STK’ lar dan da dikkat çeken sözler okudum. Gerçi bazı aktarımları daha önce görmeyi de isterdik diyeceğim. Bu düşüncemden dolayı, kimse Üzerine alınmasın.
Türkiye tek yürek, tek vücut oldu desek galiba abartmış sayılmayız.
Çoğu kez siyasi görüş üzerine bir anlatıma başlarken, Sağ ve Sol tanıtımı ister istemez çıkar ya ağızlardan, öyle olmadı bu kez. Yani bir 15 Temmuz deyip geçmemek gerek.
Devletin Bekası için can verip şehit düşenlerimiz gibi, ülkemizin bir çok kentinde sabahlara dek meydanlarda demokrasi nöbeti tutanlar da, ‘Ben de hazırım şehit olmaya’ dercesine dim dik durdular.
Üstelik ellerinde silah da yoktu, mühimmat da.
Yürekleri vardı sadece, bir de ölesiye Vatan sevgileri.
Bir gurup asinin hareketi karşısında, Türk halkı yine bir tarih yazdı. Çanakkale ruhu adeta sıcak bir Temmuz gecesi, ev ev, sokak sokak, meydan meydan ‘Hop… Ben buradayım’ diye haykırdı.
Milli İradenin ta kendisi sokaktaydı, meydandaydı…
Ne Tank, ne Tüfek dinledi Çanakkale Ruhu. Tıp kı 101 yıl önce olduğu gibi, Ezan sesi susmasın, Bayrak benim tek bağımsızlık simgem, ayrıca da Milletim ben…
Sivil vatandaştan, işadamına, STK’ lardan, Bürokratlara bir bütün Türkiye vardı ortada.
15 Temmuz gecesi yaşanılanlar, ‘Her Türk Asker Doğar’ ı da bir kez daha tescilletti aslında. Sözde Askerlere karşı, DNA’ sında var olan Asker ruhu ile sokağa çıkanlar, sadece kanunlar gereği silah altına alınan Erkekler değildi. Erkekten de erkek yürekli, nineler, analar, bacılar, ablalar, teyzelerdi.
Yürümeye takatı olmayan anneanneler, babaanneler ellerindeki baston vari sopalarından da kuvvet almadılar üstelik. Vatan Millet sevgisi yetti onlara dimdik sokakta olmak için.
Türkiye A’ dan Z’ ye cuntacılara, darbe girişimine kalkışan, üstelik Milletin ta kendisine silah doğrultan, kanı bozuk desem belki az gelecek, Asker Üniforması giymiş, kula kulluk eden zihniyete tepkisini meydanda olduğu gibi, sözlerle de dile getirdi.
STK’ lardan dikkatimi çeken çıkışlara imza atan birkaç adres de olmadı değil.
Fakat bazı çıkışlar dikkatimi de çekmedi değil. İşimiz fotoğrafı anlatmak ya. Kısaca anlatmaya çalışacağım müsadelerinizle.
‘Aslolan demokrasi ve insan haklarıdır!’ sözleri ile darbeye kalkışanlara karşı tavrını ortaya seren İHD den özet geçeceğim.
‘15 Temmuz 2016 günü yaşanan darbe girişimi ve sonrasında gelişen ölüm ve yaralanmalar sebebiyle meydana gelen ve etkileri süren vahim olaylar nedeniyle; 30. Kuruluş Yıldönümümüz vesilesiyle 17 Temmuz 2016 Pazar günü düzenlemeyi planladığımız etkinliğimizi iptal ediyor ve ileriki bir tarihe erteliyoruz’ aktarımı ardından, İHD tavrını koyan STK’ lardan sadece biriydi.
Yaşanan darbe girişimine ilişkin bir çok yazılı açıklamaya göz gezdirdim. İHD dikkat çekiciydi. Nedenini açıklamama gerek yok sanırım.
“Her Türlü Darbe, Darbe Girişimleri Ve Antidemokratik Uygulamalara Karşı Gerçek Sivil Demokratik Hayattan Ve İnsan Haklarına Saygıdan Yanayız…” sözleri İHD’ den geldi.
Türkiye’de bir askeri darbe girişimi gerçekleştiği hatırlatılan açıklamada, ki bu açıklama 16 Temmuz’ da gelmişti.
