Çanakkale’nin ‘deprem dede’ diye isimlendirdiği ÇOMÜ’ den emekli Prof. Dr. Perinçek, 1939 Erzincan depreminden, 1953 Çanakkale Yenice’ ye dek, çarpıcı ifadelerle süreci anlattı.
 
Mevcut Aktif fay hartalarında görülmeyen fayların varlığından söz eden Prof. Dr. Perinçek, 36 Mil uzunluğundaki Çanakkale Boğazını işaret etti;
 
“Meslektaşlarımla beraber Çanakkale Boğazı içinde ve karada fayları çalıştık. Bu çalışmaları hem ben hem de meslektaşlarım yayınladı. Bu çalışmalara göre Boğaz içinde ve kıyılarda faylar var. Bu faylar aktif fay haritasında gösterilmemiş. Fakat ben bunların aktif olduğunu düşünüyorum.” dedi.
 
SIVILAŞAN ZEMİN KALE YUTTU…
İzmir Seferihisar depremi ardından sıkça dile gelen zemin sıvılaşmasına ilişkin çarpıcı örneği,  yine İzmir üzerinden veren ‘deprem dede’ Perinçek hoca;
 
“ 1688 İzmir depreminde alüvyon zemin üzerinde inşa edilmiş olan Sancak Kalesi depremin neden olduğu zemin sıvılaşması sonrası toprağa gömülmüştü.
Kale toprağa öylesine batmıştır ki; kalenin duvarları üzerinde bulunan toplar görünmez olmuştur. İzmir limanı hasar görmüş, kıyı şeridi 60 cm çökmüştür.” İfadelerini kullandı.

-------------------------------------------
PERİNÇEK, AKTİF FAY HARİTALARINDA GÖRÜLMEYENLERİN VARLIĞNIDAN SÖZ ETTİ.
“HARİTALARDA YOK, ARAŞTIRDIK BULDUK…!”
-------------------------------------------

Çanakkale’nin ‘deprem dede’ diye andığı emekli Profesör, Boğaza dikkat çekti.. Aktif fay haritalarında yer verilmeyen fayların Çanakkale Boğazındaki varlığından söz etti.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ‘ÇOMÜ)’nden emekli Prof. Dr. Doğan Perinçek, Türkiye’ yi derinden etkileyen İzmir Seferihisar depremi ardından kamuoyunun gündemine yeniden giren Deprem gerçeğine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Deprem kuşağında yer alan Çanakkale’ den örnekler verip, 1939’ de meydana gelen 7,9’ luk Erzincan örneği ile günümüze dek tarihler sıralayan Prof. Dr. Perinçek, dikkatleri 36 mil uzunluğundaki Çanakkale Boğazı’ na çekti.
Konusunda uzman Prof. Dr.  Okan Tüysüz’ ün, İzmir Seferihisar depremi ardından sıraladığı deprem riskindeki illerden söz edip, bu iller arasında Çanakkale’nin yer almamasına dikkat çeken Perinçek;
”Prof. Dr. Tüysüz’ ün saydığı kentler (Aksaray, Bolu, Yalova, Bursa, Sakarya, Manisa, Balıkesir, İzmir, Denizli, Aydın, Kahramanmaraş, Erzurum, Hakkâri, Hatay, Eskişehir, Muğla, Bingöl ve Kütahya) tümü fay zonları üzerinde.
Bunlar dışında Erzincan ve bana göre Çanakkale unutulmuş ya da eksik yazmış olabilir. Sayılan kentler dışında onlarca ilçe ve yüzlerce Köyümüz de fay hatları üzerinde bulunuyor.
Örneğin Hakkâri'nin iki büyük İlçesi; Yüksekova ve Şemdinli. Adıyaman ilinin Çelikhan ve Gölbaşı ilçeleri.
Erzincan Cumhuriyet tarihinin en büyük depremini yaşadı. Erzincan 1939 depremi 7.9 büyüklükte oldu ve kent neredeyse tümüyle yıkıldı. Babam Sami Perinçek enkaz altından kendi gayreti ile çıkıp kurtulanlar arasında.
Çanakkale'ye gelince bizim kentimiz kuzeyimizde güneyimizde olan 3 aktif fay hattının tehdidi altında. Yenice depremi (1953), Gökçeada depremi (2014), Ayvacık depremleri (2017 ve 2019) ve 1875 Güzelyalı depremi (Boğaz Medya'nın dergisinde bu konuda makalem var. Merak edenler bulup okuyabilir). Güzelyalı - İntepe depremi sırasında İntepe sırtlarında deprem tetiklemesi sonucu  8 yerde büyük heyelanlar oldu ve heyelan malzemesi Güzelyalı yönünde aktı. Bu depremi ve heyelanları mesleki dergimizde 2 yıl önce yayınladım.” hatırlatması yaptı.

