Bir referanduma daha doğru yola çıkılan Türkiye’de, Başbakan Yıldırım hafta sonunda dikkat çeken bir söz ile destek istedi.
"Biz dilden değil, gönülden ‘evet’ istiyoruz" diyerek.
Satır aralığı ile açacak olursak istenileni, sanırım daha da iyi anlatmış oluruz denileni.
"Bizim siyasetimizde asla korkaklık yoktur. Millete hizmetkar olanlara korkaklık yakışmaz.
Bizde zorlama, tehdit yok, bizde korku yok ama korkutmak da yok.
Bizde kutuplaşma, ayrıştırma yok. Biz dilden değil, gönülden ‘evet’ istiyoruz.
Biliyorsunuz ki milletimiz aklıyla, diliyle, mührüyle olduğu kadar kalbiyle de ‘evet’ diyecek" şeklindeki sözleri ile Türkiye’ ye seslenen Başbakan sayın Yıldırım’ ın, özenle hazırlandığından kesinlikle şüphe duyulmayan sözleri, ayrışmadan bir saha çalışması yapılacağına dairdi bence.
Sayın Başbakanın, "Ne yaparsanız yapın, Türkiye’nin demokratikleşmesi, aydınlık yarınlara ulaşması daima iktidar daima istikrara varması için asla başarılı olamayacaksınız.
Başlanan bu kutlu yürüyüş 16 Nisan’da, aziz milletimizin ‘evet’ oylarıyla tamamlanacaktır" şeklindeki çıkışından nasibini kimler almış diye düşünmedim değil. Muhtemel ki, demokrasi düşmanı olarak değerlendirilen biri ya da birilerine edilmiş bu sözler.
Direk hedef kitleye ilişkin bir ip ucuna rastlayamadığımdan, yoruma yönelik ucu açık kalmışsa da sözler, ben sanırım doğru olanı düşündüm, kendime göre değerlendirmemde.
Gelelim, sayın başbakan’ ın geçmişten örneği ile kurduğu bir cümleye; "CHP-DYP koalisyon hükümetinde anayasa değişikliğiyle milletvekili sayısını birden bire 450’den 550’ye çıkaranların kendileri olduğunu unutuyor.
Efendim, yazıkmış günahmış israfmış. 100 arttırdınız, o zaman 100 milletvekili arttırdınız" diyerek yönelttiği sorusuna. Muhtemeldir ki, bu gün yarın, o soruya ilişkin, konunu muhatapları yanıt vereceklerdir.
Vereceklerdir de, DYP isimli siyasi partinin ortada tabelası dahi kalmadı. Devamı diye isimlendireceğimiz diğer partiye gelince, o yıllarda , o bahse konu kararda imzası bulunanlardan, bildiğim kadarı ile devam niteliğindeki DP’ de yani Demokrat Parti’ de görev alan kimse de yok.
Sonuç ne olur, yanıt nasıl gelir, kim ne der, bilemem lakin; dikkat kesildiğim bu sözlere ilişkin yanıt gelecektir, bundan emenim.
Neden mi, çünkü söz CHP liderine yönelik de ondan.
Sayın Başbakan; "Bütün ülkelere göre seçmen sayısı başına düşen milletvekili adedi hala en az ülkeyiz. Onun için Sayın Kılıçdaroğlu istismarı bırakın, eğer yapmaya çalışırsanız eski kayıtları girer yaptığınız yanlışları bir bir önünüze koyarız" diyerek, okkalı bir çıkış yapmış. (Yani bence…)
Yaş vurgusu ile gelen bir diğer çıkış daha var ki Sayın başbakan’ ın açıklamasında;
"AK Parti iktidarı milletvekili olmayı 30 yaştan 25’e düşürdü. Şimdi de 18’e düşürüyoruz. Gençler hazır olun. Bu değişiklikle 7,5 milyon gencimize siyasete girmenin imkanı geliyor. Önleri açılıyor" diyerek, geleceğin güvencesi gençlerin omuzlarına, bir zor yükü vermiş.
Bekleyip göreceğiz. Şayet iktidarın istediği gibi olursa, yani referandumdan bu 18 yaş için önemli madde güven alırsa milletten, İlk genel seçimde oluşacak tablonun nasıl ve kimlerden oluşacağını ben şimdiden merak ediyorum.
Bu arada, sayın Başbakan’ ın açıklamasında geçen bir bölüm var. Ben bu aktarıma biraz dikkat kesildim. Neden mi? Çünkü, sözlerde geçen bir anlatımın aksini iddia eden çok ca muhalif görüş açıklamasını da okudum geçmişte.
