Soru şu: Hayatınızdan memnun musunuz?

 

 

 

Mesele aslında göreceli bir kavram.  Kime ve neye göre? Sağlığın yerinde ise, neden olmasın?

Geçinecek kadar gelirin de var ise, değme keyfine. Ayrıca, sevdiklerin de yanında ise, bu zenginliğin tarifi yok..

Nereden mi geldi bu konu aklıma? Hayatından memnun olmadığını söyleyen tanıdıklarım çoğaldığından, biraz söz edelim istedim.

Sıkı durun şimdi. Soru, bir önlüye yönelmiş. Ondan gelen yanıtları kaleme alıp, sosyal medyadan yapılan bir paylaşıma rastlayınca, “Leb demeden, Leblebiyi bildi “ dedim sosyal medya platformu için.

Tesadüfüm mü şimdi bu? Aklımda deli ifadeler ile, tam konudan söz edecek iken, bupaylaşıma rastladım.

İlk cümle şöyle geliyordu; “Bir röportajda Jackie Chan'e şu soru soruldu”

Chan’ in, başrol oynadığı filmleri çoğumuz izlemişizdir. Bir çoğumuz da bu yüzden bu ismin hayranıyızdır.

O suru, şöyle yönelmiş; “Hayatından memnun musun?”

Yanıt vermiş ünlü aktör; "Bir keresinde çok bilgece bir söz duymuştum.

Şikayet ettiğin zor iş: işsiz birinin hayalidir.

Sabrınızı sınayan yaramaz çocuk: çocuksuz birinin rüyasıdır.

Çok sıkışık olduğunu düşündüğünüz küçük ev: evsiz birinin hayalidir.”

Hele bakın yanıta. Ne kadar da okkalı, değil mi?

Her bir ifade, şöyle uzun uzun irdelendiğinde, NOKTA dedirtecek türden bence.

Chan’ in ettiği sözler bu kadar değilmiş elbet. Şunları da söylemiş ünlü aktör;

“Size yetersiz gelen mütevazi birikimler: borç içinde boğulanların hayalidir.

Zorlu olduğunu düşündüğünüz sıradan sağlık sorunları: ölümcül bir hastalıkla mücadele eden birinin hayalidir.

Sahip olduğunuz huzur, keyif, aldığınız rahat uyku, kolayca erişebildiğiniz yemek…

Bunlar savaşta zarar görmüş bölgelerde yaşayan insanların hayalleridir.”

Nasıl, Fiisten gelmez ki şu an akla. Orada yaşanılanları minicik şekilde hayal etsek, şükrürlerimiz ne kadar da çok olur, değil mi?

Şu iadesi de, ne kadar vurgulu olmuş ünlü aktörün;

“Sahip olduğumuz her şeye değer vermeliyiz.

Ne de olsa yarının ne getireceğini kimse bilemez.”

Aynen de öyle vallahi. Bırakın yarını, iki dakika, dahası 30 saniye sonra ne olacağını kim nereden bilebilir ki?

Misal, Çanakkale.. Deprem kuşağında bir şehir. Allah korusun…

Ünlü aktörün dediğine aynan katılıyorum. Ne kadar güzel demiş;

“Eğer bu saydıklarımın yarısına bile sahipseniz:

Dünya'daki çoğu insanın hayallerini yaşıyorsunuz demektir."

Hayat üzerine güzel bir söyleşi olmuş. Daralan, bunalan, sıkılan, her kim var ise, bence bu anlatımları okusun. Okusun ki, sahipseniz bunlara, şükür edebilsin haline.

Yaşam, sonuçta bir gün mutlaka son bulacak.

Kimimiz güzel, kimimiz sıkıntı çeksek de, her şeyin başı sağlık.

Diş ve baş ağrısı yaşadığımız günleri hatırlayın bir hele.. Sorasında, ağrının sona erdiği anları düşünün ayrıca. Ne kadar da, mutlu oluyoruz değil mi?

San ki, dünyalar bizim oluyor o anda..

Kalın sağlıcakla..