Aslında, bu sorunun bir diğer şekli de var. O’nu da soracağım da, önce ilk şekliyle bu soru;
Yanıtını bilene, elbette verilecek sürpriz bir hediye yok. Lakin, yanıtı bilenlerin de içinden mırıldanarak söz edeceğini biliyorum. Ucunda armağanı olmasa da, eminim ki verilecek yanıtlar bir olacak. Ya da birbirine hayli yakın.
Bu gün, bir yeni siyasi partinin, Türk siyaset sahnesine çıkacağını bilmeyenimiz kalmadı.
Yeni oluşum diye de söz edilen, belki de ‘New parti’ diyerek de isimlendirilen yani Yeni Parti için her kesin bir yorumu ve beklentilerini açık eden düşünceleri var.
Her düşünceden, her düşünülenden, kısacası hepsinden bahsetmek; elbette ki çok zor.
Elden geldiğince, önce istifacılar diyerek, şöyle bir geniş pencere açıp, sıkça duyduklarımdan söz edeyim.
Eskiden var olan şimdilerde ise tabelaları dahi kalmamış sağ partilerin eski neferlerine göre, MHP’ nin içindeki CHP’ liler. CHP’ nin içindeki ulusal sol’ cular, ve de bu tarif bana da çok dikkat çekici geldi; ‘AK Parti içindeki, AKP’ liler’ bu gün kendilerini podyuma çıkaracaklarmış.
Dikkatimi hayli çektiğimi dile getirdiğim son anlatıma dair, istifa sinyalini veren olmasa da, sanırım bu şu anki en büyük beklenti. O’nun da, yani bu beklentinin de nedenleri çok da, benim anlatacak takat’ ım yok.
Söylenilenler ve tahmin edilenler nezdinde, AK Parti içinde, AKP’ li çokmuş. Ucu hayli açık bu ithamda bulunanlara göre, MHP’ nin istifacılarının sosyal paylaşımlarından hareketle, içlerindeki CHP’ lilir, hem yazıya dökülen duygularında, hem de duvarlarından silmedikleri, bir zamanlar Devletlim dedikleri görselleri sunmadaki ısrarlarından anlaşılıyormuş. (Bu bir iddia elbet.)
Öyle ya ben bunu nasıl düşünemedim? Hem sosyalden istifa ettiğini duyuruyor, gerçekte adım atmıyorsun, eski liderine verip veriştiriyorsun, hem de kol kola pozlarını halen sayfanda tutuyorsun. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu misali…
Demek ki, bu bir politika…. ‘Yok’ um diyorsun da, kapıyı da tam kapatmıyorsun. Kapıyı İteleyerek, belki yeniden dönmeyi düşündüğünden atraksiyonlara devam ediyorsun. Siyaset bu noktada başlıyor herhalde…
Eskilerden çok duyardım. Bu tutuma dair, hayli argo bir sözü. Ne var ki, yazması zor bu anlatımı dile getirmemi kesinlikle beklemeyin. O kadar da değil… Tamam bir yanımda hafif delilik var da, Yusuf Yusuf halimi zaman zaman daha çok seviyorum.
CHP’ nin ulusalcılarının istifası diye değerlendirilenler konusu için, tabelaları kapanmış, mazide kamış sağ partilerin neferleri, ‘En azından dik duranlar’ sözünü de ekliyorlardı dediklerinin ardına. Dik durmak, siyaseten de önemli, politik anlamda da. Nereden mi uyduruyorum kesin hükmümü, çünkü ben eskilerden hep böyle duydum.
Güne dönecek olursak, bu gün için yapılacak açıklamalar, Türkiye’ nin siyaset sahnesine doğru atılacak adımları belki daha net gösterecek. Söylenilenler kadar, yüzleri gözükecekler de, partiye ilişkin merak edilenleri az da olsa giderecek.
Ya da, tam tersine, yep yeni tartışmalara yol açacak.
Bu noktada şöyle demek daha doğru olacak diye düşünüyorum; ‘ bekleyip göreceğiz.’