Yani, İHD girişimin sabahı; “Bugün itibari ile bu tehlike halen devam etmektedir. Darbe girişimi sırasında oluşan şiddet ortamı ve yaşanan çatışmalar nedeniyle çok sayıda sivil, asker ve polis yurttaşımız yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır. Askeri araçların, savaş uçaklarının şehir merkezinde, özellikle sivillerin yaşadığı alanlarda faal olması dolayısıyla da çatışmaların buralarda yoğunlaşması yurttaşlarda derin kaygı ve korkuya yol açmıştır. Bu arada kimi yurttaşların darbeye karşı demokratik sınırları aşan tepkilerine ve kimi linç girişimlerine de tanık olunmuştur. Kısacası Türkiye, sonu nereye varacağı belli olmayan hızla daha derin bir kaos ortamına sürüklenmektedir” diyordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) olarak her zaman ve her koşulda demokrasiyi ve insan haklarını savunulduğuna dikkat çeken sözlerle, verilen mesaj ise şöyleydi;
“Demokrasinin inkarı ve temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınması anlamına gelen tüm darbe ve darbe girişimlerini de, bir iç savaş görüntüsü veren şiddet ve linçleri de kınıyor, ayrımsız tüm yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz”
Zaman zaman acıya gark olduğumuz çeşitli dönemlerde, ve de Ülkeyi ayağa kaldıran, onlarca şehit verdiğimizde de gelseydi bu açıklama, belki bu sözler bu gün daha bir anlamlı olurdu diye düşünüyorum.
Gerçi zararın neresinden dönersek kazançlı sayılırmışız ya. Hadi neyse artık….
Bir de dikkat çeken diğer bir yaklaşım vardı o açıklamada. Meydanlardan haykırılan bir talep, yani İdam’ın geri gelmesi yönündeki sloganlara yönelikti sözler.
Ve de özetle şöyleydi o çıkış; “Ne yazık ki yaşananlar ve ölüm cezasının yeniden gündeme getirilmesi gibi kullanılan kimi söylemler önümüzdeki günlerde olası yaşanabileceklere ilişkin son derece ciddi kaygılar oluşturmaktadır. Şu an içinde bulunduğumuz kaos ortamından çıkışın tek yolu hukukun üstünlüğüne bağlı kalınarak demokrasiyi ve insan haklarını esas alan, ülke içinde ve dışında barış politikalarını içtenlikle uygulamaktır”
İğneyi kendine, Çuvaldızı başkasına demiş ya Atalarımız. İğne meğer değmeden de can yakıyormuş herhalde.
‘Gerçek demokrasi, ortak paydamız olsun” diye haykıran bir başka STK’ dan da bahsetmek gerek. Adını herkesin çok sık duyduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ nin (ÇYDD) çıkışındaydı bu anlatım.
ÇYDD, Ülkemizde darbe alışkanlığının sona erdiği, iktidarların demokratik yolla değişeceğine inanılan bir dönemde darbe girişiminde bulunulmasını şiddetle kınadığını net açıkladı.
Şahsen Alkışlıyorum. En azından net bir kınama var.
ÇYDD olarak her zaman olduğu gibi şimdi de Atatürk Cumhuriyetini, demokrasiyi, laikliği, insan haklarını, hukuk devletini savunmaya devam edeceklerine vurgu yapılan o açıklamadan dikkat çeken bir bölümü aktaracağım kısaca… .
İyice anlamak için, bir kez daha okumaya zorlandığım o bölüm şöyleydi;
“Demokrasiyi sadece sandıktan ibaret görenlerin sivil ve üniformalı darbelerden, insan hakları, demokrasi taleplerinden bir ders çıkarmasını diliyoruz”
ÇYDD’ nın yazılı açıklamasında kesinlikle katıldığım ve en önemli mesaja gelince.
“Türkiye, hangi inanç ve siyasal düşüncede olursa olsun, hepimizin ortak vatanıdır. Bu kaostan çıkmak için birbirimize çok ihtiyacımız var”
Bu sözler, gerçeğin ve birlik beraberlik gerektiğinin en kısa özeti olmuş.
Üstelik, birbirimizden başka kimimiz var ki zaten. Bizim gidecek bir başka vatanımız da yok.
Bu toprak bizim, bu bayrak bizim. Bu toprağı bize yurt eden, vatan edenler de bizim Atalarımız üstelik.
Atatürk’ümüz başta olmak üzere, bize bu toprakları yurt eden, vatan saydıran Ecdadımızın mirasına sahip çıkmak Birinci vazifemiz olmalı.
İşte bu noktada muhtaç olduğumuz kudret de, Damarlarımızdaki Asil kanda Mevcut.
15 Temmuz’ un sıcak gecesinde, Demokrasiyi sahiplenen, Millet İradesini tüm Dünya insanları kıskanmış.
Desenize, daha çok kıskançlık çekecekler…!