Bir yandan yöre halkı, bir yandan üretici, bir yandan da STK temsilcilerini isyan ettiren JES projeleri için çarpıcı çağrı geldi;
 “Tuzla’nın yok oluş nedenine, kimse seyirci kalmasın.”
Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği yöneticileri, yılladır JES’ lerle mücadele ettiklerine dikkat çekti.
“Ne yazık ki,  şimdiye kadar bir Arpa boyu yol alamadık. İstenmeyen yatırımlara engel olamadık.” diyerek, durum özeti çıkardı.
 Son günlerde Tuzla Çayı’nda gerçekleşen Balık ölümlerinin sebebi olarak JES’ leri gösteren yöre halkı,
“Verimli topraklar etkilendi, Tarım da bitti.” İddiasını savundu.

------------------------------------
TUZLA’DA JES FERYADI..!
------------------------------------

Domatesi ile ünlü coğrafyadan, JES Projelerine büyük tepki geldi. Yöre halkını isyan ettiren, “Bardağı taşıran son damla “ denilerek dikkat çekilen son olay, Tuzla Çayı’ndaki Balık ölümleri oldu. 
JES’ lern bölgedeki tarımı bitirdiğini öne süren üreticiler ve yöre halkı; “Görünen köy kılavuz istemez. Toprakların verimi gitti, Domatesin tadı kaçtı. Üretici perişan” diyerek, yaşanılanlara çarpıcı bir eleştiri getirdi. 
Balık ölümlerinin sebebi olarak, JES’ leri gösteren Tuzlalılar; “Domates denince akla gelen yöremiz ürünleri, ÖES’ ler yüzünden tarihe karışacak” iddiasını savundu.
Ayvacık ilçesine bağlı Tuzla Çayı’nda peş peşe meydana gelen balık ölümleri,  dikkatleri bir anda JES Projelerinin bir biri ardına hayata geçtiği bölgeye yöneltti.
Bölge halkı, peş peşe kurulan Jeotermal Enerji Santralleri’nin (JES), tarımı bitirdiğini iddia etti. Balık ölümlerine nedenin, JES’ lerin atıkları olduğunu iddia etti.
Kuzey Ege’nin İnci köşesinde,   Çevreyi ve Doğayı Korumak amacı ile kurulan ‘Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği’ sessiz kalmadı.
 Dernek yöneticileri, yılladır JES’ lerle mücadele ettiklerini ancak bir Arpa boyu yol alamadıklarını söyledi.
Özellikle domatesi ile ünlenen Tuzla bölgesinde,  hasat zamanı gelmeden ürünlerin tarlada çöktüğünü, üreticinin büyük mağduriyet yaşadığını anlatan Dernek yöneticileri,   kısa süre önce balık ölümleri ile gündeme gelen Tuzla köyü çayında,  yüzeyi kaplayan ölü balıkların, çayın denizle birleştiği kumsala kadar yayıldığını anımsattı.
Balık ölümlerinin halk arasında paniğe neden olduğu Tuzla’da, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri ölü balıklardan numune alıp inceleme başlattı.

JES’LER GELDİ, TARIM BİTTİ…
Gülpınar ve yöresinde, sürdürülebilir bir yaşam oluşturmak adına uzun süredir  çalışmalar yapan ‘Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği’ 2014 yılından buyana verdikleri mücadeleyi dile getirdi.
2017 yılında, dernek başkanı olarak göreve gelen emekli öğretmen Gönül Işık, bu tarihten günümüze karşı çıktıkları projelere bir türlü engel olamadıklarına dikkat çekti.
 Gülpınar ve çevresinde doğanın korunması ve tahribatın önlenmesi adına mücadele verdiklerini anımsatan Işık; “Derneğimizin şu anki başkanı Şerife Sümer ile birlikte, Gülpınar’ın çevresini ve doğasını korumak için omuz omuza mücadele ediyoruz.
Dernek Başkanı Şerife Sümer ise, Gülpınar Köyü’nde toplu balık ölümlerinin çevre sakinlerini dehşete düşürdüğünün gözlen9idğini söyledi..
JES projelerini hayata geçmesi için, yöre halkının geçim kaynağı olan zeytinliklerin gözden çıkarılmasına tanık olduklarını belirtti.
Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği’nin çabaları ile organik zeytinciliğinin önemli bir yeri olan bölgede,  JES kurulmasına karşı çıkıldığın, tüm çabalara rağmen JES’ lerin kurulduğunu anlattı.
Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği tarafından başlatılan hukuksal mücadele kapsamında, bir porje için yürütmenin durdurulması ve projenin iptali talebi ile dava açtıklarını, işletmenin çalışmaya geçmesi durumunda, çevreye olumsuz etkinin telafisi güç veya imkansız zararları doğabileceği gerekçesi ile yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini dile getiren Dernek Yöneticileri,
“Son durum ortada, balıklar ölüyor, tarım bitiyor. Toprağın verimi, domatesin tadı kaçtı” iddiasını savundu.
Gözlenen balık ölümlerinden önce, JES projesinin  pek çok kez atıklarını çaya attığına tanık olan Dernek yöneticileri,  geçen Nisan ayında şikayetlerini önce CİMER’ e ardından Çevre Ve Şehircilik Müdürlüğü’ne ve son olarak da, Jandarma’ ya müracaat ederek dile getirdiklerini aktaran Derneğin kurucu başkanı  Işık, santralin şikayet sonrası atıkları çaya akıtmayı kestiğini iddia etti.
Gönül Işık, JES’ lerin bölgeye kurulması ile ilgili çok kez mahkeme açtıklarını anımsattı şöyle devam etti;
 “Biz çok kez denk geldik, santralin atıkları arıtması gerekirken, maliyeti az olduğu için gece tuzla çayına akıtıyorlar. Bölgedeki balık ölümlerinin de sebebi budur.
Bölgede aktif bir şekilde meyvecilik yapılıyor.  JES’ lerden sonra üretilen meyvelerin de verimsiz olmaya başladığını bir değil, üretici dile getiriyor”  

JEOTERMAL ENERJİ NEDİR?
Toprağın altında mağmaya yakın olan bölgelerde depolanmış yüksek sıcaklık ve basınca sahip ısı enerjisidir. Sürdürülebilir ve az maliyetli enerji üretebilen jeotermal santralleri havayı kirletmediği ve radyasyon yaymadığı için “temiz enerji” olarak biliniyor.
Jeotermal enerjinin sondajı sürecinde ekosistemin bozulması, jeotermal sıvının su ve toprağı kirletmesi, hatta arazinin çökme riski de bilinmekte.
Jeotermal akışkanın bir nehre ya da denize bırakılması durumunda ise su canlıları ve bitkileri zehirleyebilir, santrallerin soğutma kulelerinden verilen buhar ve içerdiği toksik maddelerin çevredeki ağaçlara da zarar verdiği bilinen olumsuz etkiler arasında.
Jeotermal enerji amaçlı yapılan kazıların depremleri tetikleyebileceği de bazı bilimsel çevrelerce savunulan iddialar arasında.
MTA (Maden Teknik Arama) tarafından yapılan çalışmalara göre, Türkiye, özellikle Batı ve Orta Anadolu’da, zengin jeotermal enerji kaynaklarına sahip.

Cuma Deren