Gel tezkere gel tezkere… Bu çok bildik bir şarkı sözü aslında. Biraz tarihte yolculuk yapalım ve 2002 yılında kaybettiğimiz merhume Esmeray’ ın, Mehmetçiğe seslenişine bir daha bakalım.
Şöyle idi o meşhur şarkının sözleri; “Gel tezkere, gel tezkere bitsin bu gurbet. Evde baban anan yüzüne hasret,
Yolunu gözleyen yarin yüzüne hasret, bir yıl oldu davul zurna yolcu ettik seni duvarın üstüne astık yırtık resmini.
Hiç gam yemem yaş dolsa da görür gözlerim ,vatan borcu namus borcu derim beklerim.
Gel tezkere gel tezkere bitsin bu hasret. Evde anan baban yüzüne hasret .
Mektup geldi selamın var yaşlı babana, bacı kardaş muhtar emmi garip anana” şekliyle uzayıp giden.
Hele hele; “Koca öküz, sarı dana nasibin almış, mektubunda söz etmemiş bir yarin kalmış.
Gel tezkere gel tezkere bitsin bu hasret, yolunu bekleyen yarin yüzüne hasret.
Çeşmelerde odalarda adın okunur, okundukça yüreğime hancer sokulur” şeklindeki anlatıma da diyecek olmayan o meşhur şarkı, 1977’ nin ve de merhumenin büyük çıkışıydı aslında..
Bayram değil, seyran değil eniştem beni neden öptü durumu gibi algılandı sanırım bu gün değindiğim ‘gel tezkere’ meselesi. Öyle düşünmeyelim, nedeni var çünkü.
Bu gün. Yani 23 Eylül bir önemli tarih. Irak ve Suriye tezkeresi TBMM'de olacak.
Mesele, Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi de denilebilecek bir mesele.
Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi’ nin dün TBMM'ye ulaştığı bilgisi, Haber ajanslarının Başkent’ten abonelerine servis yaptığı flaş haberler içinde en öne çıkan önemli başlıktı.
Bu konuda, sayın başbakan Yıldırım’ ın da önemli sözleri vardı. Başbakan Binali Yıldırım’ ın dedikleri, haber ajanslarının flaş gelişme olarak verdiği haberler arasındaydı.
Çatısı altında bulunduğum Boğaz Medya’ nın İHA aboneliği mevcut olduğundan, Bşkentte ne olup bitiyor, kısa sürede benimde takip ettiğim haber server’ ine düşüyor.
İşte İHA’ dan servis edilen haberde yer alıdğı şekliyle syın Başbakan’ ın teskereye ilişkin değerlendirmeleri.
“Gelen tezkere, Türkiye'nin güney kara hudutları ötesinde ve mücavirinde olabilecek her türlü ülkemiz aleyhine, ülkemiz milli güvenliğini tehdit edecek gelişmelere karşı müdahale hakkını veriyor. Asker gönderme hakkını veriyor” şeklindeki sözleri.
Devamı da var, bu kadar değil edilen sözler. Mesela şu bölüm; “Bu da yine uluslararası sözleşmeler ve BM kararları çerçevesinde. Uzun yıllardan beri bu yenileniyor. Biliyorsunuz PKK ile mücadele ediyoruz, o çerçevede yenileniyor. Bu kez de 30 Ekim'den geçerli olmak üzere bir yıl süreyle tekrar yenilenmiş olacak”
Meclisin bu gün, tezkere mesaisi yapmasına neden durum bu özetle.
23 Eylül yani bugün, TBMM’de görüşülecek ‘Başbakanlık tezkeresi’ için, dün değrelendirmelerde buluna sayın Başbakan;
“Gelen tezkere, Türkiye'nin güney kara hudutları ötesinde ve mücavirinde olabilecek her türlü ülkemiz aleyhine, ülkemiz milli güvenliğini tehdit edecek gelişmelere karşı müdahale hakkını veriyor.” diyordu.
Yani kısacası, ‘Asker gönderme hakkını veriyor.’ Gerçeğini net şekliyle vurguluyordu.
Tekrar edecek olursak, Mevcut tezkere süresinin, 30 Ekim’den geçerli olmak üzere bir yıl süreyle tekrar yenilenmiş olması meselesi için nihayi kararı verecek yüce meclis, TBMM’ de yapılacak görüşmelere, ben gibi muhtemel herkes dikkat kesilecek.
Sonucu elbette ki akıllı telefonlarımıza düşen son dakika haberlerinden de takip edeceğiz. Kısacası bu gün, yine yoğun haber takibi yapacağım günlerden biri olacak. Haydi hayırlısı.
