Bu arada, akıllı yaşama ramak kaldı bayanlar, baylar.
İhtiyaç duyulan bu alan, aynı zamanda binlerce kişiye açılmış yeni ekmek kapası da olacak. Bu da bi deyişle işsizliğe çare yaratacak önemli bir formül bence.
Önemli ihtiyaç için açıklamalarda bulunan isim sayın Başbakan Binali Yıldırım olunca, ister istemez detaylara dikkat kesiliyorum.
Bu gün bahsedeceklerimin sonunda, gelecek yaşam adir önemli sözler var. Belki de 5-10 yıl sonra olabilecekler var ki, o bölüm inanılacak gibi değil. Bence, keyif ve merakla denilenleri iyice okuyun.
Evet başlıyorum bu güne, dünden detaylar ile.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunda (BTK) düzenlenen ‘ISCTurkey 2017 10. Bilgi Güvenliği ve Kriptoloji Konferansında’ konuşan sayın Başbakan, konferansın bilgi güvenliği konusunda farkındalık oluşturmak, bu alanda çalışmalar yapan kesimleri bir araya getirmek için on yıldır düzenli olarak gerçekleştirildiğini belirtiyor ardından da Ülkemiz için ihtiyaç duyulan alana değiniyordu.
Bu noktada da, ihtiyaç duyulan ve 30 bin kişiyi aştığı vurgusuyla rakam zikrediliyordu.
Başkentte gerçekleşen bahsettiğim toplantının bu yılki konusu, ‘siber güvenlik ve yapay zeka’ymış.
Sayın Başbakan Yıldırım’ da konuya ilişkin; "Aslında geleceği konuşacağız.” diyerek, okkalı şekilde farkındalık yaratıyordu.
Toplantıya katılan bilişimcilerin, geleceği konuşacağını, akademisyenler ve sektör temsilcilerinin bütün tecrübelerini paylaşacaklarının da altını çiziyordu. Bu denilenler., belki çok dikkat çekici gibi görülmese de, ihtiyaç sayısı telaffuz edilen konu, geleceğin güvencesine dair bence hakikaten önemli bir çıkıştı.
Sayın Başbakan; "30 binden fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var" derken, çağın gerisinde kalmamak kadar, çağın gerekliliği bu dalda ihtiyaç duyulan olmazsa olmaz güvenliğe de dikkat çekiyordu.
Başbakan Yıldırım’ ın "Gençlerimiz iş diyor, işte iş önünüzde. Demek ki 30 bin tane gencimize bu alanda ihtiyaç var. Gençlerimizin bu alana yönelmesini istiyoruz" sözlerine gelince, ‘İş ve aş kapısı’ işareti değil de nedir?
"Bugünkü hesaplara göre 30 binden fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var. Yetişmiş insan açığımız da ciddi bir boyutta" şeklindeki ifadeleri, geleceğin konuşması diye de tanımlanan bu toplantıya damga vuran ve aslında itiraf şekliydi de.
Siber suçlar ve buna karşın alınacak önlemlerin gerekliliğine kim itiraz edebilir ki?
Günümüz dünyasının kullandığı teknolojiyi takip ettiğimiz kadar, teknolojik gelişmelerin toplumu tehdit edecek şekilde kullanılmasına karşı kurulacak Siber güvenlik, bence her vatandaşı yakından ilgilendiriyor.
Çoğu kez, ‘Siber saldırı’ sözünü duymuşluğumuzu da göz önüne alır isek, b mesele bence hakikaten önemli mesele.
Güvenlik her konuda güçlü olmalı ki, zafiyeti durumunda yaşanabilenlerin ve acısını milletçe hepimizin hissettiklerini hatırımıza getirdiğimizde, demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Sanki ben de bu konuda uzmanım. Ne laflar ediyorum böyle. Ne var ki, uzman olmaya gerek yok ki, saksıyı az çalıştırıp, biraz da konuya dair yazılıp çizilenleri okuduğunuzda, meselenin ehemmiyetini kavrıyor ve böyle düşünmeye başlıyorsunuz.
Neyse, ben döneyim bahsettiğim konuya ilişkin diğer denilenlere.
Sayın başbakan, "Geçtiğimiz sene dünyada bilişim güvenliğine harcanan para 81 milyar dolardı. Bu rakam önümüzdeki sene 170 milyar dolara çıkacak. Her geçen yıl katlanan bir hızla bu maliyetler artacak" da diyordu.
Teknolojinin takibi kadar, alt yapı vesairesine harcanan paralar da büyük rakamlar gerektiriyor. Kısacası, pahalı sektör bu sektör. Ne kadar gelişme, o kadar harcama ve tabiî ki de bir de güvenlik önlemleri.
Sayın başbakan’ ın, "Gelecek 5 yıl içinde dünyada 1,5 milyon siber güvenlik uzmanı ihtiyacı olacak. Bu hesabı Türkiye’ye uyarladığımızda, 30 bin en az siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var" şeklindeki sözlerinden hareketle, Türkiye’ de yeni aş ve iş kapısının aralanacağının anlatımı, gençlerimizin şimdiden bu dalda eğitim alma seferberliğine girmesi gerektiğinin de tüyosu gibiydi bence.
Bahsettiğim toplantıda, bir de; "Hükümet olarak Cumhurbaşkanlığımızın liderliğinde en temel hedefimiz, siber güvenliği milli güvenliğe entegre etmek" şeklinde kurulan cümle vardı ki, anlatmak istediğim seferberliğin gerekliliğini bence hayli güzel şekilde şimdiden ilan ediyordu.
