Sanırsam, ‘Nur top’u gibi yep yeni bir gündem maddemiz oldu.


Sanırsam, ‘Nur top’u gibi yep yeni bir gündem maddemiz oldu.
Maden başta, çevre için zararlı olacağı kanısı hasıl olan tüm konulara bir yenisi eklendi. Haydi hayırlı ola.
 Muhtemel çok tepki verilecek ve gündemde kendisine yönelik çılgın eylemlerle yer tutacak Akkuyu Nükleer santraline yönelik son gelişme, hafta sonuna saatler kala Başkent’te yaşandı.  Yani; Akkuyu Nükleer A.Ş. sınırlı çalışma iznini aldı.
Bir yerde alınan izin iken, çevrecilerden de  alınacak tepki için nasıl bir anlatım yapılır bilemedim. Lakin, alınan bu izinin, alınacak tepkinin de nedeni olacak kanısındayım.
Sakın ola ki, haberciyiz diye; ‘Daha ne. Size de haber çıkar’ bildik esprisi ile yorum yapmayınız, yazdıklarıma.  Bunun şakası bile akla ziyan. Neden mi böyle diyorum? ‘Olası yapılacak eylemleri takip etmek de mesele. Biber gazı yediğinize mi yanarsınız, itilip kakılmaya mı?’
Doğmamış bebeğe don biçme misali yaklaştım belki konuya ama, bunlarda geçek.
Türkiye’nin ilki olacak bu konuda, umarım olmaz da, ses getirecek çok eylemlere imza atılır diye düşünüyorum. 90’ lı yıllarda, Altın madenini protesto için Körfezden gelenler, Feribot kaçırmaya bile kalkışmışlardı. Köprü üzerinde yapılmak istenilen girişimlerden söz bile etmeyeceğim.
Konu gündemde kalsın mantığı ile çevreci hareketin atacağı adımları bu günden kestirmek mümkün olmasa da, olabilecekleri tahmin etmek  çok da zor değil. Az buçuk tecrübe konuştuğundan böyle diyorum, yoksa bir şey bildiğimden değil.
Hatırlıyorum da, 5-10 yıl önce, Çan’ daki Termik santral de Green Peace’ in eylemi olacaktı. Bir grup gazeteci ile termik santral nizamiyesine yüzlerce metre kala durdurulmuştuk. Hal hatır sormuyorlardı bize. ‘nereye, niçin…?’ deniliyordu.
Güvenlik bizlerle uğraş verirken, ‘Santralin bacalarındakilere bakın. Onlar kim?’ diye sorduğumda irkildi yetkililer.
‘Onlar oraya nasıl çıktı?’ sorusuna hummalı biçimde yanıt arama yarışına girdiklerinden, bizlerin hal hatırını sormayı es geçmişlerdi.
Biz gazeteciler adeta kapıda sorgulanırken, eylemciler yoğun güvenlik önlemlerini aşmış, bacaları da geçmişti.
Hey gidi hey. Ne heyecanlı günler,  ne aksiyon… 
Şimdi geleyim, Türkiye’ nin ilki olacak meseleye.
Türkiye’nin ilk nükleer santralini kuracak Akkuyu Nükleer A.Ş.’ nin , Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndan (TAEK) inşaat lisansının ilk aşaması olan sınırlı çalışma iznini alması, bu anlamda bakalım çevreci camianın nasıl tepkisini alacak.
İlk olduğu için tekrarlıyorum, yanlış anlaşılmasın. Türkiye’nin ilk nükleer santralini kuracak Akkuyu Nükleer A.Ş.’ nin, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndan (TAEK) inşaat lisansının ilk aşaması olan sınırlı çalışma iznini alması ne anlam taşıyor bilemiyorum fakat, önemli bir şey olsa gerek.
Az biraz araştırma yapınca ulaştığım bilgiye göre, Sınırlı çalışma izni kapsamında, nükleer adanın güvenliği için önem arz eden bina ve yapılar hariç, nükleer santralin geriye kalan bütün kısımlarında yapı ve montaj çalışmalarının yapılması öngörülüyor anlamı taşıyormuş bu ‘sınırlı’ tabir edilen izin.
