Kent konseyi Genel Kurulu’na ilişkin davet ve bilgilendirme anlamı da taşıyan bir yazışmanın delil olarak Vali Tavlı’ ya sunulduğu şikayet dilekçesinde; “Yönetmeliğin ruhuna aykırı bir dunum yaşanıyor” denildi.
 
Çanakkale Sarraflar Derneği Şubesi Başkanı Timur Ay başkanlığında imzaya açılan şikayet dilekçesinde, Kent Konseyinde yaşandığı ileri sürülen görüş şöyle dile getirildi;  “Kent konseyinin aldığı kararlarla kentlilerin karar sürecine dahil edilmesi, karar süreçlerinin demokratikleştirilmesi, katılımcılık ve eşitlik ilke ve prensipleri daha ilk baştan ihlal edilmekte ve yönetmeliğin ruhuna aykırı bir şekilde Çanakkale sivil toplum kuruluş örgütlerine adeta dayatılmaktadır”

17 Aralık’ da gerçekleşecek Kent konseyi Genel kuruluna ilişkin, STK temsilciliklerine gönderilen çağrı ve bilgilendirme yazışmasına tepkiler büyüdü.
 
Ket konseyi’ nin Ruhu’ nun bozulduğu iddiası ile kaleme alınan bir şikayet dilekçesinin Çanakkale Valisi Orhan Tavlı’ ya sunulduğu öğrenildi.
 
Çanakkale Sarraflar Derneği Şubesi Başkanı Timur Ay öncülüğünde, 50’ ye yakın STK temsilcisinin imzası yer alan şikayet dilekçesinin 24 Kasım Öğretmenler Gününde, Valilik Özel kalem müdürlüğü’ ne sunulduğu alınan bilgiler arasında.
 
“KONSEYİN RUHUNA AYKIRI…”
17 Aralık tarihinde gerçekleşecek Kent Konseyi Genel Kurulunda yapılacak başkanlık seçimine yönelik, Çanakkale valisi Orhan Tavlıya sunulan şikayet dilekçesinde 50 ‘ ye yakın STK temsilcisi; “Knt Konseyin Bağlı Bulunduğu Yönetmeliğin ruhuna aykırı bir dunum yaşanıyor” dedi.
 
İŞTE O DİLEKÇE;
STK Temsilcileri, “Sayın Valim” diyerek başladıkları şikayetlerinde;
 
“2004 Eylül ayında kurulan Çanakkale Kent Konseyi, T.C. İçişleri Bakanlığı’nın yönetmelikle belirlenen çalışma usul ve esasları doğrultusunda uygun olarak gerekli düzenlemeleri yaptığı her ne kadar ifade edilse de 08/11/2016 tarihli yazıları tamamen yönetmeliğin ruhuna aykırı bir durum arz etmektedir” dedi ve ardından da;
 
Çanakkale Kent Konseyinin, vizyon ve misyonunu izah ederken; “katılımcı ve müzakereci demokrasi ilkesi temelinde, kentlilerin kentin karar süreçlerinde aktif rol almasını sağlayarak; kent vizyonunu gerçekleştirebilmek için çalışır, kentlilerin karar süreçlerine dahil ederek, siyaset üstü çalışma etiğimizi koruyarak, başta bütçe kaynakları olmak üzere tüm hizmetlerimizde eşitliği ve katılımcılığı gözeterek, karar süreçlerinin demokratikleştirilmesini görev biliyoruz” ifadeleriyle ana hatlarıyla ideal bir görev tanımını ortaya koyduğuna dikkat çekildi.
 
 Tavlı’ ya, Kent konseyi Genel kurulu öncesi yaşanan sıkıntılı durumu, çelişki dolu davet ve bilgilendirme yazışmasını örnek göstererek aktaran STK Temsilcileri;
 
“Görüldüğü üzere kent konseyi yönetmeliği ve misyon vizyon hedefleri incelendiğinde kent konseyinin aldığı kararlarla kentlilerin karar sürecine dahil edilmesi, karar süreçlerinin demokratikleştirilmesi, katılımcılık ve eşitlik ilke ve prensipleri daha ilk baştan ihlal edilmekte ve yönetmeliğin ruhuna aykırı bir şekilde Çanakkale sivil toplum kuruluş örgütlerine adeta dayatılmaktadır” dedi.
 
