Filistin’ de yaşatılan zulme yönelik çok söz edildi, karşı ataklara geçildi. Sonuç itibariyle de çoğu kez elde kocaman bir sıfır kaldı. Yine de, zulme karşı insan olan bir şey yapmak istiyor.
Konuşmak, sert söylemde bulunmak soruna çare olamıyorsa da, farkındalık yaratma adına denilenleri dillendirmek bile bi şey.
Bu anlamda, bendeniz de bi şey yapıyor sayılırım. Denileni dillendirerek.
Dün itibariyle ses veren bir isim, hayli dikkatimi çekti. İktidarın Çanakkale teşkilatında görevli, İnsan Haklarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Şerafettin Uyanık’ ın çıkışında adeta bir şifre veriliyordu. Birlik ve beraberlik vurgusu da denilebilecek şifreli söz, “ŞİMDİ SAFLARIMIZI SIKLAŞTIRMA ZAMANI” diye geliyordu. ‘Vakit o vakit’ misali dercesine.
Sözlerinin kaleme alınmış tam halinde; “Filistinli kardeşlerimize yıllardır zulmedip topraklarını genişletme çabasında olan İsrail, Müslüman sünni kardeşlerimizin eline bayrağını vererek onları birbirlerine düşürüyor” şeklindeki yorumu ile o sıkıntılı coğrafyaya, hayli okkalı değerlendirmesiyle dikkat çekiyordu.
Çoğu kez duyduğumuz bir sözle, “Şer odakları, geçmişi 1071’ e dayanan Malazgirt zaferinde Selçukluların Selahaddin-i Eyubinin torunlarıyla beraber Anadolu’da Bizanslılara yani haçlı ordusuna yaşattığı hezimeti unutmadılar” diyerek konuyu tarihi açıdan da gören İktidar partinin il başkan yardımcısı Uyanık, Osmanlı çatısı altında birleşen Türk, Kürt, Arap, İslâm ordusunun onlara yaşattığı hezimeti de unutmadıklarına vurgusuyla da bir başka dikkat çeken yaklaşımda bulunuyordu.
Bir tarih dersi verircesine, “630 yıl süren hüküm süresince en zayıf olduğumuz anı görüp birleştiler...” sözü, tarihin tozlu sayfalarından çıkarılarak, bu önemli konuya dair edilmiş gibi görülse de, görünen o ki verilen örnek hayli doğru seçim olmuş. Tabi bana göre.
Bu denli önem arz eden konuya, tarihe açılan bir pencereden bakılır da, dünya tarihinin kahramanlık destanlarına yenisini yazdıran Şehitler coğrafyasından hiç bakılmaz mı…? Bakılmış elbet.
Genç politikacı Uyanık’ ın; “1915’te Çanakkale Boğazına dayanan onlarca haçlı müttefik ordularının bir işgal girişiminde topraklarımızı mevcut durumumuzu korumuşsak bile, 600 yıl 3 kıtaya hükmeden bir imparatorluk yok olmuştu.
Bu yok oluşla birlikte büyük Osmanlı İmparatorluğundan Kürtleri ayırıp, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye dağıttılar.
O gün Irak 'ta ve Suriye’de bırakılan Kürtler ile Türkiye arasına, kardeşin arasına tel örgü çeken ABD, İsrail, Fransa ve İngiltere bu gün dost gibi görünse de, aslında en büyük düşmanlarımızın başındadır.” sözleri ile tarihin tozlu sayfalarından bir önemli konuyu da yeniden gün yüzüne çıkarması, yakın tarihte bahse konu coğrafyada yaşanılanlara, diğer bir bakış açısı gibiydi.
Sözlerinde; “Kendileri Birleşmiş Milletler, Avrupa birliği gibi bir çok çatı kurup birleşirken biz Müslüman alemini birbirimize düşürmek sureti ile yok edip parçaladıkça parçalıyorlar.” Şeklindeki tespiti, AK Partili Uyanık’ ın Safları sık tutma konusundaki çıkışına başlıca neden gibi görülüyor.