Dün’ ün Başkent gündeminde, gündeme dair bir çok konuda sözler etti sayın başbakan. Bunlardan biri de, TEOG’ du.
TEOG, çocuğu lise çağına gelmiş yüz binlerce insanımızın uzunca süredir gündemindeki bir konuydu. Nihayete erdi. Erdi de, geride yeni tartışmalar bırakarak. ‘Peki şimdi ne olacak…?’ sorusuna, ben gibi çocuğu TEOG’a hazırlanan yüz binlerce veli, deli gibi yanıt arıyor.
Ben de bu gün; Veliler için, deli gibi aranan yanıttan bahsedeyim istedim.
Sayın Başbakan Yıldırım, dün Türk-İş Genel Merkezini ziyaretinin ardından çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunurken, merak konusunu giderecek sözler de etmiş.
TEOG'un kaldırılması gelişmesine ilişkin demiş ki; "TEOG bir sistem değildir. Dolayısıyla ortaokuldan liseye geçiş usulünde bir sistem değişikliğine gidilmiyor. Bilinen nedir; TEOG okullarda yapılan yazılı sınavların her sömestr birer tanesinin merkezi yapılması. Yani Ankara tarafından bütün okullarda yapılması. Dolayısıyla bunun yerine yine okullarda sınav yapılmaya devam edilecek ve ortaokuldan liseye geçiş veli, okul, öğrenci ve öğrencinin ilkokuldan orta sona kadar ilk 8 yıllık başarı durumları dikkate alınarak lisede hangi tarafa yönlendirileceğine karar verilecek.”
Sayın başbakan’ ın sözleri, bence hayli net. İyice anlaşılsın diye, tekrar da okunması gereken sözler de diyebiliriz ki, öyle de diyeyim.
TEOG yerine geçecek uygulamayla, ilgili Milli Eğitim Bakanlığı çalışmalarının alternatifli olarak sürdüğünün de altını çizmiş sayın başbakan. Ve yine atını çizerek demiş ki;
“Bu Bakanlar Kurulunda görüşülmeyecek ama daha sonraki Bakanlar Kurulunda konuyu görüşmüş olacağız. Ben burada velilere, anne babalara şunu söylemek isterim; hiçbir şekilde yavrularımızın, velilerin mağduriyetine yol açacak bir uygulamaya fırsat vermeyeceğiz, böyle bir endişe olmasın”
Dün’ ün bir diğer ve endişe veren konusu için edilen sözleri de vardı ki, o sözleri sona bırakayım istedim.
Bir süredir Milletçe dikkat kesildiğimiz konu. Yani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin yapmayı planladığı referandum.
Bu konuda sayın başbakanın sözleri yine hayli net gelmiş. Demişler ki;
“Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, 8 Haziran itibarıyla 25 Eylül'de referanduma gitme kararı aldı. Bu kararın dünya kamuoyuna açıklanmasından itibaren Türkiye olarak bunun çok yanlış bir karar olacağını defalarca ifade ettik. Hükümet Sözcümüz, biz, Cumhurbaşkanımız, bunu çeşitli vesilelerle ifade ettik ve kendilerine de bu yanlış karardan vazgeçmelerini defalarca telkin ettik.”
Bir de gelinen noktada, alınan referandum kararına uluslararası alanda hiçbir destek olmadığına da vurgu yapmış sayın başbakan.
Tıpkı biz, yani güzel yurdumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi, ülkelerin hemen hemen tamamının bunun yanlış bir karar olduğunu ve bu referandumun yapılmaması gerektiğini ifade ettiklerini de hatırlatıp özetle şu tavrı ortaya sermiş sayın Başbakan;
“Türkiye, Irak, İran komşu üç devlet . Bu konuda doğabilecek telafisi imkansız sonuçların olacağını yine Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'ne defaatle anlattık ancak şu ana kadar burada herhangi bir değişiklik yok. Aslında meselenin kaynağı olan Irak Merkezi Yönetimi ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasında anayasadan kaynaklanan hakların tam anlamıyla uygulanmadığı ve burada merkezi hükümetin, bölgenin beklentilerine karşılık vermediği yönünde şikayet var. Biz bu konuda da gerekli desteği, katkıyı yaparız” sözleri ile.
Kestirip atılmayan bir tavır ile dünya ya da örnek olacak bu sözler, kısacası Ankara gündeminden. Ne diyelim. Hayırlı olsun dan başka.