Günlerdir, “Küfür Serbest…” Bir ruh hali içindeyim. Milletçe de, Korkmuyoruz…
Günlerdir, “Küfür Serbest…” Bir ruh hali içindeyim. Milletçe de, Korkmuyoruz…
Ne diz boyu olan Kalleşliklerinden, ne onlara kol kanat geren iş birlikçilerinden, ne de eylemlerini haklı gören, içimizdeki Vatan, Millet hainlerinden…
Hafta sonu terör saldırılarını adeta rutine bağlama hedefinde gibi görmeye başladığım terör örgütleri, geçtiğimiz Cuma akşamı yine pislik yüzünü gösterdi.
Köşe başından, mahalle arasından, sinsice yaklaşıp, roket atar ya da benzeri türden silahları ile ölüm kusma çabasındaki lanet olası pislikler, önce hepimizin huzuru için canlarını koltuk altlarına alan polisimizi hedef seçti.
Sonrasında her hücresi hainlik yüklü beyinlerinden geçirdikleri planlarını hayata geçirmek üzere, ve belki de iktidara göz dağı verme niyetiyle, AK Parti il Başkanlığını, sabahın ilk ışıkları ile de yine İstanbul’ da devriye atan polis otosuna uzun namlulu silahla ateş açtı hainler.
‘Bugün ona, yarın bize…’
Gece boyu halkımızdan tepki yağdı sosyal medyadan. İnsanımız sesini duyurmak için akıllı telefonlarından yüklendi teröre ve işbirlikçilerine, lanetleyen söylemleri ile.
Teröre karşı yürekli şekilde ses veren vatandaşlarımız gibi, tepkisini ortaya seren siyasetçileri de taradım takibimdeki hesaplarından.
MHP il Başkanı Pınar’ ın sözlerine dikkat kesildim. Çünkü okunacak bir başka değerlendirmeye rastlayamadığım için, gece boyu…
Türkiye gündemine ilişkindi MHP kurmayı Pınar’ ın sözleri
"EL BAB NEYSE DİYARBAKIR O'DUR EL BAB NEYSE ANKARA O'DUR" VATAN TOPRAĞININ İSTİKBALİNİN VE ÜNİTER YAPININ DEVAMININ BÖLGE COĞRAFYASINDAKİ ANAHTARI EL BAB BAŞTA , CERABLUS - CİZİRE HATTINDA VE EL BAB - MENBİÇ GÜZERGAHINDA GÖREV YAPAN KAHRAMANLARA CENAB-I HAKK'TAN GAYRET KUVVET VE MUZAFFERİYETLER DİLİYOR , EL BAB DA VATAN MÜDAFAASI UĞRUNA ŞEHADETE YÜRÜYEN CANLARA ŞEHADETLERİNİN KABULÜNÜ VE RAHMET DİLİYORUM. YARALI KARDEŞLERİMİZE DE RABBİMİN ŞAFİİ İSMİ CELİLİ HÜRMETİNE ŞİFALAR DİLİYORUM” diyordu, bir hain girişimin yaşandığı Cuma akşamında, gündüz yaşanılanları da anımsatarak, belki de son söz olarak.
Neden böyle diyorum, yani son söz?
Cuma için di okuduklarım, bir başka yazılmış örneği olmadığından, ‘Anlık’ tı dile getirilenler de ondan.
Hain eller önce sınır ötesinde Mehmetçiği hedef almış, sonrasında VATAN’ da polisi, ardından da siyasete ateşlemişti ellerindeki silahları.
Son söz diyorum çünkü; Gecenin genel değerlendirmesi üzerine son paylaşımıydı da MHP il başkanının, o nedenle…
Paylaşımlarının sırası ile, bir hain girişimin daha yaşandığı Cuma gecesi yazıyordu içinden geçen sözleri Pınar…
Polisimizden sonra ateşlenen lav, İktidar partiyi hedef almıştı malum.
Bu noktada, “Geçmişte Sayın KILIÇDAROĞLU' na yapılan süikast girişimini doğru bulmayıp nasıl tel'in ettiysek, yine aynı samimi duygularla Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanlığına yapılan saldırıyı kınıyor, lanetliyor ve siyasi muhatabımız İl Başkanı Sayın Yeşim KARADAĞ' ın şahsında Adalet ve Kalkınma Partisi camiasına geçmiş olsun dileklerimizi ifade ediyoruz” diyordu. MHP’ li Pınar…
Türk Siyasi yapısına yönelik her türlü saldırının, hangi siyasi anlayışa yönelik olursa olsun, tek yürek ve tek yumruk olarak, siyasal argüman farklılıkları gözetmeksizin lanetlenmeli ve teröre asla boyun eğilmeyeceği noktasında da aynı duruşun sergilenmesi gerektiğine de vurgu yapıyordu.