Siber güvenliğin Gerekliliğine ilişkin olarak, sayın başbakan’ ın kurduğu bu cümle de bence hayli dikkat çekenlerdendi.
Diyordu ki kendileri; "Bunun yolu da tehdit unsurlarını saldırı yapılmadan önce karşılamak ve bertaraf etmek.
Bu yönde adımlar atıldı. Saldırıya karşı savunma yönünde önemli bir kapasite oluşturduk.
İlk ondan ikinci ona geçmiş durumdayız"
Teknolojinin hayatı kolaylaştırdığı kadar, hayatı felç edebilme yetisine sahip olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, Türkiye’ nin bu konuda hazır olduğunu duymak kadar güzel bir şey olabilir mi? Bence olmaz. Çünkü; Bazen filmlere konu da olan siber saldırı ve siber suçlarla neler yapılabildiği konusu, öyle hafife alınıp geçiştirilecek mesele olmamalı.
Siber savaş hali, ekonomiyi çökerten neticeler de doğurabileceği gibi, ayıklanması zor pirince de yol açabiliyormuş. Böyle diyorum da, ben de filmlerin ve onların kıyamet senaryolarının yalancısıyım.
Türkiye, tüm bu olası kötü senaryolara hazırlığını, 2012’nin Ekim ayında Siber Güvenlik Kurulunu kurarak yapmış. Bu bilgiyi de, bahsettiğim o toplantıda sayın Başbakan detayları ile anlatmış.
Başkent gündemine dair düne ilişkin gelişmeleri izlerken, aslında aradığım tek şey, istifası beklenen Ankara Büyükşehir belediye başkanı Gökçek’e ait detaylardı.
Fakat, bu toplantı, daha çok ilgimi çekti. Netice itibariyle, milletçe hepimizi ilgilendiren konu üzerineydi denilenler. Gökçek bu gün var, yarın olmasa ne olur ki? Elbet gelen bir şekilde gidiyor.
Neyse, durduk yere bir de siyaseti katmayalım bu önemli konudan bahsederken, yazdıklarımın içine.
Sayın Başbakan’ ın, 2012’ de kurulan Siber Güvenlik Kurulu’na ilişkin sözlerine döneyim ben.
Diyorlardı ki; "Bu işin kurumsal bir yapıya sahip olması gerektiğine karar verdik. Ulaştırma Bakanlığının sorumlu olduğu
yasal altyapıyı o zaman gerçekleştirdik.
Amaç, herhangi bir altyapılarımıza, bilişim altyapılarımıza saldırı olması halinde gereken adımları, karşılığı anında vermek, herhangi bir olumsuzluk ve tahribat yaşamamak.
O zaman biz bunu kurduğumuzda, dünyada bu işin farkında olan bir düzine olan ülke vardı, onlardan biri de Türkiye’ydi. Acaba geldiğimiz nokta, hızımız aynı mı orasını konuşacağız, orada yapacak çok işimiz var. Bugünkü hesaplara göre 30 binden fazla siber güvenlik uzmanına ihtiyacımız var. Yetişmiş insan açığımız da ciddi bir boyutta"
Şu sözler de hepimizi ilgilendiren konuyu bence çok iyi anlatıyordu. Syın başbakan;
"Artık teknoloji hayatın her alanına girmiş olacak" derken, bir de ekliyordu;
"Dünya tarihinde kırılma anları vardır, şu an bunları yaşıyoruz. Dördüncü sanayi devrimi diye bir mefhumdan bahsediyoruz. Alışkanlıklarımızı, hayatımızı derinden sarsacak, tamamen değiştirecek yeni bir olaydan bahsediyoruz.
Artık teknoloji hayatın her alanına girmiş olacak. Gözümüzün gördüğü her nesne akıllanmaya başladı, bütün nesneler akıllı olmaya başladı. Makineden makineye iletişim. Nesneler kendi arasında konuşmaya başladı. Kısa süre içinde makinelerle nesneler konuşmaya başlayacak, aslında başladı bile. Bir şey söylüyorsunuz otomobil sağa dönüyor, park ediyor. İnsan ve makine arasındaki iletişimde, zihin makineye uygulanabilir hale geldi. Vücudumuz öyle bir zaman gelecek ki sensörlerle dolup taşacak. Hastane ile ilgili bir işimiz var, o sensör harekete geçecek, doktorlarla görüşecek bütün hikayene bakacak, ondan sonra tedavi olacak. Kapsamlı check-up için saatler harcamayacaksınız, tam teşekküllü hastaneye gitme ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Bunlar hayal değil, gerçeğe çok yakın şeylerden bahsediyoruz” diyerek.
Bendeniz de bu kadar bilgi ardından diyorum ki; İşte geleceğin dünyası hemşehrim.
Bu kadar bilgi bana yetti. En azından Siber Güvenliğimiz için fazlası yapılıyor. Gelecek için hayli önemli bir konuda, geleceğe dair güvenlik anlayışını hissetmek de büyük bir şey.
Düşünsenize sizi yönlendiren cip’ den uyarı geliyor. ‘Tehlikedesin” vay be filmlerdeki gibi. Neyseki, siber güvenlik konusunda donanımlı olacağız.
Kısacası, ben hayli rahatladım vesselam. Haydin o vakit, hoşça kılın…