BOĞAZ’DA AKTİF FAYLAR..
Prof. Dr. Perinçek, Çanakkale boğazına dikkat çekti. ” Meslektaşlarımla beraber Çanakkale Boğazı içinde ve karada fayları çalıştık.
Bu çalışmaları hem ben hem de meslektaşlarım yayınladı. Bu çalışmalara göre Boğaz içinde ve kıyılarda faylar var. Bu faylar aktif fay haritasında gösterilmemiş. Fakat ben bunların aktif olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemi destekleyen en önemli veri 1875 yılında olan 6.7 büyüklükteki Güzelyalı - İntepe depremi. Ayrıca son 7 yıl içinde Çanakkale boğazı çıkışında ve Eceabat ile Nara burnu arasında olan 2.7 ye varan küçük depremlerde boğaz içindeki fayların aktif olduğuna şahitlik yapıyor.” İfadelerini kullandı.

KÖPRÜNÜN ALTINDA DA FAYLAR VAR..
Prof. Dr. Perinçek, yapımı devam eden 1915 Çanakkale köprüsüne dikkat çekti. Şöyle dedi; “Yapılmakta olan köprünün altında boğaz tabanında da fay var.
Umarım köprüyü yapanlar bu fayı dikkate almışlardır. Burada önemsediğim ek bir konuya daha değinmek istiyorum.
Erzincan kentinin tümü Çanakkale'mizin % 65 kadarı alüvyon zemin üzerinde.

ZEMİN SIVILAŞMASINA, YİNE  İZMİR ÖRNEĞİ..
İzmir'deki yıkımların hemen hemen hepsinin yıkılma nedeni önce yapı kalitesi ve aynı derecede zemin ile ilgili. Zemin nehir dolgusu (alüvyon), bu zeminde su tablası yüzeye yakın. Deprem olduğunda su yüzeye çıkıyor (zemin sıvılaşması), zemini oluşturan toprak balçığa dönüşüyor ve üzerindeki binalar sanki kâğıttan bir kayık gibi sallanmaya başlıyor. Bazen bu binalar yıkılmadan yan yatabiliyor. Bu tip örnekleri 1999 depreminde İzmit ve Adapazarı'nda gördük. Hepimiz gayet net hatırlıyoruz; 2014 Gökçeada depreminde İskele yakınında kordonda bir binamız hafif yan yatmıştı. Bunun nedeni zemin sıvılaşması. Bazen binanız sağlam olsa bile depremin neden olduğu zemin sıvılaşması binanızı paralanmadan yan yatırabilir yada binanızın alt katları zemine gömülebilir. Bu konuda çok ilginç bir örnek var; 1688 İzmir depreminde alüvyon zemin üzerinde inşa edilmiş olan Sancak Kalesi depremin neden olduğu zemin sıvılaşması sonrası toprağa gömülmüştü. Kale toprağa öylesine batmıştır ki; kalenin duvarları üzerinde bulunan toplar görünmez olmuştur. İzmir limanı hasar görmüş, kıyı şeridi 60 cm çökmüştür.”

Cuma Deren