Aristokrasi veya aristokrat kelimesi, ülkemizde çok yeri olmayan, çok sık kullanılmayan, ama bir zamanlar birileri ve birilerinin dirileri için kullanılmış, kullanıldığı gruplar genelde ideolojisinde

Aristokrasi veya aristokrat kelimesi, ülkemizde çok yeri olmayan, çok sık kullanılmayan, ama bir zamanlar birileri ve birilerinin dirileri için kullanılmış, kullanıldığı gruplar genelde ideolojisinde halk olan, halkı bir türlü bulamayan, tanımayan tipler bu sıfatın sahipleri olmaya çalışmış, kendilerini ayrıcalıkçı görmüşler…
CUMHURİYETİN ilk yıllarında aristokrat kendine istediği yeri bulamamış olacak ki, yerine Farsça’dan gelen, edebiyatımızda yer alan ZÂDE kelimesi, kullanılmıştır. Aşağıda anlamlarını vererek, kültürel yapımızdaki yerinden söz edelim.
PlatAristokrasi Nedir?
Aristokrasi terimi Türkçeye Fransızca aristocratie sözcüğünden geçmiştir. Aristokrasi teriminin kökeni ise Yunanca aristokratia kavramıdır. Aristos (en iyi) ile Kratia (güç) sözcüklerinden oluşur. Bununla birlikte aristokrasi genelde verasete dayanan plütokrasi şeklinde olmuştur.
Aristokrasi, iktidarın diğer kişilere göre ayrıcalıklı ve genellikle soya bağlı bir toplum sınıfının elinde bulunduğu siyasi hükümet şeklidir. Aynı zamanda aristokraside bir soya bağlı olan sınıf ekonomik, toplumsal ve de siyasi gücü elinde tutar. Aristokrasinin sözlük anlamı olarak soylular sınıfı mânâsındadır…  
1Soylu erki yanlısı.
2. Soylu,
3. Doğuştan veya hükümdar buyruğuyla, bazı ayrıcalıklara sahip olan ve özel unvanlar taşıyan (kimse), asaletli, asil.
4. İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen (kimse), necip, kişizade, asil,
5. Saygı uyandıran, yücelik taşıyan.  
6. Soyu iyi nitelikli olan, iyi cins soydan gelen (at vb.).
7Fransız devrimi sırasında soylu kişi ya da eski yönetim yanlısı.
demokrasi - "halkın yönetimi" (veya çoğunluğun yönetimi); genellikle aristokrasinin karşıtı olarak düşünülmüştür. "Tüm insanlar eşittir" fikrinden yola çıkarak, yönetimin tüm insanların seçtiği biçimde oluşu ve böylece herkesin yönetimde olduğu (yönetimde hak sahibi olduğu) hükümet şekli olarak tanımlanabilir. https://derstarih.com/aristokrasi-nedir-aristokrasinin-ozellikleri /#Platona_Gore_Aristokrasi_ve_Ideal_Devlet
 Azade
(za:de), Farsça zade

  1. isim, eskimiş Oğul, evlat, 2. sıfat, eskimiş Doğmuş.   http://sozluk.gov.tr/
 
Zâde kelimesi de ülkemizde uzun süre kullanılmış ve sıfat olarak, oldukça benimsenmiştir. Zâde kelimesi, OĞUL anlamında olmasına rağmen, zaman içinde anlamı boyut değiştirmiş olacak ki; KADIZÂDELER, RECAİZÂDELER, PAŞAZÂDELER, EŞREFZÂDELER gibi soylu söylemle, sülâle tanınırlığı şekline dönüşmüştür.  Lâkin bu benimsenmeler ileri boyutta kullanılınca da halk içinde ötekileştirme başlamış,  zâde veya aristokrat olmayanlar  SOYSUZ, görgüsüz, SİYASETSİZ olarak algılanmış ve algılatılmıştır.
Atatürk’ün zamanında böyle bir sıfat kullanılmazken, maalesef ATATÜRK’ün ölümünden sonraki yıllarda oluşan yeni SİYASET anlayışı içinde her iki kelime de kendine YER bulmuş,  ZÂDELER,  ARİSTOKRATLAR  karşılarında bilinçli ya da bilinçsiz şekilde kullanımla karşılarında ZEDELER oluşturmuşlardır…
Türk toplumunun genel yapısında aristokratlık-lordluk ve avamlık yoktur. Kaldı ki, insanın yaratılışında böyle bir ayırımda yapılmamıştır, İSLÂMİ inançlarımıza terstir… Yaratılış, EŞİTLİK üzerine olmuş, ama insanoğlunun BENCİLLİĞİ, ŞEYTANLIĞI bunu değiştirerek, kendilerine KAZANÇ ve PAYE kapısı aralattırmıştır…
Bu yerli-yersiz kapı aralatmalar, toplumu germiş, yönetenler de bu ÖTEKİLEŞTİRME durumunu çok da dikkate almamışlar, fakat zaman içinde geçmişten gelen yönetimler, farkında olmadan ötekileştirmelerin içinde buldular, kendilerini… O kadar memleket derdi varken, bununla uğraşacak lüksleri olamazdı…!?
Bu ARİSTOKRATLAR, ZÂDELER,  belli devrede kazandıkları SOYLULUKLARI her devrede sürdürme alışkanlıklarını bir türlü üzerlerinden atamadıkları için, her zaman İLGİ görmek istemelerini de MAZUR görmek gerekir, ama bu da ZEDELERİN, ZÂDELEŞME sürecine bağlıdır, buna da zaman yetmez…
Bu ARİSTOKRATLAR ve ZÂDELERİN, her gelen yönetimlerin kadrolarında yer almaları OLASIDIR, olası olmadığı yerde,  bunlar orada DONUP-KALASIDIR !...
Bu ARİSTOKRATLAR, ZÂDELER, okulun olmadığı zamanlarda OKUMA-YAZMAYI İÇSEL olarak öğrenmişler, bunlar bu okuyup-yazmayı İÇSELLİĞİN dışına çıkarmamışlardır, çünkü işin sırrı çözülecek, ZEDELEŞTİRME komplosu çözülecektir. …
Bunların İÇSEL evlilikleri de önemli görülmelidir, çünkü A-RİS-TOK-RAT yok olmamalı hep TOK olmalıdır. evlenmelerinin nedeni de ARİSTOKRATLIĞIN ve  ZÂDELERİN hep AYAKTA olması, yatakta olan ZEDELERİN şifa bulmamasını sağlayacaktır… Ayrıca her devrede KAYMAK onlara, KAYNAK onlara, DUA ve Allah senin de ECR-İNİ (ahrete ait mükafat)  versin diyerek, GARİBAN-ZÂDELERİ (zedeleri) UMUT içine sokmak gibi görevleri de vardır…
Bu üç kelimeyi sizlerde düşününüz ve etrafınıza bakınız, SİZLER hangi kelimenin içindesiniz !..
Yalakalık yaparak, ARİSTOKRAT ve  ZÂDE olamazsınız !?..
 
        01.09.2019    Dr. Hayrettin Parlakyıldız  Kıbrıs İLİM Üniversitesi
        E-posta: hparlakyildiz@mynet.com