Kasım Ayı Belediye Meclisinin gündemi ise Sosyal Konutlar oluşturdu. 30 Ekim Cuma Günü İzmir Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklükteki deprem sonrası yaşananlar, Çanakkale’nin en riskli bölgesi Sosyal Konutlar bölgesini yeniden gündeme getirdi. Günlerdir kentte konuşulan deprem riskleri önceki gün gerçekleştirilen Kasım Ayı Belediye Meclisine de taşındı. Belediyenin proje ve yapımını üstlendiği ancak gelinen noktada oluşan belirsizlikler neticesinde nasıl bir yol izleneceği Belli olmayan Çanakkale’nin depremdeki en riskli alanlardan bir olan Sosyal Konutlar için atılan adımları, yapılan çalışmaları tek tek anlatan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Bakanlığın, Sosyal Konutları riskli alan ilan etmediğini belirterek, konutlar için yapılan tüm çalışmaların çöpe gittiğini ve Sosyal Konutlar Projesinde en başa döndüklerini belirtti.
Eylül ayı Meclis toplantısı sonrasında Çanakkale Belediye Meclisi CHP Grup Başkan vekili Avukat Erdal Gezenin Koronavirüs testinin pozitif çıkması üzerine Eylül ayı meclis toplantısına katılan 92 kişi 1 haftalık karantina altına alınmıştı. Karantina sonrasında yapılan testlede 92 kişinin de testi negatif çıktı. Koronavirüs nedeni ile bir ay ara verilen Belediye Meclisi Kasım Ayı Meclis toplantısı ile önceki gün yeniden gerçekleştirildi. Meclis toplantısına yaşanan İzmir deprem felaketinin ardından tekrar gündeme gelen Sosyal Konutlar Kentsel Dönüşüm projesi konusu damga vurdu. Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan Sosyal Konutlar Kentsel Dönüşüm projesi ile ilgili Çanakkale belediyesinin üzerine düşen tüm görevleri yerine getirdiğini ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Sosyal Konutlar alanının ‘Riskli Bölge’ ilan edilmesi ile ilgili tüm çalışma ve yazışmaların tam olarak yapılmasına rağmen Bakanlığın son anda “ belediye olarak alan içerisindeki binaları riskli bina ilan ederek tek tek yıkımlarını yaparak bu projesi yapın, alanın Riskli Alan ilan edilmesine gerek yok” dediğini belirtti.
Bakanlığın bu açıklaması ile Sosyal Konutlar Projesinin çöpe gittiğini de belirten Başkan Ülgür Gökhan izlenen süreci de adım adım anlattı. Gökhan “Bakanlığın Sosyal Konutlar alanının Riskli Alan ilan edilmesi ile ilgili yazımızı gönderdik ve bu alan ile ilgili başta zemin olmak üzere tüm tespitleri Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ile beraber yapıldı. Hazırlanan dosya Çevre ve Şehircilik İl müdürlüğüne iletildi. 6 Mart 2019 tarihinde değişen mevzuat gerekçe gösterilerek Kentsel Dönüşüm Stratejik Belgesi hazırlanarak 3 ay içerisinde bakanlığa göndermemiz istendi. Bu istek yerel seçimlerden yaklaşık 1 ay önce bize gönderildi. Bizde alışmalarımıza devam ettik ve bakanlığa buranın durumu acil biz istediğiniz stratejik belgeyi hazırlıyoruz sizde alanı ‘Riskli Alan ilan edin’ dedik. Bakanlık bu isteğimize ‘hayır’ dedi. Bakanlık Strateji Belgesi hazırlanmadan alanın Riskli alan ilan edilemeyeceğini ifade etti. Bunun ardından 11 Haziran 2019 tarihinde 30 gün ek süre istedik ve Temmuz 2019 tarihinde Kentsel Dönüşüm Strateji belgesini tamamlayarak çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne gönderilerek bakanlığa iletildi. Stratejik belgenin hazırlanarak teslim edilmesinin ardından 25 temmuzda İl Müdürlüğü tarafından bu alanın Riskli Alan ilan edilmesi istenmiş”
