Kurban Bayramı telaşı içinde olanlar, kurban kesemeyip dedi-koduya muhatap olanlar, kurban kesenlerden kurban eti bekleyenler, kurban etini alıp çocuklarıyla beraber (kurban kesememenin mahcubiyetini

Kurban Bayramı telaşı içinde olanlar, kurban kesemeyip dedi-koduya muhatap olanlar, kurban kesenlerden kurban eti bekleyenler, kurban etini alıp çocuklarıyla beraber (kurban kesememenin mahcubiyetini ruhunun derinliklerinde hissedip çocuklarıyla beraber dua eşliğinde yiyenler) PAYLAŞIP bayram sevincini yaşayanlara ve yaşatanlara MERHABA !
Kurban Bayramının ulviyetini bilen, ama mali gücü olmadığı için kurbana kurban haline gelenler MERHABA !
Kurbanı kesip dini gereğini tam olarak yerine getiremeyenler, kestiği kurbanla etlenip-zevklenip, akşama kurban etinin ızgarasıyla çilingir sofrası adıyla RAKI ziyafeti çekenler, sizlere MERHABA yok …!?
Kurbanları ve derilerini toplayıp  hayır kavramını kirletenlere, fazla topladıkları kurbanları, sözüm ona hayır etini kasaplara pazarlayanlara da MERHABA YOK !?..
İnsanımızın temiz duygularını paraya, arkasından da, KURBAN kavramını KARAYA çevirenlere de MERHABA yok…!
Kurbanlık hayvanlarımızı  fahiş fiyata satarak, Kurban kesme düşüncelerini ve duygularını zaaf kabul eden fırsatçılara da MERHABA yok…
Kurban etinin zahmetine katlanamayıp kurban kesimi için yola çıkan, kendilerini fakirlere-ihtiyacı olanlara vereceğiz diyerek tanımlayan, duygularımızı çalan STK kuruluşlarına ve bunlara yardımcı olanlara da MERHABA YOK !...
Kurban Bayramını kendilerine geçim ve seçim kapısı yapanlara da MERHABAMIZ yok !
Kurban Bayramının dışında insanımızı yoksulluğa-onursuzluğa “kurban ederek”,  ET pazarlayanlara da   MEHABAMIZ yok !...
Gelen kurban etini beğenmeyip; etin büyüklüğüne-küçüklüğüne, Kurbanın cinsiyetine, kurban kesenlerin cibiliyetine söz edenlere de MERHABAMIZ yok…
Ciddi, samimi, gerçek STK kurum ve kuruluşlara, onlara yardımcı olanlara, dini vecibenin yerine getirilmesinde görev yapanlara MERHABAMIZ  ÇOK !...
Bu ülkeye, bu ülkenin insanına hizmet ederek bağımsız- hürriyetçi- çağdaş-milli bir anlayışla bizlere temiz ve zengin bir coğrafya bırakanlara, bu ülkenin geleceği için kurban olanlara da MERHABAMIZ ve borcumuz ÇOK !...
Yazının başlığını, söz varlığımız arasında bir deyim olan sözü ve çok kullanılan söylemi koyduk. İstedik ki; Kurban Bayramı içinde bu deyime nasıl anlam yüklenmiş, istedik ki, dilimizdeki söz varlıklarını da bayram vesilesiyle anlatalım, dedik !...
Bir sevgi, bir arzu, bir dilek, bir istek ve bazen de mizah olabilecek CÜMLE...  Söylenmesi kolay, anlamı kişiyi kişiye bağlayan, söylemesi zevkli, yapılması zor, getirisi çok mu çok büyük deyim !..
Güncelliği zamana, insana ve çıkara bağlı, Kurban Bayramından ayrı, kurban olacak hayvandan uzak, özlemle yüklü, Anadolu ağzına yakın, Anadolu kadının sevgisiyle yoğrulmuş, içeriği insan üzerine kurulu bir söylem “kurban olurum sana !..”
“Kurban ol sen bana, kurban ol sen ona, kurban ederim sana, kurban olası” gibi söylemlerle de biraz kinaye, biraz laf çakma, biraz alınma, biraz karşı tavır koyma vardır, desem Türkçe’nin anlamını daraltmış olmayız sanırım…
Dilimize bu kadar rahat giren söz varlığı, bazen söyleyen de bazen de söylenen de rahatlık ve huzur yaratırken, bazen de yorum  yapamayan akl-ı  evveller de  somutluk bulur, huzur kaçırıcı olur… Halbuki bu söylemlerde soyutluk söz konusudur…
Bu deyim, şüphesiz, Kurban Bayramı yaşantımızdan ve Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i Allah’a adama hikâyesiyle birlikte fedakârlığını ortaya koyan, söylenegelen sözden, bayramdaki hutbelerimizden gelir…
KURBAN OLMAK:
Bir kimse veya bir şey için kendini feda etmek.
Fedakârlık anlamı taşıyan bu deyim, halkımızın dilinde; yapabileceği en zor, en önemli işi kotarırken, en ufak bir çıkar gözetmemesidir. 
Duygularımızı,  aşağıdaki cümlelerle tamamlayalım:
Bayram kelimesinin getirdiği anlam yükü, tüm dünyada aynıdır, duygusallığın getirdiği sevinç ile düşünselliğin getirdiği eleştirel bakış her ülkenin yaşayış biçimini oluşturur… Bizdeki bayram,  kendi kültürel yapımızın içinde kendimizi buldururken, “milli ve dini” bayramlarımız birbirini bütünlerBu  bütünlük;  ailesel, çevresel ve toplumsal anlayışımızın bir yansıması olarak, milletimizin varlığı, devletimizin anılırlığı, aranırlığı,  güvenirliği ve sürekliliği olarak, karşımıza çıkar…
Bayramlar birliğin,  beraberliğin unsuru ise (ki öyle); buna, neden devamlılık kazandıramıyoruz, bayram bitince neden yapılan  hatalar  tekrarlanıyor, geçmişteki yanlışlıklar devamlı günlük sohbetlerde güncelleştiriliyor ve can sıkılıyor, sonra da küslükler, kırgınlıklar yıllar-yılı devam  ettiriliyor…?!
Tüm bu duyguların, düşüncelerin farkında olmamıza rağmen, zaman zaman yanlışlıklara düşeriz, bayramlar geçer, yeniden küser, kavga ederiz…
Ne garip, ne ilginç bir duygudur, bir türlü bilemeyiz; bayramı oluşturan biziz, bayramı bir türlü bayram gibi kutlamayan biziz,  bayramda kimler geldi-gelmedi çetelesini tutan biziz,  bayram sonrası gelmeyenlere-aramayanlara tavır koyup küsen yine biziz !?…  Bayramlar üzerine hadisler dinleyen, özlü sözleri araştıran, üzerine yorum yapan, ama bir türlü davranış değişikliğine gidemeyen yine biz…   BAYRAMINIZ  KUTLU ve  ANLAMLI  OLSUN !..
        11.08.2019    Dr. Hayrettin Parlakyıldız  Kıbrıs İLİM Üniversitesi