Avrupa Hareketlilik Haftası kapsamında Çanakkale Belediyesi Sosyal Medya hesabından yapılan canlı yayın programına katılan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Alper Şener, Koronavirüsün riskli alanları hakkında bilgiler verdi.
Prof Dr. Alper Şener, Koronavirüs bulaşıcı riskinin en yoğun olduğu yerlerin başında Toplu Taşıma araçları, Asansörler ve AVM’lerin Merdiven tutucuları olduğunu belirtirken, korunmak için ise tek çareyi ‘Maske’ olarak belirledi. Riskli olan Toplu Taşıma yerine vatandaşların yürümesini de tavsiye eden Prof. Dr. Şener’in dikkat çektiği bir başka konu ise açılan okullara giden çocukların taşıyıcı risk olması oldu. Okulların başlaması ile 11 yaş altı çocukların temasına dikkat çeken Şener, çocukların farkında olmadan virüs taşıdığını da belirterek, çocukların bulaşma ve ölüm riski fazla olan 65 yaş üstü vatandaşlardan uzak tutulması gerektiğini söyledi.
2002 yılından bu yana düzenlenen, temiz hareketliliği ve sürdürülebilir kentsel ulaşımı teşvik ederek halk sağlığını ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik bir organizasyon olan Avrupa Hareketlilik Haftasının etkinlikleri bu sene 16-22 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleşti. Organizasyona bu sene de destek veren Çanakkale Belediyesinin etkinlikleri, içinde bulunduğumuz salgın hastalık süreci nedeniyle sosyal medya aracılığıyla gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıl ilk kez katılan Çanakkale Belediyesi bu yıl da destek verdi. Çanakkale Belediyesi Koronavirüs tedbirleri dolayısı ile etkinlikler gerçekleştirmezken, Sosyal medya hesabından gerçekleştirdiği Canlı yayınlarla Konunun uzmanları ile Avrupa Hareketlilik Haftası değerlendirildi.
Çanakkale Belediyesi tarafından Sosyal medya üzerinden yayınlanan canlı yayın programlarının bir konuğu da Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Alper Şener oldu. Çin’de Başlayan Koronavirüs sürecinin başından bu güne kadar gerek sosyal medyada, gerekse olusal kanal ve platformlarda süreç hakkında vatandaşları adım adım bilgilendiren Dr. Şener, “Covid-19 ve Hareketlilik” başlığı ile Katıldığı canlı yayın programında yine virüs ile ilgili aydınlatıcı bilgiler verdi.
“Covid-19 ve Hareketlilik” teması ile sosyal medya üzerindeki Canlı yayında Moderatör Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar’ın sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Alper Şener, Koronavirüs ve Hareketlilik sürecine değinerek “ Koronavirüsün özeline baktığımızda aslında dünyada fabrikaların ve insan trafiğinin durması ya da azalması, hava kirliliğini ve karbondioksit emisyonunu azalttığı için bize binevi iyilik yaptı genel olarak baktığımızda. Yani bir musibet bin nasihatten iyidir misali dünyaya bir mesajdır bu. Dolayısı ile bunun bir avantajlı formu da var, dezavantajlı formu ise tabi ki virüsün yayılması ve ölümlerin görülmesi, hastalık küçülme bilmedi. Sağlık sisteminin bunu kaldıramayacak kadar ulaşabilme ihtimali ve hali hazırda bu riskin hala devam etmesi. Önümüzdeki Kasım ayı itibari ile dünyanın genelinde ve Türkiye’de etkisini sürdürecek. Dolayısı ile COVİD-19 hastalığında artış bekliyoruz. Bu hastalık virüslü ve bu virüsün sirkülasyonunu minimumda tutmak gayesiyle de mümkün olduğu kadar kalabalık ortamlardan uzak durmak gerekiyor. Virüsün en çok bulaşıcı risk taşıdığı kapalı alanlar ise toplu taşıma araçlarıdır. Toplu Taşıma araçlarından uzak durmak, yürüyebileceğimiz mesafeye yürüyebilmek, ya da bisiklet gibi bireysel araçların yaygınlaştırılması, bence halkın enfeksiyon değerinin kırmasında bir artı değeri olacaktır. Dolayısı ile bu Hareketlilik Haftası ve COVİD-19’a gelince artı bir değere sahip olacağız. COVİD-19 ve hareketliliğin Bir diğer önemli nokta ise biz biliyoruz ki fit olan, hiçbir solunum sıkıntısı olmayan, egzersizlerini düzenli olarak yapan, COVİD-19 sürecinde ölüm riski daha düşük. Normalde Türkiye’de %2,75’lik bir oranı varken , ortalama oranı olarak baktığımızda bu oran daha aşağılarda. Dolayısı ile bu bizim için bir avantaj. Hareketliliği ne kadar arttırırsak, kişi kendine ne kadar iyi bakarsa özellikle egzersiz, sağlıklı beslenme, uyku düzeni ne dikkat ederse COVİD-19 ve benzeri bütün hastalıklarda daha hafif atlatma ve yoğun bakıma girme riskinin düşük olduğunu söyleyebiliriz. Burada ek bir faktör ver ki Sigara da ek bir faktör olarak yer alıyor bu süreçte” dedi.
