.
Zehir zemberek, kurşundan da ağır sözler…
Muhtemeldir ki, kimse üzerine de alınmayacak. Bir denilenin üzerine, bin yorumla karşılık verilecek. Öyle ya, herkes yalancı, bir tek doğruyu bilenler, bahsedilen kişilikler.
Çanakkale markalarını zan altında bırakıp, toprak, su, bir de marka değerleri siyanürlendirmenin hiç mahsuru yok birilerine.
Gelelim, bunun karşılığında gelen tepkilere. Buyurun işte, alın yanıtı.
MHP lideri Bahçeli, ağaç kesimleri üzerine gelişen söylem ve eylemlerden bahisle vermiş veriştirmiş. Hem de ne sözler…!
Demiş ki MHP lideri; “PKK ormanları yakarken çıtını çıkarmayan, hatta sinsi sinsi gülümseyen bölücü HDP’nin, Kaz Dağları’nda su ve vicdan nöbetine girmesi ise tiyatrodur, masaldır, aldatmadır. “
Sert ve bir o kadar da yenilir içilir türden olmayan, kurşundan da ağır ifadelerle Bahçeli;
“Farklı ve maksatlı bir hazırlığın varlığına işarettir. Biz ormanlarımızın yok edilmesini asla doğru bulmayız. Ancak PKK/HDP’nin taraf olduğu bir yerde de bit yeniği olduğuna inanırız. Orman yakan namertlerin ağaç kesiliyor diye çığlık atması skandal ötesi bir çarpıklık, mide bulandırıcı bir çelişkidir.” diyerek değerlendirmiş yaşanılanları.
Unutmadan, bir de MHP Kurmayı Pınar’dan geliyordu, yenilir içilir türden olmayan, sert sözler.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Çanakkale il başkanı Hakan Pınar; “Bizi ALAMOS’ mu ne haltsa zerre kadar ilgilendirmemektedir.
Avukatlığını yapmak ya da yapılan işlemi savunmak bizim işimiz değil, hattı zatında zenginin malı züğürdün çenesini yorar.” diyor sonrasında da;
“Alınan ÇED kapsamında Devlet asli görevi olan Denetleme görevini yerine getirmeli, bu görevi hassasiyet ve titizlikle gerçekleştirecek yetkin personellerin ivedilikle istihdamı sağlanmalıdır.” Değerlendirmesinde bulunuyordu.
Buraya kadar normal di denilenler. Şöyle yorumlarda yapıldı Pınar’ ın dediklerine;‘Çevir kazı yanmasın.. ’ İyi de, sonrası…?
MHP Kurmayı Pınar; “Konunun uzmanı arkadaşlarım Çevre ve İnsan Sağlığına olası zararları konusunda bir rapor hazırlamakta ve söz konusu zararların minimize edilmesi noktasında yapılması gerekenleri başlıklar halinde bize ilettikten sonra, bir Çanakkale sakini olarak sürecin, söz konusu Şirketin Taahhütleri, ÇED Raporunda Devlete verilen sözlerin Altın ve Gümüş arama faaliyetleri ve sonrasında faaliyet yürütülen bölgenin tekrar ağaçlandırılması konularının Milliyetçi Hareket Partisi olarak yakın takipçisi olacağız.” Diye ekliyordu.
Buraya dikkat. Çünkü sertleşiyordu sözler. Deniliyordu ki;
“ Süreci başından beri dikkatlice takip etmekteyiz ve gördük ki ‘Eylemcilerin bir kısmı safiyane ve samimi duygularla bölgeye gitmiş ve bilgi kirliliği ve dezenformasyonun kurbanı olmuştur.’
Tespit buydu tam olarak. Ya sonra sı?
Sonrası, düşman başına. Nasıl mı aynen şöyle;
“ Ancak kurgulayan ve Yöneten özellikle Çanakkale Belediye Başkanı ve avanesi konuya tüm detayları ile vakıf oldukları halde Siyasi kurnazlıkla ve aymazlıkla bölgeye illegal terör örgütlerini sokmuş olayları manüple etmiş ve aynı kirli oyuna devam etmektedir.” İfadesiyle geliyordu.
Dahası da vardı denilenlerin. Yani şöyle;
“ Belediye Meclis Üyelerinin ağzından Gezi Olayları çığırtkanlığı yaparak, Ülkeyi Kazdağları üzerinden yeni bir kaos dalgasına sokmak için adeta görevlendirilmişlerdir.
