Ne güzel bir gelenek.. Bu sayede, bilekler ne de renklendi..
Ne varsa, eskide var.. O eskiler, bu gün dahi rağbet görüyorsa, o halde durup düşünmek gerek..
Baharı karşıladığımız güleri hatırlayın bir de.. O bilindik tarih geldiğinde dilekler tutulur yine..
Deniz kenarına gider büyüklerimiz.,. Namaz da kılarlar, deniz kumuna tuttukları dilekleri çizerler..
Mart geldiğinde de, bilekleri renklendiren ipler takılır.. Bir süre çıkarılmaz o bilekteki ipler.. Ta ki, bir Leylek görene dek..
Leylek demiş iken, artık ayrı bir ünlenen ‘Yaren Leylek’ i de anımsayalım bir kez daha.. O da, balıkçısına kavuşmuş.. Onlarca yıldır, göç vakti geldiğinde kanatlanıp uçan Yaren Leylek’ in gelip konduğu o kayık, bir anlamlı mesaj veriyor insanlığa bence de.
Şimdi döneyim, bilekleri renklendiren, bilek iplerine..
İsmi; ‘Martenitsa’ ya da ‘Marteniçka’ diye bilinen, 1 Mart geldiğinde, bileklerde yerini alan o renkli ipler..
Ne güzel bir gelenek.. Söz ettikçe, edesim gelen, daha öyle çok gelenek var ki bildiğimiz?
Her ne kadar, unuttuklarınız olsa da bu güzel gelenekler içinde, içimizden biri hatırlamaya göre..
Bir anda, cümleten uyuyor, tekrarlayanlar oluyoruz.. Haliyle, örnekler çoğalıyor bir anda.. Böylelikle, geleneklerimiz hatırlarımıza düşüyor.. ta ki, bir daha hatırlayana dek güzellikleri ne de güzel yaşatıyoruz...
1 Mart oldu mu tarih, ay bitene dek bileklere kadar takılı kalan, beyaz ve kırmızı yünden yapılan bir tür süs bu bileklikler, bu aralar yine moda...
İnanışın anlatımı şöyle; Baharın gelişi münasebetiyle geleneksel ‘Baba Marta’ (Marta Nine) günleri başlar…
Hoş geldin o halde; ‘Baba Marta” Nedir sahi bu ‘Baba Marta’ günleri?
Çok eskilere dayanan Baba Marta, Bulgaristan’a has bir gelenek olarak biliniyor.
1 Mart’ı gösterir iken takvim yaprakları, Bulgarlar yakınlarına ve arkadaşlarına “martenitsa” olarak adlandırılan sembolleri, yıl boyu sağlık ve güç dileğiyle hediye edip başlatmış bu güzel geleneği.
Belli ki, yüz yılardır da sürüyor.. Bir gelenek, ayna zamanda bir adet bu anlattığmı..
Şöyle de bir bilgi edindim, paylaşayım; Adete göre, martenitsalar kırlangıç veya leylek görünceye kadar taşınır imiş yer aldığı bileklerde.
Sağlık ve Güç dileyip, bileklere takılan bu bileklikleri, bence herkes takkmamlı..
Eh başta da zorlu bir yarışa tutuşan, siyasetçiler kesinlikle bu geleneğe uymalı.. Öyle ya, vaatleri, hepimize hizmet etmeyi içeriyor.
Sağlık ve beraberinde güç dileğiyle, bileklere takılan , renkli yün ipler sayesinde, gerçekleşecek dilekler nedeniyle, Şehrimiz hizmete doyar, gelişir büyür, böylelikle, mus mutlu yaşarız..
Şaka bir yana, bence güzel bir öneri sundum.. Hadi hayırlısı..
Dilek tutulur, bir umut bekler insanoğlu öylece.. Hele bir de tuttu mu tutulan dilek, ne de sevinir insan, öyle değil mi?
Mayıs ayında, yine dilekler tutulacak bence.. Baharın müjdecisidir sonuçta Mayıs..
Mart’ ta olmadı ise, Mayıs’ a kaldı tüm umutlar.. Dilekler de aynı, umutlar da kısacası..
Bir umut değil midir sahi, yaşamak?.. Her gün bir yenisi.. Umutlar olmasa, ne yarar ki zaten yaşamak?
Kimimiz kahve, kimimiz bir başka fala odaklıyız çoğu zaman.. Yine bir umut, yine yeni tutulan bir dilek üzerine sürüp giden şu yaşam..
Renkli yün ipler, bileklere pek yakıştı bence.. Hele ki rengi.. Kırmızı-beyaz olun ca, kim istemez ki bileğinde hep taşımayı bu güzel rengi.. Değil mi?.....