Uzmanından gelince, 10 Numara Hayat İçin, 10 Kural… Elbette veriyoruz tam kulak…
5 Fındık ya da Badem. iki tam ceviz ile mucize elimizdeymiş meğer.
Makara yapmıyorum. Tamamen bilisel. Dünya insanlarının üstesinden gelemediği Kanser’e karşı bir eylem planımız olduğunu biliyor muydunuz?
Şahsen ben bilmiyordum. Öyle ise birlikte öğrenmeye var mısınız?
Çanakkale Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekterliği, dün öyle bir paylaşıma imza attı ki, ‘ON numara’ denilecek türdendi.
Hem de 10 Maddeden oluşan bir ayrıntı da vardı ki, o da 10 numara hayati için yol gösteriyordu.
Üstelik basit önlemler le geliyordu gerçekler.
Diyetisyen Gökçe Korkmaz’ ın ağzından gelen detaylarla, Kanseri Önlemek için Beslenme Önerileri, bence ayrımsız hepimiz için geliyordu.
Bilindiği üzere Kanser, dünyada ve Türkiye’ miz de de son yıllarda giderek artan oranlarla başımızın püsküllü belası. İyi de bu belaya karşı ne yapmalı?
Basitmiş meğer ne yapmamız gerekenler. Hat ta, çoğu kez alkollü içecek yanında çerez niyetine tükettiğimiz Fındık ve Badem kadar yakınmış bizlere.
Gerçi alkol yanında çerez tüketenlerin bu konuda hayli şanslı olduklarını da akla getirir bir detay olsa da Badem ve Fındık’ ın mucizesi, öyle değil yanlış anlaşılmasın. O muhteşem tat’ları yalnız, alkolsüz almak gerekir diye düşünüyorum.
Bilindik bir şey daha var malum. Ölüme neden olan hastalıklar arasında kap damar hastalıklarından sonra 2. Sırada yer alıyor şu kanser illeti. O halde ne mi yapmalı?
Aceleye gerek yok. Aktaracağım. Bi sabırlı olun…
Devlet Hastanesi’nin diyetisyeni Gökçe Korkmaz hanım;
“Görülme sıklığı her geçen gün artan kanser; kalıtımsal faktörler yanında, sigara, çevre kirliliği, beslenme gibi çevresel faktörlerin etkisinden oluştuğu bilinmektedir” diyerek ön bilgi geçtiği bu illete, yani Kanser’e ilişkin,
Sağlıklı beslenme ve bedensel aktivitelerle kanser riskini azaltmanın mümkün olduğuna önemli dikkat çekiyor. .
Dikkat çekiyor da, ne diyor? Aynen şöyle sesleniyor;
“Deneysel çalışmalar beslenme ve kanser ilişkiyi ortaya koymaktadır. Besinler bir yandan kanser yapıcı diğer yandan kanser önleyici maddeleri içerirler” yani doğru besin tüketimi…
Peki olmazsa olmaz ne?
Birincisi diyor;
“Kilo kontrolünü sağlayın!”
Yani on numara hayat içinde ilk kural. “Obezite, birçok kanser türlerinin riskini artıran bir hastalıktır. Kaybedilen her 1 kg yağ kanser riskini % 10 azaltır”
Neymiş; Fazla kilo baş belası imiş.
“Doğru Yağı ve Doğru Miktarı Kullanın” şeklindeki uyarıya gelince. Bir söz de gelmedi değil aklıma. Hani bol yağı bulan, şu arap misali.
Tabi işimiz bu noktada gır-gır. Öyle dememiş sayın Gökçe hanım.
Demişler ki; “Hayvansal kaynaklı ve doymuş yağ içeren besinlerin tüketimini azaltın.
Fast-food beslenmede yağ oranı yüksek olduğu için tercih edilmemelidir”
Bu çıkış, şu andan itibaren çocuklarımızı sağlığını korumaya yönelik atabileceğimiz ilk adım oldu bence.
Öyle ya canımızın içi çocuklarımızın vazgeçemedeği beslenme şekline, dur deme zamanıymış meğer.
Peki ne mi gerek yağ tüketimi için. Bitkisel yağlar, zeytinyağı, fındık yağı, sağlıklı yağlar olsa da kalorisi diğer katı yağlarla ortalama aynı kaloride olduğundan başka yağlar tercih edilmeliymiş.
Mesela mı? İşte diyetisyen Gökçe Korkmaz’a göre en doğru olanlar;
“ Omega-3 yağ asitleri içeren balık, hücreleri yeniler, kansere karşı korur. Hafta 2 – 3 kere balık tüketiniz”
Bu öneri ‘Tam bizlik’ Gerçi, Rakı sız da gitmiyor ki melet…
Biz devam edelim. Bir yandan sağlıklı düşünme diğer yanda, olmazsa olmazları bir arada düşünmeden.
Diyetisyen Gökçe Korkmaz’ a kulak vermeye devam.
‘Kükürtlü gıdalar Brokoli – Karnabahar – Lahana’ ile devam eden sağlıklı beslenme yöntemleri arasında.
