Belgeseller; geleceği yönlendiren, geçmişi gün yüzüne çıkaran, dünle-bu günü buluşturan, yarında oluşacak kuşaklarla farkındalık yaratarak kültürel yapımızın ufkunu genişleterek kanlarımızla kazandığı
Belgeseller; geleceği yönlendiren, geçmişi gün yüzüne çıkaran, dünle-bu günü buluşturan, yarında oluşacak kuşaklarla farkındalık yaratarak kültürel yapımızın ufkunu genişleterek kanlarımızla kazandığımız coğrafyayı vatan adıyla ölümsüzleştiren BİLGİSEL-ülkesel, evrensel ve BÖLGESEL olan kalıcı eserlerdir…
Bilgesellik, bölgeyle olduğu kadar bazen de evrensellik boyutuyla insana, insanlığa hizmet eder ki, bu hizmette çıkardan ziyade, coğrafya ve tarih önem taşır… Bu tarihte; bu tarihin içinde coğrafya önem taşır, insan önem taşır, dünden-bugüne yaşam önem taşır, belgeseli oluşturan bilgi önem taşır, belgeseli çeken firma önem taşır, senaryo önem taşır, senaryo yazarının bilgisi-görgüsü-kültürü, zihni yapısı ve bakış açısı önem taşır… Hepsinden önemlisi, belgeseli oluşturacak danışmanların bilgeliği- araştırmacı kimliği, kişiliğinin CEPSEL değil, ÇAPSAL oluşu önem taşır... Tüm bunların yanında yönetmenin objektifliği çok ayrı bir değer taşır, yönetilen, belgeselde görev alan ara elamanların çekimdeki sabrı, çekim sırasındaki becerisi, iş ahlâkı, paylaşımcılığı önem taşır…
Belgesele ara pozu, ara tozu, ara tuzu, ara gazı verilmez; verilirse de belgesel olmaz… Belgeselin masrafı olur, ekmek parası olur, çekim yarası olur, yemeği oluşturan emeği olur, sofra sonrası bulaşığı olmaz, olursa da dedi-dokusu bol olur; bu da yönetmeni yaralar, belgeseli karalar…
Belgesel kendini bulursa; beceriksizler, kıskançlar, hilebazlar, dilbazlar perişan olur, bir bakmışsınız ortalıktan toz olur…
Belgeseller eleştirilir; eleştirinin dozunu kaçırmadan, tadını-tuzunu bozmadan... Senaryo çok büyük önem taşır, senaryo yazarı yönetmene değil, danışmana su taşır; hem senarist hem yönetmen danışmana, danışman da bilgiye-araştırmaya SADIK olursa, yapımcı firma yönetmene, yönetmen de belgesel imkanı sunanlara, imkan verip de aman diletmeyen, gerek siyasi gerek ticari gerek insani unsurlar birbirini bütünlerse; halka hizmeti, HAKK’A hizmet sayanlara MODEL oluşturur ki, buna da günümüzde çok ihtiyaç vardır…
Çanakkale Truva belgesel çekimleri YOUTUBE’de alabildiğine çok, ama eğitimde çokluğun nicelliği yerine azlığın nitelliğini bozmadan, alabildiğine tarafsız, alabildiğine bilgisel, alabildiğine ilkesel duruş, BELGELERİ ölümsüzleştirmek adına BELGESELLEŞTİRİR.
Bilim adamlığı hangi alanda kendini etkin kılmışsa, o alanda “bilimselliğine-dürüstlüğüne, ilkeselliğine, alanıyla ilgili tanınırlığı ve ortaya koyduğu TANISIyla güvenirlilik kazanır; kendi özel kanılarını koyamaz, koyarsa o işin doktoru olamaz, olursa, teşhisi yanlış koyan ve tedavi sürecinde hastasını ve kendisinin de güvenirliliğini yitiren hedef-kitlenin gözünde kendisini bitiren tıp doktorundan farkı olamaz…
Belgesel; belge-kanıt ortaya koyma, iddialarına destek verme. Belgeselleri gruplandırırsak;
- Akademik belgeseller,
- Ticari belgeseller,
- Siyasi belgeseller,
- İdari belgeseller,
- Milli belgeseller,
- Dini belgeseller,
- Özel belgeseller,
- Kamusal belgeseller,
- Kanûnsal(yasal) belgeseller,
- Bölgesel belgeseller,
- Evrensel belgeseller,
- Tıbbi belgeseller,
- Sun’i belgeseller,
- Cinsi belgeseller,
- Irki belgeseller,
- İnsani belgeseller,
- Hayvani belgeseller,
- Bitkisel belgeseller.