D Vitamini Depolamanın Tam Zamanı
Evde yapılan egzersizlerin yanı sıra Yürüyüşün de sağlık açısından önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şener, sağlıklı bir yaşam için D vitaminin de ol gerekli olduğunu belirterek “‘Evde Kal’ demek aslında ‘Evde Hareketli kal’ demektir. ‘Evde kal’ dediğimizde, çocukken yaptığımız hareketsiz oyunları oynamak gibi düşünmemek lazım bunu. Mümkün olduğunca evde kaldığınız süreci aktif değerlendirmek lazım. Bu bazen de yanlış mesaj olarak da algılanıyor. Aslında açık alanda yürümenin, kapalı alandan bağımsız olarak baktığımızda, parkta fazla vakit geçirmenin, kapalı alanda olmamak kaydıyla yürüyüş yapmanın herhangi bir sakıncası yok. Günlük belli bir adım sayısını tamamlamak lazım. Biliyorsunuz Dünya Sağlık Örgütü de bunu öneriyor. Belli konjonktürde günde belli adım sayısını atmak gerekiyor. Bu da hareket demektir. Bu hareketi belli bir zaman diliminde de yapabilirsiniz , günün içine yayarak da yapabilirsiniz. Bunların hepsi kabul edilebilir ölçüde. Burada tek vaz geçmememiz gereken nokta hareket. Taviz vermememiz gereken nokta ise hareketsiz kalmak. Bunu hem evde kalarak hem de hareket ederek nasıl yapılabilir? Bu konuda evde yapılabilecek belli egzersizler var. Eklemlerin sertleşmesini önleyecek bapta yapılabilir. Bununla ilgili yaygın video ve uygulamalar da var. Açık alanda, havanın müsait olduğu zamanlarda ki kış geliyor artık. Ama yağmurun, karın, fırtınanın olmadığı zamanlarda güneşli havalarda ki güneşten D vitamini de almamız lazım. Ekim ayı itibari ile de baktığımızda güneşten D vitamini almak için uygun bir zaman. Zararlı ışınların minimumda olduğu, ama D vitamini de aktif duruma geçirerek maksimum olduğu, yani bugünkü şartlarda Ekim ayı içerisinde öğlen saatleri bile olsa rahatlıkla güneşin altına girebileceğiniz bir vakitse, kışın D vitamin ihtiyacını sağlayacaktır. Bir de hareket sağlayacaktır. Yağmur Çamur başlamadan önce, olabildiğince maskeli ve sosyal mesafemizi de koruyarak vatandaşlarımızın hareket etmesi lazım” dedi.
En Riskli Alan Toplu Taşıma Araçları, Burada Maskelere Dikkat Etmek Lazım
Canlı yayında Enfeksiyon içi en riskli olan alanlara da değinen ÇOMÜ Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Alper Şener “Egzersiz yaparken Maske takmak önerilen bir şey değil. Koşuyorsanız ya da bisiklete biniyorsanız maske takmanın teknik olarak bir anlamı yok. Çünkü bir buçuk metrelik mesafede biri ile konuşma anındaysanız maske bizim için olmazsa olmaz. Onun dışında açık alanda bisiklete biniyorsunuz, yürüyorsunuz veya koşuyorsunuz diyelim bu tür durumlarda ağzımızda maskenin olmasına gerek yok. Ne zaman Maske kullanacağız? Asansöre binerken, evin içinde ziyaretçilerinizle iç içe olurken, kişisel aracınıza bir başka kişiyi alırken, toplu taşıma alanlarında ve kapalı alanlarda mutlaka maske takmanız lazım. Kendi aracınızla sadece siz seyahat ederken maske takmanıza gerek yok. Bazen böyle uygulamaları görüyoruz. Bu doğru değil. Bu saydığımız önlemler içerisinde bulaşıcılık riski en yüksek olan alan Toplu Taşıma Araçları. Toplu Taşıma Araçlarında Maskeye dikkat etmemiz lazım. Toplu Taşıma araçlarında maske neden çok önemli? Çünkü mesafeyi sağlayamıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın Toplu taşıma araçlarında güvenli mesafeyi sağlamak mümkün değil. İster istemez ya kontrolünüz dışında olacak ya da kalabalık bir ortam oluşarak ister istemez sizin dışınızda gelişen bazı eylemler olacak. Onun için Maskeyi Toplu taşımada hiç unutmamamız lazım” dedi.
