Kendi vatanımızda günden güne ne kadar umutsuzluk yükleniyoruz değil mi?

Siyasetten de siyasetçiden de umudu kestik.

Hele de memleketin ekonomisini batıranların halkın gözünün içine baka baka “ekonomimiz iyiye gidiyor” umut pompalamaları bile artık umut vermiyor.

Pompa deyince aklıma hemen benzin mazot fiyatları geliyor.

Benzin İstasyonlarındaki pompaları kovboy filmlerindeki soyguncuların belindeki toplu tabancalara benzetiyorum.

Hatta inanmazsınız belki ama benzin mazot pompaları sizi bilmem ama benimle konuşuyor.

“Bu bir soygundur

Eller yukarı

Arabanın benzin kapağını aç

Cüzdanı boşalt”

İşte bu ay sonunda yerel seçim var.

İktidardan halka hiçbir ekonomik vaat yok.

Enflasyon çığ olmaktan çıktı, yıkıcı heyelanlara, doğal afetlere dönmeye başladı.

Öyle ki memleketin göçmen istilasına uğradığını bile düşünemez oldu.

Bunun adına “meşguliyetle tedavi” derler.

Geçim derdi ile uğraşan,

Evini geçindiremeyen,

Kendinin ve çocuklarının geleceğinden umudunu kesen insanlar neyi düşüne bilir ki?

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde teme ihtiyaçlar olarak açlık ve barınma ihtiyaçlarının karşılanması gelir.

Açız ve kiralar aldı başını gidiyor ve barınamayacak hale geldik.

***

Önümüzde yerel seçimler var.

Esas mücadele özellikle İstanbul ve Ankara için sürüyor.

İYİ Parti bir çok il ve ilçede tükenmek üzere olan AKP’ye altın tepside belediye başkanlıklarını sunacak siyasal hamlelerde bulunuyor.

Hatta öyle ki İYİ Parti çoğu yerde okkalı aday bulamadığı için kendi milletvekillerini aday gösterdi.

Genel başkanları aday ol dedi.

İstersen olma.

***

Durum ortada.

Siyasete ve siyasetçilere duyulan güven ve umutlar tükendi.

Ama Allah’tan kapımızı bahara çalıyor.

Bademler çiçekleri açıp meyveye duralı çok zaman oldu.

Bu aralar sıra erik ağaçlarında.

Sonra da diğerlerinde.

Çanakkale’de yaşıyoruz.

Doğaya ulaşmak kolay.

Çıkın kırları dolaşın.

Toprak ana, siyasetçiler gibi umutsuzluk yaymıyor.

Yer taraf yemyeşil ve ağaçlar kırlar çiçek açmış sizi bekliyor.

Umutlarınızı sakın tüketmeyin kara toprağı, kuru dalı yeşerten bahar mevsimi neden sizi de canlandırmasın ki?