İki yüzlü tavırları bununla da sınırlı kalmamakta ve Doğu Biga Madencilik Şirketi yani Kamuoyunda bilinen adıyla ALAMOS GOLD Firmasının 26.03.2013 tarihli Dilekçesine , 11.04.2013 tarih ve 25955424-309.06/82 sayılı cevabi yazıyla hem Yangın açısından sakınca yoktur diyeceksin ki bu ÇED öncesi alınması gereken zaruri yazılardan biridir, hem de en çok gürültüyü sen çıkaracaksın.” Vurgusuyla gelen sözler.
Bitmiyor, gerisi de geliyordu Pınar’dan, sert sözler. “ Yani kurtla kuzuyu yiyecek sonra çobanla beraber ağlayacaksın, bir şüphemizde bu olaylardan sonra ALAMOS GOLD hisselerinin Londra Metal Borsasındaki hızlı yükselişidir.
Ne gariptir ki yapılan eylemler hisse değerlerine müspet etki yapmaktadır.
Elbette Alman Vakıfları ve Ülkemizde cirit atan Alman gizli servisi BND nin sabıkalı ve kirli yapısı ve Çanakkale Belediyesinin PKK ‘ ya yardım ve yataklıktan sabıkalı Alman Konrad Adaneauer Stiftung Derneği ve CIA/MOSSAD ikilisinin fonlandığı, arka planında FETÖ Terör Örgütünün olduğuna ilişkin ciddi iddialar yer alan ve 2013 yılında Çiçek Çocukların Çevre Duyarlılığı maskesiyle başlayan Gezi Olaylarının en büyük destekçilerinden biri olan Türk Demokrasi Vakfı’ yla olan ilişkileri bir bütünsellik içinde değerlendirildiğinde;
Kirazlı meselesi ve tepkiler daha iyi anlaşılmaktadır.” demesi gibi.
Dahası da vardı. Nasıl mı aynen şöyle; “.Sessizliğimiz konuya duyarsızlığımız olarak yorumlanmamalıdır, gerektiğinde Milliyetçi Hareket Partisi mensupları ve onun ayrılmaz parçası olan Ülkü Ocakları olarak Gezi benzeri bir kalkışmada, Devletimizin yanında ve aynı safta olacağımızı ifade eder, Çevre ve İnsan sağlığını etkileyecek tüm faaliyetlerde kalbimizin Çanakkaleli hemşerilerimizle attığının bilinmesini isteriz.” Vurgusuyla gelen.
Peki ya son durum ne oldu?
Hafta sonuna girerken, geçen Cuma’dan, bayram öncesi arifeden önce gelen bir açıklama. Geri adım atar gibiydi aslında.
Kent Konseyi Çevre Meclisi çatısı altındaki sivil toplum kuruluşları, nöbetin 15. gününde ortak bir karar almış ve bu kararı paylaşmıştı.
“Can ve mal güvenliği gerekçesi ile nöbete şehir merkezi ve Kirazlı Balaban’da 2 ayrı koordinasyon merkezi olarak devam etme kararı aldı.” Anlıtımı eşliğinde geliyordu açıklama.
Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Pınar Bilir’ in dilinden gelen sözler tam da şöyle idi;
“Gelinen noktada Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelen insanlar su ve vicdan nöbetimize ve bölgede konaklamak üzere katılım göstermektedir. Mevcut alanın fiziki koşulları, bu kadar büyük bir talebi karşılamayacak durumdadır. Bu yetersiz fiziki koşullarda yangın riski artmış, konaklayacak insanların can ve mal güvenliğini koruyacak sınırları aşmıştır”.
Nöbetler merkeze taşınıyordu kısacası. Kent Konseyi Çevre Meclisi çatısı altındaki sivil toplum kuruluşlarının, ortak kararında “can ve mal güvenliği gerekçesi ile nöbete şehir merkezi ve Kirazlı Balaban’da 2 ayrı koordinasyon merkezi olarak devam etme kararı alındı.” denilmesinin başka bir izahı yok, değil mi…?
Şehir merkezi ve Kirazlı Balaban’da 2 ayrı koordinasyon merkezi oluşturulup, nöbetler böyle devam edecek. Bu arada, sokakta, “Geziye dönmesin, şehre değmesin” şeklindeki temennileri günler önce işiten biri olarak, vatandaş tahminlerinde hiç yanılmıyor demeden edemiyorum.
Herkese bayram sonrası mutlu günler. Tatil bitti, mesai başladı. Kolay gelsin baylar bayanlar.