Seçimden Önce ‘Riskli Alan’ İlan Edeceğiz Demiş
Yerel Seçimler öncesinde Çanakkale’ye gelen ve Sosyal Konutlar ile ilgili yaptığı açıklamasında alanın Riskli Alan ilan edileceğini ve destek sağlanacağını söyleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un sözlerini hatırlatan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan “Yerel seçimler öncesinde Çevre ve Şehircilik Balanı Çanakkale’ ye geldi ve burada Sosyal Konutlarda AK Parti Çanakkale Belediye Başkan Adayı Ayhan Gider ile birlikte düzenlediği toplantıda ‘Biz bu projenin yapılmasını sağlayacağız bu alan zaten çok kıymetli. Yapılan proje ile bu alan daha da değerlenecek. Bizde bakanlık olarak 1 Nisan itibari ile bu alanı Riskli Alan ilan edeceğiz. Bu dönüşümü Ayhan Gider başkan ile birlikte yaparız’ dedi. Ayhan Gider belediye başkanı seçilemedi. Bakanlık bu projeye sırtını döndü. Biz buna rağmen ‘Riskli Alan’ talebimizi ısrarla sürdürüyoruz. Ve Kasım 2019’da bu belgeyi hazırladık. Bu arada tekrar dönüyor şunu da yapın, bunu da yapın. En son 13 binadan tahlil aldık ve Bakanlığa Kasım 2019’da gönderdik. Bu arada 2020’nin başında dedik ki ’28 Ocak’ta süremiz doldu ne oldu? Bir onay belgesi falan gelmedi’ dedik. Onlar da dediler ki ‘Onay Belgesi düzenlenmez. Aykırılık bildirilmediği için yani Yaptığınız işte belgenizde bir olumsuzluk bildirilmediği için kabul edildi’ bilgisi edindik. Yani aksi bir yazı gelmediği için teşhis belgesi kabul edildi. O zaman tekrar acilen riskli alan teşhis dosyanızın değerlendirilmesi için tekrar yazı yazınız 30 Ocak 2020’de ve Çevre Şehircilik Bakanlığı 12 Şubat’ta şöyle bir yazı ile bize geri döndü. Diyor ki ‘Daha önce teklife konu olan riskli alan olarak ilan edilmesine gerek olmaksızın 6366 sayılı kanun kapsamında yapıların, riskli yapı tespit edilerek, tek tek dönüşümün olabileceği’ bizlere bildirildi. Yani Bakanlık demiş ki ikide bir riskli alan deyip durma bu yapıları sen tek tek riskli yapı olarak tespit et ve bunları tek tek dönüştür. Yani bu durumda bizim proje falan hepsi sıfırlandı. Zaten mevcut yasalar belli, mevcut yapıları yık, yap”
Bakan Buranın Riskli Alan Olmasını Reddetti
Seçimden sonra gelinen sürece de değinen Belediye Başkanı Ülgür Gökhan istenen tüm belge çalışmaları ve tahlil sonuçlarına rağmen Alanın tek tek dönüştürülmesi riskli alan ilan edilmesine gerek görülmediğini de belirttiği konuşmasında “Eskiden biz buna başladığımız zaman %50-55’lerle inşaatlar yapılıyordu. Biz o zaman o projeyi yaptığımızda Ona güvenerek insanlara şunu demiştik ‘yeriniz o kadar kıymetli ki biz burada bir planlama yaparsak siz bir katkıda bulunmaksızın, çünkü onların oturduğu yer adı üstünde Sosyal Konut, orada mal sahiplerinin çoğunun borçlanarak ya da para vererek bunu yaptırması mümkün değil. İnsanlar para vermeden çözülsün diye Belediyenin yerlerini de kattık. Daha sonra Bakanlık Yüksek katlara izin vermeyiz dedi biz de kayları da indiririz dedik. Ama sonunda tek tek, bina bina yapın dedi. Bina bina yapın dediği zaman, örneğin bir blok var ve bu blok depreme dayanıksız olduğu için yık, yeniden yap. Ben de diyorum ki buyursun