.
İNANIYORUM K, GEÇMiŞİ ÖZLEMEYEN, ARAMAYAN YOK ARAMIZDA.
MİSAL 90 LAR…! VE O YILLARIN ADAM GİBİ ADAMLARI…!
İsim ver deseniz, önce siyasetçilerinden başlarım 90‘ ların.
Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan, ‘baba’ Süleyman Demirel.
Karaoğlan Bülent Ecevit, Başbuğ Alparslan Türkeş ve de her türden eleştiriyi dahi espri gibi algılayabilen, kırmadan lafını edebilen. Ettiği lafı da halen düşündüren bir bilim insanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan.
Hele hele, bir başka isim, bilim adamı Prof. Dr. Erdal İnönü…
Ne mütevazi bir diğer lider di rahmetlik… Rabbim gani gani rahmetini eylesin, nurlar içinde yatsınlar her biri…
Sokakta da işitiyorum çoğu kez. “Adam gibi adamlar. Daha kimler ve neler.. 90’ lardan bu yana, adı unutulmayanlar.” diye anılıp yadedilenler.
Ayrıca da; Osmanlı kadınlar denilerek isimleri zikredilenler. Halen hatırlananlar. İlk kadın Başbakanımız Prof. Dr. Tansu Çiller mesala…
90’ lar ayrı bir güzellikti. Ne anılar biriktirdik 90’ lardan. İyisini de, kötüsünü de unutmadan, üstelik özleyerek dile getirdiğimiz. Üzüleceğimizi bile bile özlediğimiz yıllar olmasına karşın, kötü anılarımızı dahi özlediğimiz o 90’ lar.. Geçmiş geçmişte kalsa da, izleri ne de özleniyor..!
Siyasetten, modaya. Sanattan, spor’a, bir ayrı güzeldi 90’ lar. Ekonomiyi de konuşurduk, radyasyonlu çayları da. Zamlar da olurdu, hem de en hakikatlisinden.
Sanatçılarına ne demeli…? Misal rahmetlik Levent Kırca… Öyle böyle tiplemeleri, skeçleri yok tu rahmetlinin.
Sanatçılar demiş iken, adaşımız vardı bir de: ‘Gurup Vitamin…’ Gazeteniz ‘Vitamin’ in adaşı…
90’ larda dillerde düşmeyen o şarkı sözleri düştü dün aklıma. Üstelik, o yıllarda Çanakkale’nin de yakından bildiği bir ismi akla getirir o güzelim şarkının sözleri. Hatırladınız mı? İssmaillllll…!
Aklıma bu şarkı düştü diye, umarım 90’ ların efsane Başkanı, İsmail başkan darılmaz şimdi bana.
Ne çok çalardı kafelerde o şarkı o yıllarda… Ya da, camları sağlı sollu açılmış otomobillerimiz ile, bir aşağı bir yukarıyken kordon turunda…
Tamamını hatırlayamayınca, google amcadan yarım istedim. Üstelik şarkı sözlerini ararken de sadece; “Îsmail, mutfakta biri mi var?” diye yazmışım.
Sonuç mu? Benim unuttuğumu google amca unutmamış ve şarkıyı dinletiverdi bana. Ben de bir güzel nostalji yaptım. Gözlerimi kapadım, 90’ ları yaşadım.
Şimdi o yılların hatırına, adaşımız Vitamin’den İsmail…
”İsmail bir tuhaf adamdır, üç kuruş için hesap sorandır. Uyanık geçinir amma yalandır, tüm mal varlığı cebinde Olandır.
Liseyi 6 senede bitirmiş, cin gibi çocuk bizim İsmail. Neden bu kadar acele etmiş, aklını seveyim lan ismail lan ismail Lan ismail lan ismail lan ismail lan İsmail…”
Böyleydi şarkının sözleri. Böyleydi de, Çanakkale’nin sokaklarında, kordonunda dolaşan araçlardan yükselen, kafelerinde de o yılların modası, yerel radyoların isteklerindeydi İsmail.
