‘Reklamın iyisi kötüsü olmaz’ diye bir söz vardır ya hani, son yaşananlar için, neredeyse bu sözü edesimiz gelmiyor değil.
Çanakkale’ nin adı hem Başkent gündeminde ediliyor, hem de ulusal basında, hem yazılı hem de ekran kısmında.
Belediye Meclisi’ nin Ekim ayı oturumundan yola çıkılarak adından sıkça söz edilen Çanakkale ismi, TV kanallarının tartışma programlarının gündeminde de uzunca şekliyle geçiyor.
Tarih ve Kültür kenti, Destanın Şehri Çanakkale, siyaset gündeminin ‘en’ konuşulanına döndü vesselam.
Peki ya bununla övünelim mi? Yoksa hayıflanalım mı? Ne yalan söyleyeyim, yanıtı en zor iki ucu açık soru denilse, karşılında da bu örnek verilse, sanırım itiraz edilmez durum.
Beyaz TV’ nin ‘Dinamit’ isimli programına konu olan Çanakkale belediyesi Meclisi’ne ilişkin detaylar, programın sonuna doğru bir garip çağrı yapılmasına da neden oldu. Çağrı; ‘Delikanlı isen bağlan’ şekliyle geldi.
Anlatmaya kalksam, hayli uzun olacak. O nedenle en yüzeysel şekliyle devam edeceğim. AK Partili Av. Ömercioğlu’ nun, telefonla canlı bağlantıya katıldığı programda dediklerini de anlatmayacağım. Programda, sayın belediye Başkanı Gökhan’a cevap hakkı doğduğu için, kendisinden telefonla bağlanmasını isteyen ‘Dinamit’ in sunucusunun, bağlantı olmaması karşısında yaptığı o çağrı ve kurduğu cümle. ‘Delikanlı isen bağlan. Bak biz burada üç delikanlıyız’ şekliyle devam eden diğer söylenilenler.
‘Dinamit’ adeta hodri meydan çekiyor ve sonramı vesaireler.
Programın konuşmacılarından, CHP’ nin kasetle giden eski Genel başkanı sayın Baykal’a yakınlığı ile de bilinen Savcı Sayan’ ın dedikleri mesela.
Hayli can sıkmaya başlayan konuların konuşulduğu programı sonuna dek takip edemedim. Çağrıya yanıt, programa katılarak mı geldi, o’nu da göremedim. Çünkü, uykum gelince, yattım uyudum.
Yine içinde Çanakkale geçen bir durum. Basın turu sırasında okuduklarım. Bu arada, özellikle takip ettiğim basın kuruluşları edğil bahsettiklerim. Türk basınında ne var ne yok anlamında, topluca göz atma meraklılığımdan gördüklerim. Duyduğum v okuduklarım.
Dedim ya, yine bir Çanakkale ismi. Nerede mi….?
Güneş gazetesinin internet sayfasında.
CHP’ nin Adalet kurultayı’na ilişkin yaşanıdğı ileri sürülen durumun kahramanı anlatmış. Hem de hayli detaylıca.
Cümleler, özetlenecek ve de kısa geçilecek türden değil de üstelik.
Şöyle başlıyor, internet sayfasında okuduklarım; “CHP’nin Çanakkale’deki adalet kurultayında skandallarıyla gündeme gelen CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun rezaletlerine bir yenisi eklendi.”
Bu satırı okuyunca da, başkaları da mı varmış? Sorusunu kendime yönelttim. Demek, benim gözden kaçırdığım başka iddialarda varmış dedim yine içimden içimden.
Bahsettiğim haberin devamında; “ Şehitlikte alkol alan partilileri savunan, kafayı çekip Kemal Kılıçdaroğlu’nun çadırını basan Erdoğdu, kampın güvenliğinden sorumlu Cenk Ünver’i dövmüştü. Erdoğdu, “alkollü olarak kamp alanına giremeyeceğini” söyleyen Ünver’i, özel şoförüyle birlikte saldırarak hastanelik etmişti. Parti yöneticileri devreye girerek Ünver’in şikâyetçi olmasını engellemişti.” Şeklinde devam eden detaylı cümleler ile okuduklarım, ‘Ulen biz bunları atladık mı?’ sorusunu da aklıma getiriverdi.
