Fransa mı, yok sa; hemşehrimiz o yakışıklı genç mi gelir aklınıza?

Bir büyük savaşa neden Paris’ in öyküsünü, vakit bulup araştırdık mı daha önce acaba hiç?

Festival coşkusu yaşadığımız şu günlerde, Truca’ nın Prensi Paris’ ten söz etmesek olmazdı elbet.

Annesi mitolojide çok güzel ifadeler ile geçen Hekabe. Babası ise Truva’ nın  son kralı Priamos…

Babasının isminin şöyle bir özelliği var. Anadolu ismi Aleksandros, yani  Büyük İskender de aynı adı taşımış.

Truva savaşlarının kahramanı Hektor'un erkek kardeşidir Paris. Hikaye bu ya, Paris yani bu yakışıklı prensin geleceği görme yetisi olan kahin Kassandra'nın da  ağabeyi..

Çoban desem, akla önce namı değer Çoban Sülü de gelebilir. Bu vesile ile Rahmetle analım ‘Baba’yı..

Yeri doldurulamaz bir isim, rahmetli 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel.

“Durduk yere, nereden geldi aklına baba?” dediğniii işittim. Haklısınız da, konu Paris ile bağlantılı biraz.

Çünkü; Paris’ in Hayatı çobanlık ve prenslik olarak iki doneme ayrılıyormuş.

Annesi Hekabe ona hamile iken gördüğü bir rüya üzerine rahiplere danışıp doğacak çocuğun Truva’nın sonu olacağını söylemişler güya. Gerçi, öyle de olmuş.

Paris doğar doğmaz babası Priamos ona kıyamaz,  öldürmez. Bir çobanın yanına bırakır…

Hikaye bu ya, geleceğinden habersiz bir şekilde çobanlık yapan Paris'e bir gün ulak tanrı Hermes'in gelmesi, kaderinin dönüm noktası olur.. Öyle deniliyor anlatımlarda.

Hermes’ in gelme sebebi,  İda Dağı'nda yani Kazdağlarında, tüm tanrıların (birisi hariç) şatafatlı bir düğünde yer almasıymış.

Ölümlü Peleus ile deniz tanrıçası Thetis'in düğünü varmış. Düğüne davetli olmayan tek isim, nifak tanrıçası Eris’ miş..  O da, son dakikada geldiği davetlilerin masasında; 'En Güzel Tanrıça' ya' yazılı elmayı fırlatmış..

Masada başka tanrıçalar da var tabi.  Zeus'un ailesinden olan üç tanrıça bunlardan bazıları.

Bunlar; ailenin koruyucusu ve mazbut hayatın simgeleyicisi  Hera, başında miğferi ile erkeksi görünümü olan Athena ve dişiliğin simgesi olan Afrodit..

Zeus'un beyninden çıkan Athena elma karşılığında tüm savaş meydanlarında zaferi, çoğu tanrının nüfuz sahibi annesi olan Hera’ ya,  Asya Kıtasının hükümdarlığını vadederken Afrodit ona dünyanın en güzel kadını ile ödüllendireceğini söylemiş.  Paris hiç düşünmeden elmayı ona takdim etmiş..

Kısacası, hayatının ikinci dönemi bu anlamda, ilginçleşiyor Çob.an Paris’ in..

Hikayeye göre, Paris'in çobanlık yaptığı sırada çok sevdiği boğasını, babası Priamos'un adamları cenaze oyunlarında ödül koymak için kaçırmışlar.

Paris boğayı geri almak için oyunlara katılmış ve tüm oyunları kazanmış.

Mitolojiden söz eden anlatımlarda, şöyle de bir cümle yer alıyor;

-Kız kardeşi Kassandra onun kim olduğunu anlar ve oğullarının ölmediğini öğrenen anne ve babası sevinçten deliye döner.

Afrodit'in verdiği sözü unutmayan şımarık prens,  Truva'da istediği her şeyi elde ettiği için, önemli olanın sözünün geçmediği bir diyarda amacını gerçekleştirmek olarak gürence de, olanlar olur.

Bir gün ağabeyi Hektor ile birlikte yaptıkları Sparta ziyareti sırasında, Kral Menelaos'un eşi Helene'i görür görmez aşık olur.. Sonrası kıyamet.

Truva'ya dönerken yanında onu da götürür çünkü...

Bundan sonra olayın basit bir aile meselesi olmayıp, 10 yıl sürecek bir ülkeler arası savaşa neden olması, kaçınılmazdı.

Bir anlatımda, şöyle bahsediliyor o günlerden;

 “Akhilleus ile Komutan Agamemnon arasındaki anlaşmazlıktan dolayı, Akhillus kuşatmaya katılmamıştır fakat, en yakın dostu Patroklos'un Hektor tarafından öldürülmesi savaşın seyrini tamamen değiştirir..”

Devamından söz etmeyeceğim. Merak buyuranlar; araştırıversin bir zahmet.

Özetle şöyle diyeyim, Hoşça kalın, kalın sağlıcakla..