varsa bir müteahhit gelsin kat karşılığı verelim ve tek tek kat karşılığı dönüştürsün. Kordonda görüyorsunuz parası olan insanlar dönüştürüyor. Ama buradaki insanların parası var mı yok mu bilemiyorum. Bana göre yok. Yani kısacası Bakan buranın riskli alan olmasını reddetti. Biz bu kadar uğraştık didindik 2008’den beri uğraştık didindik ve geldiğimiz nokta bu. Hala belediye yapıyordu, yapmıyor gibi bir sürü dedikodu, lafları okuyorum. Herkes laf yetiştiriyor. Ben de diyorum ki durum bu. Bakan bina bina yapın diyor. Bizim de Belediye olarak bina bina yapma şansımız yok. Ben yaparım ama geldiğimiz noktada yapamaz hale geldik” dedi
TOKİ’ye İzin Verseydiniz Şu Anda O İnsanlar Konutlarında Oturuyor Olurdu
Başkan’ın konuşmasının ardından Gündem dışı söz alan AK Parti Meclis Grup Başkan Vekili Esra Yüksel de yaptığı açıklamada Sosyal Konutlar sorununa ve Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın gelinen süreçte neler yaptığına değinerek “Neredeyse 2 senedir Meclis Üyesiyim Grubum olarak, deprem olsun olmasın, gündem olsun olmasın her seferinde Sosyal Konutlar başta olmak üzere şehrimizde riskli yapı stokunun kentsel dönüşüme bir an önce girmesi ile ilgili çağrıda bulunduk ve her cümlemizde bu sorumluluk belediyededir , bu projeler Belediye’nin önderliğinde olacaktır, biz buradayız bizlik ne varsa yapmaya hazırız ifadelerini kullandık. Bu konu 2007’de başladı. Şu an geldiğimiz noktada yapılan toplantı tutanakları dışında ortada bir proje yok. Sizin önceki söylemlerinizde ‘TOKİ’ye yüz vermedik, şehre TOKİ’yi sokmayız’ söylemleriniz vardı. Geldiğimiz noktada ‘TOKİ gelsin yapsın’ diyorsunuz. Eğer siz bunu 2007’de yapsaydınız şu anda o insanlar sağlam konutlarında oturuyor olacaktı. Bu güne kadar gelen süreçteki bir başka sıkıntı da o kadar çok vaatte bulunup ‘Bu benim projem. Ben yaparım’ dediniz ki, hatta bir konuşmanız var bir seçim öncesi ‘Oyunuzu verin, 6 ay sonra orada kepçe çalışacak’ gibi bir söyleminiz var. O kadar güven verdiniz yapacağım dediniz ki oradaki insanlar da kendi başlarına bir blokta hemfikir olup dönüşümünü yapamadı. Hep sizi beklediler. Biz bu konuyu siyasi polemiklerle gölgelemek istemiyoruz. Baştan beri bunun bir siyasi konu değil insani konu olduğunu düşünüyoruz. Bakandan bahsettiniz. Ben sizin yerinizde olsam 2 Nisan’da dosyalarımı alıp Bakan’a giderdim. 3195 sayılı imar kanununun 35. Maddesine göre Belediye riskli bina tespit etmesi ile dönüşüm başlar. Burada sorumluluk sizde sayın başkan” dedi.
AK Parti Grup Başkan Vekili Esra Yüksel’in bu sözlerine cevap veren Belediye Başkanı Ülgür Gökhan “Eğer yıkarsak hiçbir şey yapamayız. Orası arsa olarak kalacak. Var mısınız?” dedi.
Çünkü İnsanların Evlerini Rehin Alacaktınız
Başkan Gökhan’ın bu sözlerinin ardından yeniden söz alan Esra Yüksel “Bu konuda idari ekibinizi çok hızlı çalışması lazım bir. İkincisi sayın Bülent Turan’a Çeşitli dosyalarla gittiniz, karşılıklı görüşme imkanınız da oldu. Hiç birinde, hiçbir zaman Sosyal Konutlar konusu o dosyalarınızın içinde değildi. Destek verin diyebilirdiniz. Daha önce de Bülent Bey ile iletişim kurulup bu konuda öneri alınabilirdi. Geçmişteki söylemlerinizle ‘TOKİ’yi sokmayacağız, TOKİ’ye yüz vermeyiz’ söylemleriniz var” dedi.