Filistin üzerine, hayli çalışmış, hayli de araştırma yaptığını gözlemlediğim genç politikacının;
“Bugün Kuzey Irak’ta uygulanan senaryo, yarın Mısır’ı, Türkiye’ yi, Suriye’yi , Irak ve İran’ i parçalama ve bölme projesinin ilk ayağıdır.” Şeklindeki ön görüsü de bir başka dikkat çekiciydi.
Bu öngörü her ne kadar Dış ilişkiler uzmanları başta olmak üzere, coğrafya üzerine uzmanlaşmış isimlerden gelse de, söz konusu ön görünün hedefindeki yelpazeyi bu kadar net dile getirip, ardından da dünün Türkiye olmadan edemeyen Barzanisi’ nin, şimdilerdeki o referandum ısrarına dair değerlendirmesi, genç politikacı yanık’ ın en az dile getirdiği ön gürüsü kadar dikkat çekiyordu. (yani benim için)
Neden mi böyle düşünüyorum? Mantık çerçevesinde kabul görebilecek sözleri etmiş de ondan.
Örnekleyecek olursam, tam da şöyle;
“Bu referandum kardeşi kardeşe kırdırma projesidir ve bizler bu oyuna gelmemeliyiz. Bu proje Suriye’de Kobani’ de uyguladıkları projenin bir kopyasıdır . Bu proje ülkemizin huzurunu bozma kardeşi kardeşe düşman etme projesidir.”
Bu sözler de, bir diğer önemli ön görü diyorum. Peki ya; Yelpazeyi geniş görüp, etkilenecek toplumları. Yani; olası ön görünün gerçek olmasını düşünür sek ne olabilir? Sanrım hiç de güzel bir fotoğraf oluşmaz.
Kendimce yorumları bırakıp, felaket tellallığından da uzaklaşıp, dönüyorum genç politikacı Uyanık’ ın sözlerinin devamına.
Dediklerinin kaleme alındığı açıklamasında; “Biz sağduyulu vatandaşlarımıza düşen, oynanmak istenen bu oyunun aktörlerini doğru irdeleyip, bu projeye alet olmamaktır. “ demiş ve özetle, önce sağduyu vurgusu yapmış.
Bir de, bir önemli değerlendirmeyi hatırlatmış. Şöyle ki; “Sayın Başbakanımızın da açıkladığı gibi vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Ülkemizdeki huzuru kimse bozamayacaktır.”
Bu ön görü için, benim de bir kısa yorumum olacak.‘Amin.. ‘ demekten başka bir şey elden şu an için gelmiyor.
X X X
Dereyi görmeden, paçaları savamamak gerekiyormuş meğer…
Atalarımız hiç boş söz etmemişler. Hep diyorum, Ata sözleri ile yol al, yeter.
Biz yakında bekliyorken, bir de ne oldu…? ÇTSO seçimi, alınan bir karar ile 2018’ in Nisan ayına ertelenmiş. Hey Maşallah. Eskiden olsa ne tepki verirdim. Nisan ayı, Çanakkale basını için hayli sıkıntılı bir ay.
Neden mi? Anzak koy çıkarmasının yıl dönüm törenlerinin gerçekleştiği ay Nisan’ ya. Bende eskiden büyük bir Haber Ajansının çatısının altındaydım, büro sorumlusuydum, ne stres yaşardık, ne…
İlgili bakanlık, yakında olacağını beklediğimiz ÇTSO seçimi için, tüm Türkiye’ yi de ilgilendiren erteleme kararını verince, tıpkı Çanakkale gibi, ülkenin dört bir yanında adaylar şok şok şok.
Erken meydana çıkıp, isimlerin yıpranma halinin tasasına mı düşülür, yoksa taban yoklaması yapılıp yeni yeni adaylar mı çıkar, o da elbet merak konusu.
Ondan diyorum, dereyi görmeden paça sıvamama gerektiğini. Aslında ben de Atalarımızın sözünü tekrarlıyorum. Yek ten benim sözüm değil.
N’ olsun, elbette hayırlısı neyse o olsun. O vakit diyelim, haydin hoşça kalın…