Adaylığı için kaleme alınan haberler, tıklanma rekoru kırıyor. ‘Aziz Yıldırım’ dan söz eden haberler, ‘zam’ lı hayatı da adeta unutturdu gibi.

Dar gelirlinin tek derdi, hayat pahalılığı iken, Yıldırım’ ın Fenerbahçe’ ye Başkan adayı olacağı dile geldiğinden günümüze, hayat pahalılığı meselesi; gözlemim şu ki, gündemden düştü gibi..

Biraz son gelişmede8n söz edeyim, sonra, hayat pahalılığına dair birkaç kelam edeyim.

Meslektaşım, Yağız Sabuncuoğlu'nun haberine göre; Fenerbahçe Kongre ve Divan üyeleri, Aziz Yıldırım'ın seçimli genel kurulda aday olması için noter imzalı beyanname toplamaya başlamışlar..

Bu son bilgi üzerine; “Geliyor gelmekte olan” deme de dur hadi?.,.

Bu denilene aldanınca…“HAFTAYA DAHA DA ZAMLANACAKMIŞ!?!..”

İşte, bu denilen üzerine, canavarın etkisi ayrı bir artıyor. Enflasyonu ayrı bir körükleyen, bence tam da o ifade.

Zam gelecek dişe kilo kilo alınca, raf boşalıyor. Raf boşalınca, katmerli fiyatlardan son derece memnun, Peşin satanın iştahı ayrı bir kabarıyor, Haliyle de zam kendiliğinden geliveriyor.

Durum biraz da böyle.. Bu açıdan baktığımızda, günlük tüketecek kadar alışveriş yapmalıyız bence.. Fazlasına ne gerek var. Bir tür kıtlık mı yaşanıyor da, kilo kilo alıyoruz, Söz de, zam gelecekmiş diye..

Acil değil ise, almayalım. Bakın o vakit, raflarda cep yakan o fiyatlar., bir süre sonra nasıl da gerileyecek..

Üstelik, kendiliğinden düşüş yaşanacak., Denemesi bedava, ne kaybederiz ki?

“Geçen hafta hiç alışveriş yapmadın, sana satış yok”  (mu?) diyecek mağaza ya da market çalışanı..

Belki de, ‘bir alana bir bedava’ süreci gerçekleşecek.. Kim bilir?..

Hayat pahalılığı, durdurulabilir bence.. En azından, benzin, mazot, cigara, peynir, ekmek, domates için değilse bile, simit yemesek birkaç hafta, marketten 50’ lik su almasak, hem de  günlerce.,  Coca cola ve türevi gazlı şeylerden istemesek, içmesek, bakın raftaki etiketler ne olacak, birlikte deneyip, görebiliriz sevindirecek sonucu.

Ayran, su ilk verilebilen örnekler. Hele ki bir bardak çay meselesi.

Gün içinde, sabah kahvaltı da mesela, simit değil de, evden yarım ekmek arası bir şeyler ile çıksak mesai yoluna.

Pet şişe su yerine, musluktan doldursak bir şişe içine içme suyunu..

Dahası ben gibi, bir küçük termosa , sallama çay yaparak çıksak evden dışarı..

Kuytu bir köşe, mutlak var..  Orada yudumlasak tavşan kanı çayımızı..

Küçükten başlasak, sonra zaten kalem kalem artar, zamlı fiyatından yakındığımız ürünlere olan tepkimiz nedeniyle, bir çeşit boykot halimiz.

Ve düşünün şimdi. Bunu, birkaçımız değil, hepimiz yaptığımızda olacakları?...

Benzin, cigara, alkollü içecekler ve dahası ürünlerde geçerli,  promosyon dönemi gelmez ise, ne olayım…

Fiyat yükseltenlere, cezalar yağıyor, onlar yine de akıllanıp, vazgeçmiyor ise bu fırsatçılıktan, tüketici olarak görev bence artık bizlerde..

Tüketici olan benim. Benim sayemde para kazananlara, bence tam bizlik bir tepki gösterme vakti geldi..

Gitmeyeceğiz, rağbet etmeyeceğiz, içmeyeceğiz,  ihtiyaç dışı tüketmeyeceğiz.

Birer ikişer değil onlarca yüzlerce müşteri bir anda kesildiğinde, hepimizin şikayet konusu fahiş fiyatlar bakın ne olacak..

Bir iki misli kazançtan yetinmeyenlerin, üç beş misli kazanç elde etme hırsının önüne,  tüketici harekete geçir diye düşünenlerdenim.

Kimse, böyle diyorum diye, kırılmasın, darılmasın..

Ben tüketici var ise var olanlar, tüketici olmazsa ne olacağını artık anlamalılar..

Sesli düşünüp, kaleme aldıklarım, her gün, bir tanıdığımın, işittiğim feryadından alıntıdır. Onu da ayrıca belirteyim..

Dar gelirli, zor dorumda. Herkesin şikayet konusu zam’ lar, artık kabak tadı verdi..

Kalın sağlıcakla.. Tüketici kazanır, benden söylemesi.

Nasıldı o bilindik söz; “Müşteri her zaman hakladır..”