Tartışmaya dönüşen sözlü düelloda TOKİ’nin neden alana alınmadığını da açıklayan Başkan Ülgür Gökhan “Niye TOKİ’yi sokmadık biliyor muzunuz? Çünkü insanların evini rehin alacaktınız. Orası Çanakkale’nin en güzide yerlerinden bir tanesi. Adam üstüne borçlanıp para veremeyeceği zaman ne yapıyor? Kaç liraysa onun değerini veriyor ve alıyor. Ben de ona karşı çıktım. Ben TOKİ’ye değil Yöntemine karşıyım” dedi.
Eylem Yapmaktan Başka Çareleri Kalmadı
Gündem dışı söz alan ve tartışmalara fıkra ile katılan MHP Meclis Üyesi Evren Yalçın ise Sosyal Konutlardaki Vatandaşların tek çaresinin eylem olduğunu belirterek “Konuyu bir fıkra ile anlatmak istiyorum. Adamın biri ineğini satmak istiyor ve pazara götürüyor. İlk yıl satamıyor. Ertesi yıl tekrar pazara gidiyor yine satamıyor. Üçüncü yıl artık ineğini satmaya götürüyor. Hala da satamayınca sesli olarak dua ediyor ‘bari köye döndüğümde beni rezil etme. Şu ineği satayım hayrıma’ diye sesli dua edince oradaki bir cambaz bunu duyuyor ve diyor ki ‘ben senin ineğini satarım ama bana on kayme vereceksin’ diyor. Adam da cambaza diyor ki ‘tamam sen sat ben sana yirmi kayme vereyim’ diyor. Cambaz Sandalyenin üstüne çıkıyor ve ‘ağalar bakın hele. Şu gördüğünüz inek var ya, her gün 30 kilo süt verir, buzağıladığı zaman ikişer ikişer buzağılar’ deyince. Adam cambazın elini tutuyor ‘Ya benim inek böyleyse satmayalım’ diyor. Buradaki görüşmeler de her şeyi tam yapıyoruz herşey çok güzel oluyor . bir sorun var ama biz bu ineği satmaktan vazgeçiyoruz. Yani bu Sosyal Konutların tekrardan yapılmasından ziyade, yada gündeme alınmasından ziyade ben inanıyorum ki Belediyenin İmar Müdürlüğü bu konu ile ilgili gerekli çalışmaları yapmıştır. AK Parti Grubunda belirttiği gibi Bakanlık nezdinde destek verilmesi gerekiyor ise gereken her türlü desteği vereceğini zaten biliyoruz. Bu dakikadan sonra gerçekleşecek zaman kaybı, bizim vatandaşlarımızın ölümü ile sonuçlanabilir. Bir an önce ne gerekiyorsa yapılması gerekiyor. Ben şahsen alternatiflerin hepsinin masaya yatırılma taraftarıyım. Bu yöntemlerde Bakanlık İzni Eyvallah, Belediye’nin yapması eyvallah. İzmir’de yaşadığımız depremde 61 saat sonra,95 saat sonra kurtarılan bebekleri izlediğimizde vicdanı sızlamayan, gözyaşı akmayan kimse yok. Bu bizim başımıza geldiğinde ise çok daha acılar ve gözyaşları ile karşılaşacağız. Başkanım siz yazışma dediniz, takip ediyoruz dediniz haklısınız. Fakat ihtiyaç duyduğumuz yerlerde Ankara’da yatıp kalkabiliriz. Bunu Bülent Turan’a gidelim anlamında söylemiyorum. Şu anda bu sürecin hızlanmasının tek çözümü bana şu geliyor. Sosyal Konutlardaki İnsanların eylem yapması gerekir gibi gözüküyor. Yani Evlerini terk etmeleri, gerek Belediyelere, gerekse bürokratik kurumlara, gerekse siyasi partilere baskı unsuru oluşturması gerekiyor. Aksi taktirde hızlanmayacak. Bizim Çanakkale’de siyasetten çok insan odaklı ve hızlı çalışmalar yapmamız gerektiğine inanıyorum” dedi.
Cuma Deren- İsmail Şen