Brokoli’ nin, karnabahar ve lahana gibi, lahanagiller de bulunan sülforafanın, meme kanseri üzerinde anti-kanserojen etkisi olduğu gerçeği de geliyor sayın uzmanın ağzından.
Bu noktada, en fazla risk altındaki hanımların kulak asması gereken detaylar geliyor.
Tümör gelişimini baskılayan sülforafanın, kanser oluşumunu engellediğini anlatan diyetisyen Gökçe
Korkmaz, ardından da şöyle açıyor püf noktalarıyla olayı.
“Salatalarınızda çiğ brokoli tüketmeniz sülforanın kana karışma düzeyini artırır”
Neymiş, çiğ tüketimin de faydası yok değilmiş….
“Bol Posalı Gıdalar Tüketiniz” çağrısına da ister istemez kulak vermemek elde edğil.
Yüksek lif içeren, kompleks karbonhidratların toksik ve kimyasal maddelerin barsaklardan atılımını kolaylaştırarak kanser riskini azalttığını anlatırken sayın uzman;
“En iyi posa kaynakları tam tahıllı ürünlerdir. Meyve, sebze ve kuru baklagiller tüketiminiz de gerekli posa ihtiyacını sağlamada yardımcıdır” diyordu.
İşte kansere karşı alınabilecek bir önemli adım daha. O da, Sağlıklı Pişirme ve Saklama Yöntemlerinin Uygulanması istemi.
Peki o mu nasıl olacak? Çok ta soru geldi. Ben nereden bileyim. Uzamından veriyorum detayları. Sabırsızlanmayın. Aktarıyorum.
Şöyle diyor kendileri; “Pişirme ve saklama işlemleri besinlerinizde zararlı bileşenler oluşturabilir.
Besinlerin kızartılması, kömür ateşinde pişirilmesi sırasında kanserojen maddeler ortaya çıkar.
Depolanan ürünler olan peynir, salça, tahıl, fındık, ceviz gibi nem etkisiyle aflatoksin (küf) oluşur. Bu yüzden depolanan ürünleri tüketmeden önce mutlaka kontrol edin”
İşte tam da buraya dikkat. Günlerdir TV haberlerinde de geçen bir durum.’Gıda Katkı Maddeleri’
Bu konuda da sayın Korkmaz, “Yaşamın bir parçası haline gelen hazır gıdaların içerisine koruma, renklendirme, kıvamını artırma, tat ve görünüm kalitesini artırma gibi konulan maddeler kanser oluşum riskini artırırlar” diyerek, biliselliğiyle olayı özetliyordu vesselam.
Örneklere gelince; Salam, sosis ve sucuk gibi işlem gören et gruplarında nitrit ve nitrat maddelerinin kansere neden olan nitrozaminleri oluşturduğu, kanın oksijen taşıma yeteneğini azalttığı gibi.
Peki bu noktada gelen bir soru olur diye ben sorayım önce; ‘Nelere dikkat etmeliyiz?’
Diyetisyen harnım, bu konuda net şekliyşle konuşuyor. Diyorlar ki;
1, Kilonuzu ideal seviyelerde korumalısınız.
2, Düzenli olarak fiziksel aktivite yapmalısınız. Yapılan çalışmalarda düzenli olarak orta düzeyde aktivite yapan kadınların meme kanseri riskini azalttığı bulunmuştur.
3, Lif açısından zengin beslenmeye özen göstermelisiniz.
4, Aşırı alkol ve sigara tüketiminden kaçınmalısınız.
5, Aşırı yağ alımından ve trans yağ asidi tüketiminden kaçınmalısınız.
6, Yeterli ve dengeli beslenmeye özen göstermelisiniz.
7, A,D,E,K gibi antioksidant içeriği yüksek vitaminlerden zengin beslenmelisiniz.
8, Kefir, probiyotik süt ve yoğurt grubu yararlı bakterileri içerir. Bağışıklık sistemini güçlendiren, hastalık yapıcı mikroorganizmaların yerleşimini önleyen antikanserojen olan bu besinlerden günlük 1 su bardağı kadar tüketmelisiniz.
9, Omega-6 tüketimini azaltarak omega-3 tüketimini artırmalısınız. Günlük beslenmenize 5 adet fındık, badem veya 2 adet tam ceviz eklemeniz ile günlük omega-3 miktarının bir kısmını sağlayabilirsiniz.
Ve son olarak, 10 numara hayat için 10. Kural;
“Soyalı gıdaların tüketimini artırmalısınız. (Soya; lif (posa), protein, omega-3, vitaminler, mineraller ve izoflavonlardan zengin bir besindir.)”
On numara hayat bu kadar basitmiş meğer. Bir ara boşa değilmiş o ‘aganigi, naganigi’ Fındık reklamı…
Haydin o halde, on maddede, on numara hayat için, 5 Fındık, 5 Badem ve de iki tam Cevizle başlayalım. Afiyet olsun…