Uzatmayayım. Hayret ve dikkatle okuduğum haberden, şu az önce bahsettiğim TV kanalının ‘Dinamit’ isimli programında da söz edildi.
Bu yüzden gecikmeli de olsa Güneş’ in internet sitesindeki haberini bir başka merak içinde okuduğum, kesinlikle doğrudur.
Haberin detayları hayli ilgi çeken iddialı sözlerle yüklüydü.
Örnek mi; 'KURALI KENDİ KOYDU' ara balığı ile geçen şu bölüm;
Haberde o bölüm tam da şöyle kaleme alınmış; “Kampın güvenlik görevlilerinin başında bulunan Cenk Ünver saldırıya ilişkin ilk kez konuştu. Beş parti yöneticisinin kendisini güvenliğin başına getirdiğini kaydeden Ünver yaşananları şöyle anlattı: “Gece 03.30 sıralarında Aykut Bey’in arabası geldi. Alkol almıştı. ‘Abi, bu saatten sonra araç almıyoruz’ dedim. ‘Bu kuralı ben koydum, benim koyduğum kuralı bana nasıl uygularsın’ dedi. Ben de ‘Abi sen nasıl istiyorsan öyle olsun’ dedim. Bunlar gitti, on dakika sonra şoförü Ümit geldi, ‘Sen vekile nasıl ‘abi’ dersin’ deyip bana saldırdı. Ardından da Aykut Bey geldi. O da saldırmaya başladı.”
Bir dikkat çeken iddi daha vardı ki, benzeri sözleri genellikle terör örgütlerinin yapıtğı saldırıların detaylarında okumuştum.
Ne miydi o..?‘SENİ İNFAZ EDERLER’ balığı ile gelen anlatım elbet.
Haberde, “ Aykut Erdoğdu’nun kendisini ormanlık alana götürdüğünü söyleyen Ünver, ‘Kafama silah dayadı. ‘Ben devrimciyim, benim devrimci arkadaşlarım seni infaz eder. Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ diyerek tehdit, küfür ve darp etti. Kendisine karşılık vermedim. İçince ikinci bir kişiliğe bürünüyor, kabadayı biri haline geliyor’ dedi. “ deniliyordu.
Okuduklarım üzerine de ben; “Vay be, neler yaşanmış meğer. Elbette, denilenler doğru ise. Yani, Barışın kentine birkaç kilometre uzakta, Avrupa yakasında, şehitler coğrafyasında. Pes vallahi…
Demek geldiği için ettim bu sözlerimi. Yoksa ayrıca bir art niyetim yok. Yanlış anlaşılmasın.
Yine ‘Dinamit’ ten gelen bir çağrı benzeri sözle devam ediyordu haberin devamı. Gerçi, çağrıya konu kurulan cümleden hayli farklıydı ya neyse.
Peki nasıl mıydı o çağrı. Meraklanmayın, aktarıyorum, aynen şöyle; ‘ÇIKSIN KONUŞALIM’ başlığı ile özetleniyordu çağrının şekli.
Yine dikkat kesildiğim o bölüm, haberde şöyle kaleme alınmıştı;
“ Aykut Erdoğdu’ya komplo kurduğu iddialarını yalanlayan Ünver, ‘Aykut Erdoğdu bu partide 10 yıldır var ama ben 1989’dan beri partideyim. Komplo filan kurmadım. Ne yaşandıysa anlatacağım. Aykut Bey de çıksın, ben de çıkayım, karşılıklı konuşalım. Madem ki komplo diyorlar. Savcılıktan kamera kayıtlarını da isteyelim, kim kime saldırmış, ne olmuş çıksın hepsi ortaya’ diye konuştu” sözleri ile veriliyordu.
Çanakkale bir türlü düşmedi gündemden. Bakalım önümüzdeki günler, daha ne konuların konuşulmasına gebe olacak. Belki de, yine çok konuşulan bir gündem maddesini değiştirmek adına, yep yeni bir gündem maddesi de oluşturulacak.
Velev ki oluşturuldu; Bu da, toplumumuza pek de yabancı gelmeyen bir durum olur ya neyse…
Herkese iyi pazarlar…