Şiddet,  hemen her yerde. Ne yazık ki durum tam da böyle..

Sağlık’tan, Eğitime,  bir virüs gibi, insan olan her yerde ne yazık ki türlü çeşit şiddet olayları. Helen de sürüyor.

Kadına değil yani sadece şiddet. Kadın cinayetleri ardından, hep bir ağızdan edilen; “ caydırıcı kanunlar gerek” çağrıları, halen kulaklarımızda çınlıyor vesselam.

Daha da can kayıpları yaşamamak için, en okkalısından çıkmalı artık bir yasa..

Caydırıcı olmalı. Örnek teşkil emeli ki, şiddete yatkınlar, bir yerine bin, hatta milyon kez düşünmeli..

Edilecek çok söz var elbet. Şiddet olayları sonucu, yaşamını yitiren onca can’ a eklenen bir okul Müdürü.

Eğitim camiası, dün iş bıraktı. Birçok şehrimizde, benzer çağrılar yapıldı. İstenilen, Şiddete ‘dur’ diyecek bir yasaydı..

Haberlerden öğreniyoruz detayları, içimiz yarıca bir cız ediyor. .

Son yıllarda meydana gelen eğitimde şiddet olaylarının, Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaştığını görünce insan; çocukluk yıllarım geliyor birden aklıma..

“Eti senin, kemiği benim” diyerek, rahmetli anne babamın, İlkokul öğretmenime emanet edildiğim o güzelim yıllar..

Eğitim camiasını ayağa kaldıran son vakada şok ediciydi şu detay;  eski bir öğrencisi, okul müdürünü canından ediyordu çünkü..

Eğitim çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarını önleyecek, caydırıcı olacak, failleri cezalandıracak ve mağdur eğitim çalışanlarına hukuki koruma sağlayacak bir yasal düzenleme istemi, dün yine tekrar edildi ülke genelinde.

Şehrimizde de, iş bıraktı dün öğretmenler. Ülke genelinde olduğu gibi..

Eğitim sendikaları, net sözler etti meydanlarda. 

“Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiştir” diyenlerden biri de, Eğitim Bir-Sen Çanakkale şubesi başkanı Resul Can’ dı.

Canından edilen bir öğretmen için, can’ dan sözler ediyordu Can Başkan.

Açıklamasında yer bulan, tespit cümlesi, çok dikkat çekiyordu. Az evvel aktardım ya; 

“Son birkaç yılda yaşanan hadiselere bakıldığında görülecektir ki, şiddet olayları münferit eylemler olmaktan çıkmış, ne yazık ki yaygın bir toplumsal sorun hâline gelmiştir” ifadesi, bir tespit ifadesi değildir de nedir ayrıca?

Can Başkan’ ın, Şiddet olayları için; “Eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesini sekteye uğratacak boyuta ulaşmıştır.

Bugün yaşadığımız acılar, dünün ihmal ve umursamazlığının neticesidir.

Yarın yaşanmasını istemediğimiz acılar da bugünkü ilgisizliğin sonucu olmamalıdır.” Şeklindeki haykırışı, nede özetliyor aslında bahsedilen acı durumu.

Hele hele; “Şiddetin, eğitimi tehdit eder boyuta ulaşması, geleceğimizi tehlikeye sokacak boyuta varması, acil ve köklü çözüm bulmayı zaruri hâle getirmektedir.” şeklindeki vurgusu.

Ne kadar da doğru, ne kadar da haklı söylemler aslında bu denilenler.

Resul başkan’ ın, “Devlet, kasıtlı şekilde ölüme, yaralanmaya ve zarara sebebiyet verilmesini önlemekle mükelleftir.”  şeklindeki vurgusu gibi;

“Devletin bu yükümlülük çerçevesinde, suç işlemekten caydırıcı yasal zemini ve idari şartları tesis ederek yaşam hakkını koruma ve ayrıca buna ilişkin ihlalleri önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir infaz mekanizması geliştirme ödevinin hukuk devleti olmanın gereği olduğunu bugün burada bir kere daha hatırlatmak istiyoruz.” İfadesi, eğitim camiasının neferlerinin ortak söylemi gibiydi ayrıca.

Ülke genelinde, benzer söylemlere imza atıldı dün.

Can alan şiddet karşısında, İş bırakma durumuna gelen öğretmenleri, nasıl anlayamayız ki bu durumda?

Can başkan’ ın kullandığı şu ifade de dikkat çekiciydi bence;

“Eğitim çalışanlarına karşı eğitim ve öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı şiddet eylemlerine yönelik cezai ve hukuki tedbirlerin alınması elzemdir.

Eğitim çalışanları olarak, şiddete karşı caydırıcı nitelikte münhasıran bir cezai müeyyide getirilmesini, şiddete uğrayana, çalışana da hukuki koruma sağlayacak türden yasal düzenlemelerin acilen yapılmasını istiyor ve bekliyoruz.”

Ne oldu bizim insanlarımıza?

Nasıl böylesi şiddet düşkünü haline döndü birilerimiz?

“Eti senin, kemiği benim” denilerek, emanet edildiğimiz öğretmenlerimizin hakkını nasıl korur, dahası onların üzerimizdeki tartışmamış o hakkını nasıl ödeyebiliriz ki?

Yasa mı çıkar, caydırıcı cezalar mı gelir bilemem de, bir an evvel şiddetin her türlüsüne,  artık dur denilmeli güzel yurdumda…