Vitamin’ in ‘İsmail’ini, dönemin efsane başkanı da işitirdi. Melodiyle gelen şen şakrak, bazen de düşündüren sözleri, kısacası hareketli şarkıyı duymamak zaten elde değildi.
Modaydı o yıllarda yerel radyolardan istek parça meselesi. Modaydı, lakin zaman zaman da rica edilirdi, “İstek olarak pek de vermeyin şu İsmail’i…” Bir nevi sansür diye algılanmasın. Ricaydı ve kırılmazdı rica, gereği de yapılırdı.
Vitamin’ in İsmail’in de; “İsmail.. Sek sek sekerek İsmail. Rastık çekerek İsmail. Adresim aynı İsmail Posta kodum da aynı yavrum” diye gelirdi sonrası sözler.
Hele hele; “Kel başa şimşir tarak, bu ayakları artık bırak. Ne işin var ki diskoryumda yanında bir kız sarımtrak. Ayranın yok içmeye, atla gidersin çeşmeye. Bu ne perhiz, what is this Aman ismail, can touch this.” şeklinde, yarı İngilizce yarı Türkçe bölüm vardı ki, kopardı dinleyen, coşardı hem de..
İsmail’ in; “Hafif piskopattır kendileri, buna enayilik de dahil. Kızma amcası, daha çok cahil
İsmail İsmail odalarda ışıksızım Peşindeyim İsmail. Tut ki karnım acıktı kedimi yedim. Ah ben deli ismail, sen benden de deli.” diye geçen bölümünde, hızlanırdı sözler, tıpkı ritmi artan müzik gibi.
“Kırdığın potlar bini aştı, bak yanlışsın herkes kaçtı. İsmail de buna şaştı, aklını seveyim lan İsmail Lan ismail, atlı mısın, yavrum bağdatlı mısın.
Herkes zeka yaşını sorar, lan sen bu kadar tatlı mısın. Ulan ismail, ulan ismail,ulan ismail,ulan ismail,ulan ismail
İsmail…
Sıra sıra siniler Hasta olan iniler İsmail kel kafandan sen suçlusun
İsmail miyav dedi, Minik fare kükredi, İsmail iki gözüm iki iki musluk Oynatmama az kaldı, ismail nerde La fa la sol İsmail.” Şeklindeki sözlerde, dönemin ustası Kayahan’dan da vardı alıntı, Avrupa’yı kasıp kavuran dönemin popçularından da.
“İsmail ballı lokma tatlım benim İsmail sensiz cennet bile sürgün sayılır Senin ki düpediz vurgun sayılır ismail
İsmail sen kocaman bir çılgınsın İsmail.
Çılgın çocuk iso İsmail önemli şahsiyetim benim İsmail, felsefe yapma İsmail, tut ki mucizeyim
Ne desem laf değil İsmail, tutti frutti seyrediyorum Göremiyorum, biraz eğil” şeklindeki sözlerle de bir bağlıntı kurulabilir di aslında Çanakkale için. Çünkü o yıllarda, radar tepesindeki vericiden geliyordu Alman TV’ lerinin sinyali. Hatırladık değil mi, gece yarıları beklenen ‘tutti frutti’ seyrini.
Buna karşın, kapatılmamıştı… Misal; o yayınlar.
Hay Allah nereden geldi şimdi aklıma şu İsmail. Alemsin vallahi adaşımız Gurup Vitamin…
“İsmail beni anlamadın ya ben ona yanıyorum” diye geçen sözler, yine 90’ lara götürdü beni. Usta Kayahan’dan dı bu bölüm. Hani geçen yıllarda kaybettiğimiz büyük usta… Seni unutmak mümkün mü hiç Kayahan usta…
En çok da, şu son söz düşmez aklımdan. 90’ ların o unutulmaz şarkısından.
“ İsmail mutfakta biri mi var?”
Bu arada demeden edemeyeceğim. Seni de çoook Özledik be efsane Başkan…!
Sertti lakin, anlaşılırdı mesajların. Tıpkı büyük usta Kayahan’ ın dediği gibi; “Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar…” derdi adeta vurgulu sözlerin.
Hey gidi hey. Ne de özlemişik 90’ ları… !