Bu arada, Sınırsızı ne olur, onu araştırmadım.
 Hafta sonuna saatler kala, Başkent gündemine ilişkin gelişmelere göz atarken rastladığım bu haber konusu izne ilişkin, açıklamalarda bulunduğuna vurgu yapılan  isim Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Yuri Galanchuk’ du.
İsminden de anlaşılıdı üzere, Rus asıllı olsa gerek. Konuşan ‘Yuri’ bey.
Konuşmasından birkaç satır verecek olursam, şayet merak ettiyseniz vereyim, kısaca şöyle diyordu;
"Sınırlı çalışma izninin alınması, Akkuyu NGS Projesi için oldukça önemli aşamalarındandır.
Hazırlık aşamasını tamamlayarak Sahamızda, büyük kısmı yerli şirketler tarafından yapılması düşünülen inşaat çalışmalarına geçmiş oluyoruz.
Bundan sonraki hedefimiz inşaat lisansını almaktır. Nükleer Güç Santralinin tüm bina ve yapıların inşaatına en kısa zamanda başlamak isteriz.
 Bu süreç kapsamında tüm ulusal ve uluslararası güvenlik standartlarına uyum sağlanması en önemli görevlerimizin arasındadır”
Yapılacak işler kadar, alınacak önlemleri de açık eden bu konuşmanın devamında, Sınırlı çalışma izninin alınabilmesi için, Akkuyu Nükleer A.Ş., Akkuyu NGS Projesinin paydaşları olan ve Rusya devlet nükleer şirketi Rosatom bünyesinde bulunan kuruluşlar ile sıkı işbirliği içerisinde bulunulduğu da dile getiriliyordu.
Kısacası, Sınırlı izin için, top yekün bir uğraş verilmiş. Öyle anladım. Belki de yanlış algıladım.
Neyse, ben döneyim Başkent’ten gelen detaylıca dile getirilenlere.
Akkuyu NGS 1. Ünite için projeler hazırlamış, akabinde İnşaat Lisansı başvurusu kapsamında, Akkuyu NGS’nin güvenlik ve emniyet unsurlarının ele alındığı Ön Güvenlik Analiz Raporu (ÖGAR), Olasılıklı Güvenlik Değerlendirmesi Raporu (OGDR) ve nükleer santralin güvenilirliğini kanıtlayan bir takım diğer belgeler, geçen Mart’ da  TAEK’e sunulmuş.
Çıkın bu izin sonrası neler mi olacak?
O konuda da, yanıt yine Başkent’ten gelen detaylarda yer alıyordu.
Abonesi bulunduğumuz İHA’ nın, servis ettiği bilgilere göre, önümüzdeki aylar içerisinde TAEK Nükleer Güvenlik Dairesi uzmanları, ÖGAR’ın değerlendirilmesini sürdürerek sahada yapılan çalışmaları inceledikten sonra, inşaat lisansı başvurusuna ilişkin değerlendirme raporu düzenleyecekmiş.
 TAEK’in olumlu görüşünün ardından ise, Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye inşaat lisansının verilmesi ile birlikte herhangi bir engel olmaksızın Nükleer Güç Santralinin bütün güvenlik standartlarına uyum sağlayacak şekilde tüm yapıların inşaatına ve gerekli olan bütün sistemlerin montaj çalışmalarına başlanabilecekmiş.
Özetle, Türkiye’ nin ilki olacak bu santral için gerekli iznin, 2018 yılının ilk yarısında alınması planlanıyormuş.
Geçenlerde Akkuyu için bir çevreci ağabeyden gelen ilk değerlendirmeyi sözlü şekliyle duymuştum.
“Umarız, delinin kuyuya attığı taş meselesine dönmez” diyordu.
Sahi, nasıldı o hikaye…?  Bu gün Pazar, google amcadan yardım alıp hikayeyi satır satır okuyacağım.