Üstelik, CHP ile sınırlı değildi muhalif çıkışlarda, aksi iddia edilen baskı ve benzer içerikli söylemler. MHP den de benzer açıklamalara çoğu kez tanık oldum ve dün gibi de hatırlıyorum.
Dikkat sekildiği o sözleri sayın Başbakan şöyle dile getirmişti, referandum sürecinin saha çalışmaları startının verildiği Başkentte;
"Bizim siyasetimizde asla korkaklık yoktur. Millete hizmetkar olanlara korkaklık yakışmaz. Bizde zorlama, tehdit yok, bizde korku yok ama korkutmakta yok. Bizde kutuplaşma, ayrıştırma yok. Biz dilden değil, gönülden ‘evet’ istiyoruz. Biliyorsunuz ki milletimiz aklıyla, diliyle, mührüyle olduğu kadar kalbiyle de ‘evet’ diyecek" diyerek…
Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ ın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi halk oylaması tanıtım kampanyasının detaylarını, Başkent Ankara’ da Arena Spor Salonu’nda açıkladığı o anları, canlı yayınlarla Türk Televizyonlarından izleyenlerdendim hafta sonu.
Sayın Başbakan Yıldırım, "16 yıllık bu yolculuğumuz içinde bize her daim 'hayır' diyenler oldu.
Siz 'hayır' siyaset yapamazsınız dediler. Biz evet yaparız dedik.
Hayır, Recep Tayyip Erdoğan milletvekili olamaz. Muhtar bile olamaz dediler.
Millet evet olacak dedi. Recep Tayyip Erdoğan’ı milletvekili de yaptı başbakan da yaptı.
Onlar her reformda hayır dediler. Biz her seferinde evet dedik yolumuza devam ettik.
2007 yılında hayır siz cumhurbaşkanı seçemezsiniz. Biz seçeriz dedik. Millete gittik.
Milletimiz ne dedi. Evet dedi ve cumhurbaşkanını seçti.
Hayır, millet cumhurbaşkanı seçemez dediler. Biz seçeriz dedik milletimiz evet dedi cumhurbaşkanını bizzat millet kendi
evet oylarıyla seçti” şeklindeki sözleri ile, geleceğe dair, geçmişte yapılanların örneğini veriyordu.
Bir başka deyişle, ‘Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır’ diye de algılanacak sözler di bunlar. (Tabi bence..)
Geçmişten verilen örnekler içinde, bir de gezi olayları vardı.
Hepimizin hatırladığı o sıcak yaz günlerinde İstanbul’ da cereyan eden olaylar.
Bu konuya ilişkin; “Gezi olayları bir provokasyondur dedik. Hayır dediler. Biz evet dedik.
17-25 Aralık kumpastır dedik. Hayır dediler. Biz evet dedik.
15 Temmuz’a ülkeyi işgale geldiler. Meclisi bombaladılar. Milli iradeyi ortadan kaldırmak istediler. Biz yıkamazsınız, böldüremezsiniz dedik.
Daha ilk andan bu bir kalkışmadır dedik. Cumhurbaşkanımız ilk andan itibaren 'ölümüne milletimle' diyerek kahramanca bütün bunların karşısında durdu. Biz onların hayırlarına evet diyerek bugünlere geldik.
Onların hayır söylemleri karşısında eğer korksaydık, çekinseydik tarih bizden hesap sorardı. Millet bizden hesap sorardı. İnanın Allah bizden hesap sorardı" diyerek, ne zaman ‘Hayır’ dense, ‘Evet’ in haklı çıktığına dikkat çekiyordu.
Son söz de bu anlamda, hayli anlamlı geliyordu sayın Başbakandan;
"Biz dilden değil, gönülden ‘evet’ istiyoruz" diyen sayın başbakandan…
"Şuanda asla unutmayalım, sevgili kardeşlerim sevgili gençler bir an hatırımızdan çıkarmayalım. Bizim İstiklal Marşımızın ilk kelimesi nedir? Korkma" ifadesini kullanan Sayın Başbakan Yıldırım,
"‘Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak, o benimdir, o benim milletimindir ancak.’ Bizim siyasetimizde asla korkaklık yoktur” diyerek, mesajına anlamlılık ekliyordu.
Ben bu gün, bu sürece ilişkin tahminde bile bulunamayanlardanım.
‘Öyle mi olacak, böyle mi?’ den uzak kalıp, ‘Şunun şurasında 16 Nisan’a ne kaldı ki?’ diyenlerdenim Vesselam…