Tabelası dahi bulunmayan, kapatılan Sağ partilerin neferlerinden duyduğum, CHP’ nin ulusalcısı anlatımına, Partisinden istifa edip, Milletvekilliğini sürdüren ve de İzmir’in adını da zikrettiren sayın vekile gönderme yapabilmek için mi başvurdular emin değilim.
O nedenle, biraz kafam karışık. Sanırım bunun için de bekleyip göreceğiz.
Meral Akşener’ in bu gün diyecekleri kadar, o’nun yanına katılanlar arasında yer alan isimler hayli merak uyandırdı. En azından, bu gözlemim her keste hasıl.
Ana muhalefetten, CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray partisinden istifa edip, yeni rotasını açıklarken, dikkat çeken sözler etti. Biraz da o noktadan hareketle bahsetmek istiyorum.
Muhtemel ki, TV haberlerinde benim gibi sizler de izlemişsinizdir. Konuya ilişkin, Kanal D’ nin özel haberini ilgiyle izlediğim kesinlikle doğrudur.
Aytun Çıray’ ın , "Şartlar yeni bir siyasi çıkışı zorunlu kılmıştır" sözleri yanı sıra, "Türk Milletinin kurtuluş alternatifi, güçlü ve dünya devletlerinin saygı duyduğu Türkiye’yi yaratmak üzere Meral Akşener liderliğindeki hareketle kesin ve dönüşsüz olarak yola çıkmıştır.
Bu esasen Türk Milletinin demokratik Ergenekonu’dur!” tanımına dikkat sekilmekle hata mı ediyorum?
Bence Partisinden istifacı vekilin, en dikkat çeken sözlerindendi bu sözü.
Öyle ya, bir dönem Ergenekon operasyonları kapsamında kimler alındı kimler.
O günlerde, bu tabir ile bir şeyler söylense, sonu ne olurdu, o da bir başka merak konusu.
Bugüne özel ikinci soruya geleyim. Politikacı mı? Siyasetçi mi?
Halim vaktim yerinde olsa, bu konuda gerçek yanıtı sunacak bir isme, ‘gönlünden geçen miktarda’ para ödülü vaadinde bulunurdum. Ne var ki, cepte yok, cepken de de yok…
Bu ikinci soru için de yapacağımız, şimdilik; bekleyip görmek olacak. Ne dersiniz…?
Bu gün, aslında her birimiz birer politikacıyız. Öyle ya da böyle, gönlümüzde bir siyasi parti, veyahut benimsediğimiz bir siyasi görüş var.
Politika yapmak bu alamda hepimizin en kolay becerdiği iş. Oturduğumuz yerden sallama konusunda, uzmanlığımız mevcut. Yalan mı…?
Ya siyaset…? Ya da,bu günün ikinci sorusuyla; ‘Ya siyasetçi?’
İnsan kalbine ulaşmak zor iş vesselam.
Fakat şu da bir gerçek, bu gün Tük siyaset sahnesine adım atacakların, farklı bir Siyasetçi hamlesi ile yola çıktıkları net.
Herkesin, üzerindeki gömleği çıkarmadan siyaset yapmalarını isteyen Akşener, ‘Sağ seçmen için, sağ. Sol seçmen için de, sol görüşlü isimlerle söylem yapma’ şekliyle, bir bilinmedik Siyasetçiliğe can verme çabasına girmiş. ‘Bu ne kadar tutar?’ o da ayrı bir soru.
Baştan beri kafama takılan ise, tabelaları inmiş, eski sağ partilerin neferlerinin bana hayli ilginç gelen tanımı. Hani şu ‘AK Parti içindeki, AKP’ liler ‘ sözleri.
Demek ki, eski politikacı ve de eski birebir siyasetçilerinin gördüğü bi şeyler var. Yoksa, neden böyle bir söz etsinler ki…?
Bu soruya da net yanıtı verecek isme, gönlünden kopan rakam kadar ödül sözü verirdim de, dediğim gibi, ‘Olsa dükkan sizin..’
Haydin şimdilik, hoş çakalın…