Birlik beraberliğin, böyle günlerde daha da ‘Gerekliliğine mi, ne dikkat ç ekiyordu sayın Pınar’
Bir de dikkat ettim de; ‘O’ muy du tek ses çıkaran siyasetçi?’ diye, ne yazık ki tekti…
Bana göre tek ti, yine bir hainliğin yaşandığı Cuma gecesinde.
Polisimize uzanan hain eller için de bir çift söz kurmuştu Pınar.
“Toplumsal huzur ve güvenimizi hedef alan İstanbul İl Emniyet Müdürlüğümüze karşı gerçekleştirilen saldırıyı kınıyor ve saldırıyı gerçekleştirilen elleri ve içerde ve dışarıdaki işbirlikçilerini nefret ve lanetle kınıyorum. Emniyet Camiasına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum” diyerek…
Bu gün içimden bağırmak geliyor. Hem de öfke ile kin ile.
‘Neden?’ diye sorarsanız, ‘Biliyor musunuz, Çanakkale’ de tam 6 aydır, eşinden, çocuğundan uzak yaşıyor Polis.
Aynı kentte olmasına karşın, akşamları aynı sofrada buluşamıyor ailesi ile. Özenle hazırlanmış akşam yemeğinde, bir kaşık sallayamıyor eşinin; ‘belki bu gün birlikte içeriz…’ diye kaynattığı çorbaya.
Tam 6 aydır, çifte mesai yapıyor her bir polis. Çalıştığı sürenin yarısı kadar bile, dinlenmeye fırsatı da yok biliyor musunuz?
Polis salak mı? Polis çok mu seviyor ailesinden kopmayı?
Yok sa Polis, Pil ile mi çalışıyor?
Gece de, gündüz de hep mesainin nedeni aldığı maaş mı sadece?
Aşkının ve sevdalısının adı Vatan ise, gerisi de Teferruat’ sa Polis için; ‘maaş da neymiş…’
Hep namlunun ucunda olacaksın, tıpkı Mehmetçiklerim gibi…
Her daim çalışacaksın, pilli oyuncak gibi….
Bir, ‘geçmiş olsun’, bir ‘Yanındayız yiğitlerim’ sözünü duymak bile yetiyorken, Polis ve Askerimize.
6 aydır görevdeler. Üstelik de, Saat kavramı olmaksızın… Biliyor musunuz…?
Çocuklarının kokusunu, eşlerinin yüzünü unutmuşların, üzerine yağan mermilere mi eyvallah diyeceğini sanıyor birileri.
Ve o birilerine kol kanat geren diğerleri….
Bi dik durun. Devletinizle bir olun. Bizim gidecek başka adresimiz olmadığı gibi, başka Türkiyemiz, başka vatanımız da yok bilesiniz.
100 bın nüfuslu kentte, barış ve huzurun nasıl sağlandığından habersizler olanlar olduğunu varsayarak, Polis’in de tatil yapma, dinlenme, çocuğunu koklamak ve eşinin gözüne bakma ihtiyacı olduğunu da hatırlatarak, bi sahip çıkalım her daim namlunun ucunda olanlara diyorum.
Barış ve huzur kenti söylemlerine imza atanların, barış ve huzurun sadece konuşulanca var olduğunu sandıklarından olsa gerek;
‘Sandıklarınızdakiler size kalsın da, bir geçmiş olsunu da çok görmeyin’ diye ekliyorum bir de…
Ha bir de, sandıklardaki birikimler, sayfa sayfa malvarlığının tapu senetleri, yaşama hakkının tek nedeni değil diye de ekliyorum.
Kafanız, gözünüz , kask ve koruyucu gözlük takmadan sapa sağlam zarar görmüyor ise, güvenliğimizi sağlayanların sayesinde.
Bir 15 Temmuz Hain girişiminin akşamından buyana, 6 aydır aralıksız mesai yapan, asla bitmeyen pil ile çalışıyor sandığımız Polis ve Askerimiz sayesinde.
Çok uzattım çok. Size sıkılan son kurşun, atılan son roket, ateşlenen son lav olsun artık.
Birileri söyleyemiyor belki de. Ve hatta izin vermiyor benlikleri.
Ben benim gibi düşünenler adına söyleyeyim o vakit;
Geçmiş olsun Polisim. Geçmiş olsun Mehmedim …!
Şehitlerimize rahmet, gazilerimize de şifa diliyorum…
Birilerine inat, Terörü de, işbirlikçilerini de onların üzerine kol kanat gerenleri de lanetliyorum.
Bildiğim tüm temenniler ile, hafızamdakileri de birleştiriyorum.
Alayınızın sülalelerine, Anladınız siz onu…