim, yürürlükte olan 1936 tarihli Türk İş Kanunu'nda yer alan haftalık çalışma saatinden söz edilir iken dile gelen bir diğer rakama..  45 saat.

Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu'nda haftalık çalışma saatleri 48 saat olarak belirlenmiş olsa da, Basın İş Kanunu'na tabii çalışanlar iade davaları açabiliyor iken, Deniz İş Kanunu'na tabii olanlara bir hak tanınmıyor yürürlükte olan o kanunda.

Peki ya şimdi ne olacak? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan daha önce yaptığı bir açıklamada, adeta değişiklik olacağı sinyalini de veriyordu aslında.

Diyordu ki sayın bakan; "Sosyal Güvenlik Kurumunda sürdürülebilirliği güçlendirmek amacıyla sosyal güvenlik sisteminde kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik eden, hakkaniyeti ve aktüeryal dengeyi önceleyen yaklaşımla esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştıracağız.

Sosyal güvenlik mevzuatı ve uygulamalarını, değişen iş gücü piyasası şartlarına ve yeni nesil esnek çalışma şekillerine daha uyumlu hâle getireceğiz.

Kayıt dışı istihdam ve kayıt dışı ücretle mücadelede veri analizine dayalı, risk odaklı denetim faaliyetlerini artırarak prim tabanını genişleteceğiz."

Kısacası, Işıkhan'ın çalışma saatlerinin düşürülmesiyle ilgili başka ülkelerden verdiği örnekleri de işitti kulaklarımız.

Tabi bu arada, muhalefet de haftalık çalışma saatinin 37,5 saate düşürülmesi için TBMM'ye kanun teklifi sunmuştu geçenlerde, öyle hatırlıyorum.

*          *          *

PEKİ YA ADAY OLMAZSA?...

Şimdi Çanakkale’ den söz etme zamanı.. Malum, yakında sandık var. Bu nedenle de siyasette neler oluyor, herkesin dikkatinde..

Hafta sonu, bir tür istifa furyası yaşanan İYİ Parti’den yine istifa haberi geldi.. İstifa kararı, Gökçeada’ da alındı. İlçe yönetimi, görevi bıraktığını duyurdu.

Seçime günler kala, siyaset karıştı denilebilir.

Yeni hesaplar yapılacak, bir deyişle de kartlar yeniden karılacak gibi. Ki, karılmaya da başladı san ki..

Gökçeada’da, İYİ Parti’den Belediye Başkanı seçilen sim Ünal çerin, kamuoyu hakkında açılan dava nedeniyle, kaleme alınan haberlerden fazlasıyla haberdar.

Dahası, o süreçte dile gelen bazı iddialı söylemleri de unutmadık diyebiliriz.

Neyse, konumuz şimdi o değil.. Konumuz, istifa haberi ardından yapılan bir açıklamada, açık açık Ünal Çetin’e verilecek destek açıklaması..

İYİ Parti Milletvekili Rıdvan Uz, tam da böyle dedi.. başka partiden aday olsa dahi, desteğimiz Ünal Çetin’ e olacak demeye getirdi lafı.

Partisinin Gökçeada’dan aday çıkarmayacağını da dile getirir iken sayın vekil Uz, Çetin için bir ittifak sinyali veriyordu açık açık.

Şimdi, meslektaşlarımdan Cuma, aynı zamanda mesai arkadaşım, şöyle diyordu biz ikili konuşup, denilenlerin kritiğini yapar iken:

“Ünal Çetin’ de herhangi bir partiden aday olmaz ise ne olacak?”

Sahi, ne olacak o durumda? İYİ Parti, seçime girmeyecek mi hiç bir şekilde Gökçeada’da?..

Siyasetin bir bildiği vardır elbet. Siyaset biliyorsa, siyasetçi de biliyor demettir ki, bir B planı da hazırdır, eldedir, öyle ya da böyle uygulamaya alınır..

Kalın sağlıcakla.. Bu günlük benden bu kadar..