- Haber programlı belgeseller,
- Sanatsal belgeseller,
- Coğrafi belgeseller,
- Ülkesel belgeseller,
- İlkesel belgeseller…
Truva Belgeseli, YOUTUBE’de çok, ama biz işe yarayan, bizlere yâr olan belgeselin peşindeyiz. Belgeselin siyaseti olur, ama özeli olmaz, olursa da belgesel olmaz, olsa olsa DEDİ-KODU videosu olur… Truva Belgeselinin Çanakkale’deki son çekimi bunların dışındadır… Belgeseli izleyenler, öğrenerek, model alarak, bilgilenerek KÂR sağlarlar… Kâr sağlayamayanlar, KAR-la karşı karşıya gelirse, bilgi de belge de KIŞA döner…Yanlış belgeler, yanlış belgeseller, yanlış kişiliklerin oluşmasına yol açar, bunun vebali de hazırlayan ve hazırlatanların boynunda YAFTA, bilgiler de LAFTA kalır…
Çanakkale’de çekilen Truva Belgeselini izledik. Mekân-zaman bütünlüğü korunmuş, çekime katılanlar ile danışman arkadaşımız olan ÇOMÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Sönmez’in ara ara verdiği akıcı bilgiler aydınlatıcı olmuş, yine ÇOMÜ’den arkeolog Prof. Dr. Rüstem Arslan’ın değerlendirmesi, senaryo yazarı olan arkeolog-gazeteci Ömer Erbil’i de rahatlatmış görünüyor… Schliemann’ı canlandıran oyuncu kişi yerine oturmuş, figüranlar ile senarist ve yönetmenin dikkati-titizliği birliktelik sağlamış, ÇOMÜ’deki tarihçi ve arkeolog akademisyenlerin bilgileri, kazı çalışmaları, belgesel görüntülerle bütünleştirilmiş, daha akıcı daha çekici hale getirilmiştir.
Arkamız olan Osmanlı’nın temiz duygularla verdiği Truva kazı izni, hırsız-kaçakçı ve Germanist olan Schliemann’ı şımartmış, bu şımarıklık, Türkiye’nin önsözü olan Çanakkale’nin değerleri, önce Yunanlılar’a,arkasından Almanlar’a, sonra da Ruslar’a peşkeş çekilmiş, maalesef TRUVA özelimiz yalnızlaştırılmıştır.
Belgeselde Schliemann için arkeolog Rüstem Arslan’ın heyecanla söylediği bir söz var, çok HIRSLI… Biz de bu sözünden bir kelime türeterek, fazla hırsın sonu, unutmayalım ki HIRSIZLIKtır. Böylece belgeselde Schlieamnn’a verilen sıfatı gerçekçi kılmış oluruz…
Bu konuda araştırma yapanların Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun Bergama Dosyası isimli eserini de okuyarak, yap-bozların parçalarını birleştirmelerine katkı sağlayacağını ümit ederiz…
Bu belgeselin çekimiyle, en azından bilgilerimiz tazelenmiş, gözler Çanakkale’de Truva Ören yerine yeniden çevrilerek, Çanakkale Değerleri bir kez daha hatırlatılmıştır.
Yapımcılığını ve yönetmenliğini Nihal Ağırbaş’ın, senaryosunu Ömer Erbil’in yazdığı; danışmanlıklarını Rüstem Arslan ve Ali Sönmez’in yaptığı bu belgesel Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenmiş, 2018’ın Truva Yılı olması nedeniyle Çanakkale’ye hizmet veren vekillerden aktif olanların duyarlılığı böyle bir belgeselle Çanakkale’nin Truva yüzünü güncelleştirmiştir.
Bu belgesellerin çekimine düşünceleriyle, zihinsel ve akademik yapılarıyla, mesaileriyle, yönetmeni, senaristi ve oyuncularıyla; bunun yapımının gerçekleşmesine, mali destek verip ve kültürel boyutunu Çanakkale’miz DEĞERLERİYLE buluşturan herkese, bir akademisyen-yazar olarak teşekkürü borç biliyoruz…
Belgesellerin gala gecesiyle halka tanıtımı da ayrı bir iş, ayrı bir beceri, ayrı bir nezaket ve zarafet buluşması, belgeselin hakkının verildiği coğrafyaya merhaba denmesidir… Bunu yaparken, tanıtımların ve takdimlerin hassasiyeti ayrı bir sınavdır…
Truva belgeselini aşağıdaki linkten ayrıca bütününü YOUTUBE’den izleyebilirsiniz.
https://www.rehbercanakkale.com/troya-hazinelerinin-kacirilis-oykusunu-anlatan-film-fragmani-izlemek-icin-tiklayin/1807/
Girne’den Çanakkale’ye ve tüm okuyucularıma SEVGİLERLE !...
22.09.2019
Dr. Hayrettin Parlakyıldız
Kıbrıs İLİM Üniversitesi
E-posta: hparlakyildiz@mynet.com