Canlı ve Cansız Hücreden Bulaşan bir Koronavirüs Çalışması Yok
Maskenin önemine dikkat çekerken bir önemli hususa da değinen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalından Prof. Dr. Alper Şener, canlı veya cansız hücrelerde bulaşmanın henüz tespit edilmediğini söyledi. Şener “İkincisi ise Toplu taşımalarda el hijyeni sağlamamız lazım. Çantanızda mutlaka bir el dezenfektanı bulundurmanız gerekiyor. Alkollü ya da alkolsüz ıslak mendil olabilir. Ne olursa olsun buradaki temel amacımız, elimizi her hangi bir yere tuttuğumuz zaman farkına varmadan ağzımıza götürüyoruz. Maske düzeltme ya da gözlük düzeltme refleksi sırasında elimde bulunan mikropların ağzımıza gözümüze bulaştırmayı minimumda tutmanın, temas ettiğimiz yerlerde dezenfektanla elimizi arındırmamız lazım. Bunu fanatiklik bir hale getirmenin bir anlamı da yok. Bu zamana kadar canlı hücreden ya da cansız hücreden kişiye Koronavirüsün bulaştığı diye bir çalışma yok. Bu sadece Hipotetik ve teorik olarak olası bir bulaş yolu olduğu için bu daha çok enfeksiyonun yayılmasını kırmak için uygulanan bir şey. Yani virüs elinizdeyse onu cansız bir hücreye geçirdiniz , çocuklar için özellikle o cansızı dişleyebilir, tutabilir onun enfeksiyonu kırmak için yapılan bir uygulama. Kişisel Olarak Baktığımızda, riskli alanlar neler? Asansör, bankamatik, toplu taşıma araçları, yürüyen merdivenlerin tutma yerleri” İfadelerini kullandı.
Prof. Dr. Şener “65 Yaş üstü evde kalacak vatandaşlarımız için ideal olan, evde kalırken hareketsiz kalmamaya dikkat etmek. Evde kendilerini zorlamayacak egzersizler yapmak. Evden çıkarlar sa da toplu taşımalarını kullanmadan evlerinin yakınlardaki parklarda vakit geçirmeleri gerekiyor. Yürüyüş yapmaları ve Dvitamini almaları süreçlerine katkısı olacağına inanıyorum. Hareketlilik bizim için çok önemli. Evin içinde bile yaşam alanını bozmadan yapılabilecek çok basit egzersizler var” dedi.
Çocukların Yaşlılarla Temasının kesilmesi gerekiyor
Okulların açılması velileri endişelendirirken çocuklar içinde önemli açıklamalar yapan Prof. Dr. Alper Şener, özellikle 11 yaş altı çocukların virüsü fark etmeden atlattığını, risk taşımadıklarını ancak virüsü fark etmedikleri için bulaşıcı ve ölümcül riskin daha yüksek olduğu 65 yaş üstü vatandaşlardan uzak tutulması gerektiğini belirterek “Çocuklar için dünya genelinde ölümcül ve ağır hastalıklar için yaşları çok küçük olduğu için çocuklara çok konsantre olmadı Bilim Dünyası. Yakın zamanda Birleşik Devletlerde 670 civarında Koronayla ilişkili duyarlık reaksiyonu adını verdikleri bir klinik tablo tamamlandı. Ama o da Amerikan Birleşik Devletlerinin nüfusu bazında genele yayıldığı zaman çok düşük bir alan olduğu için bu da çok fazla ilgi çekmedi. Çocuklar virüsü farkına varmadan geçirdikleri için virüsün enfeksiyonun yayılmasında olumsuz katkıları biliniyor. Ama 11 yaş altı çocukların yaş grubuna maske ve mesafe kuralını uygulamak mümkün değil. O zaman geriye el hijyeni kalıyor. El Hijyenini özellikle oyun üzerinden sağlanarak hareket ederek uygulamayı sağlamak gerekecektir. Onun dışında Maske ve mesafenin 11 yaş altında sağlanacak bir şey yok. Çanakkale özelinde oranlar çok yüksek olmadığı için özellikle çocuk grubunda bir problem olacağını düşünmüyorum. Kreş ya da 11 yaş altı çocuklarda dikkat edilmesi gereken nokta, bunların yaşlı nüfusla temasının kesilmesi gerekiyor. En kritik nokta belki de bu. Çocukların birbiri ile temasının kesilmesi ya da genç popülasyon ile temasının kesilmesi değil, 65 yaş üstü grupla temasını kesmesi gerekiyor. Çünkü çocuklar farkına varmadan bulaştıracağı virüs yaşlılarda ölümcül olarak seyredecektir” dedi.
Cuma Deren