.
Dün de bu gün de yarın da güncel olan bir başlıkla merhaba !
Malın, mallarına da MALLARIN malına da merhaba !..
Bizler, bu tamlamaları bazen çoğaltarak;
“ Köpeklerin köpeği, kızların kızı, erkeklerin erkeği ” hem övmeli hem yermeli şeklinde kullanırız…
İsim ve sıfat tamlamasında yerine oturmuş bir tamlama ve TAMAMLAMA “malların malı” ( en iyi, en güzel vs anlamında olan anlamıyla, kişiye zevk, kişiliğe etki, toplum içinde “malların malına” sahip olanlara STATÜ kazandıran söylem, aklı hoş, zekâsı boş, yorumu yokuş, bakışı malsal, anlaması EMLÂKSAL, sohbeti malsal-darsal, tüm davranışları APTALSAL, cebi parasal, görgüsü kendinsel, yemesi-içmesi salaksal olanların gerindikçe; aptallar çarşısında gezdikçe, zenginsel malların yanında DIŞLANDIKÇA “malları çok, insani duygu ve alışkanlıkları YOK” olan, “ merhabası, mala, ÇAY ısmarlaması büyük bir ZİYAFETE ve ZENGİNLİK alışkanlığına dönen; “ gözleri kısık, düşünce ve duyguları basık, kişiliği ve ruhu karışık, kendisi yılışık bir TİP, cebinde bir İP kendini çektirir durur; malların malı olmayı hep korur-durur…
Geçmişten bu güne hep makamlar ( mevkiler) statüsü sağlarken, para, mal, mülk sahibi olmak, toplum içinde varlıklı kabul edilerek, saygınlık kazanır… Bu anlayış, yıllar öncesinde hep vardı, ama bugünkü kadar belirgin ve sıkıcı değildi.
Ülkemizde bazı kişiler, bazı aileler zaman zaman fakirlikle aşağılanmış (suçlanmış), toplum içinde yoksulluğundan dolayı ötekileştirilmiştir. Ötekileştirmeyi âdet haline getirenler, kendilerine de ayrı statü sağlayan kaymak ve kaynak YEDİLERDİR.
Kendilerini mal-mülk sahibi olarak görenler ( malları hırsızlama ve gayr-i meşru kazanç da olsa), toplumda saygın adam sıfatıyla yer almayı sağlamışlar, ama kültürsüzlükten-görgüsüzlükten yana SINIF atlayamamışlardır…
Ülkemizin içinde mal-mülk hastası olanlara, “mal delisi” sıfatı da verilmiştir, bu da gerçekten malı olan, fakat malını kendinden ve herkesten çok seven kişiler için, iyi bir kimlik belirlemesi olmuştur.
Malların malını tanırsanız, mal delisi olanları da tanırsınız… Bu tür adamların sohbetinde maldan başka konuşma olmaz, bu adamlar boşuna bu sıfatı almaz. Bunların kimseye faydası olmaz, ama başkalarından fayda bekleyen mal olarak da bu beklentiden geri duramaz !?…
Bu malların malı ya da malın malları, Yavuz Bülent’in güzel bir anlatımla tasvir ettiği ÇOPURUN Recep’in traktörle köye gelişine eş değerdir.
Mala ve mallara olan düşkünlüğümüz, günlük sohbetlerimizi daraltmış, malı olmayanların yüzünü ve içini karartmış, haksız kazançlarla mallananları bazen morartmış bazen de Allah’ın huzurunda bulunduğu sırada iç muhasebeye girince, yüzünü sarartmış; ama AR-SIZ-IN – hır-sız-ın SÖZÜ bir türlü ne kararmış ne de sararmış, yüzleri her zaman yarı karanlık, yarı aydınlıkta GEZER olmuş…
Malların malına sahip olanların kültürü KIT, yüzlerinin rengi MAT, okumaları kulaktan, yazmaları YALAKTAN, olur.
Mal delilerinin övünmeleri MAL-LA, yemeleri YAL-LA, ibadetleri ZOR-LA-dır. Bunların övünmelerinde bir LAF bir LAF, konuşmalarında bir GAF bir GAF, kofalaklıkları (kovalaklıkları) bir SAF bir SAF !?..
Bunlar YUNUS’U bilmezler, bunlar Hacı Bektaş’ı , Hacı Bayram’ı , Yesevi’yi tanımazlar ; onlarla namaz da kılmazlar…
Bunların zekâtı olur mu, fitresi - fidyesi ceplerine düşer mi, ZİMEM defteri arkasından koşar mı, mezarlıktaki son durak onları hoşlayarak-okşar mı BİLEMEM !?...
Konuyu açtıkça açılıyor, kişisel ayıplar, toplumsal kayıplarla buluşuyor; ruhumuz geriliyor, çözümler daralıyor, YUNUS Emre bizi arıyor; TWITTER atıyor, WHATSAPP’tan yazıyor, telefonla şu NOTU bırakıyor !...
"Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan !...."
Malınız helâl, SAĞLIĞINIZ yerinde olsun; malların malı ile malın malları arasında fazla DOLAŞMAYINIZ !?..
SEVGİLER…
18,08.2019
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta : hparlakyildiz@mynet.com