STK Temsilcilerinin Şikayet dilekçesinin devamında;
 
“Öncelikle birçok dernek gibi tarafımıza da, ilk kez kent konseyi tarafından bir resmi evrak ulaştırılmakta ve bugüne kadar kent konseyinin çalışmaları, faaliyetleri ve herhangi bir davetin ulaşamadığı gibi tarafımızca da tebliğ - tebellüğ edilen her hangi bir evrak ta söz konusu değildir” bilgisi vali Tavlı’ ya sunuldu.

50’ ye yakın STK temsilcisi, Aralık ayı içerisinde gerçekleşmesi planlanan kent konseyi seçimlerine kısa bir zaman kala davetiye olarak hazırlanan o yazışma hakkında gözlenen çelişkiyi şikayet dilekçesinde Vali Tavlı’ ya şöyle aktardılar;
 
DEMOKRASİ BUNUN NERESİNDE?
‘GELİN AMA OY VEREMEYECEKSİNİZ’
“Tarafımıza ulaşan, fakat son cümlelerinde oy kullanamayacağımız ibareleri bulunan davetiye/ihtar içeren ve kendi ile çelişen mektubu Çanakkale’nin, demokrasi ile anılan şehrimizin kent konseyi ile bağdaştırmak mümkün değildir.
Kent konseyi 12 yıllık tecrübesi(!) esasında her şeyi apaçık ortaya koymaktadır”
 
ŞİKAYET DİLEKÇESİNDE BİR İDDİA DAHA;
‘BİR SİYASİ PARTİNİN YAN KURULUŞU GİBİ’
 
Kent Konseyi’ ne ilişkin 50 ye yakın STK temsilcisinin imzasını taşıyan şekiyat dilekçesinde dikkat çeken bir diğer aktarım da şu oldu:
“Kentin gündemi ve beklentileriyle çoğu kez örtüşmeyen ve bir siyasi partinin yan kuruluşu gibi çalışan, kent konseyinin imkânları ile Çanakkale’mizin gelişimi doğrultusunda çalışmaların yerini maalesef siyasi propaganda üreten ve siyasi görüşlerinin aksi istikamettekilerin veya tarafsız kimselerin dışarıda kaldığı bir platforma dönüştürülmüştür”
 
Kent konseyi misyonundan uzaklaştı iddiasının da yer aldığı o dilekçe;
 
“Kent konseyinin 08/11/2016 tarih ve 364 sayı ile genel kurul davetinde 17 Aralık 2016 tarihinde gerçekleşeceği, oy kullanacak dernek temsilcilerimizin ismi ve yapması gerekenler belirtilmiş ardından organ seçimleri madde 11/6. gereğince ilgili dernekler ve vakıflardan “seçimli genel kurullar dışında bir dönemde en az 2 genel kurula katılmış olanlar seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olacaktır” denilerek demeğimizin seçimlerde oy kullanamayacağı belirtilmiştir.
 
Böylelikle Çanakkale’nin birçok vakıf ve demeği başka bir ifadeyle oy kullanması istenmeyen birçok demek alınan bu kararla dışarıda kalacak ve oy kullanma hakkı resmen ellerinden alınmış olacaktır.
 
Böylesine önem atfedilen bir kuruluşun adeta bir siyasi organizasyon ruhuyla hareket ederek kendine yakın olmayan vakıf ve dernekleri dışarıda bırakma gayreti 2004 yılından beri kamuoyunun malumudur.2014 yılında gerçekleşen kent konseyi seçimleri de bu durumu teyit etmektedir.
 
Oysaki kent konseylerinin katılımcılık ve eşitlik ilkeleri temelinde hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese hitap etme zorunluluğu vardır. Demokratik ve eşit temsil, kent konseylerinin meşruiyeti için gerekli olan bir ilkedir. Modem ve yaşanabilir bir kentin oluşumuna sosyal uzlaşı ortamında katkı sağlamak yerine kendi görüşü dışındakileri dışarıda bırakan bir yaklaşım tarzı ile kent konseyinin aldığı bu kararlar kabul edilemez bir durumdur.
 
5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 76. maddesine göre konseyler, “kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye” çalışan yapılar olarak tasarlanmıştır. Tanımdan da görüleceği üzere katılımcılık, demokrasi, yönetişim özellikleriyle yerel demokrasiyi güçlendirme aracı özelliği zedelenmiş ve esas misyonundan uzaklaşmıştır”
 
NERE DE YERELLİK İLKESİ?
 
Çanakkale valisi Orhan Tavlı’ ya sunulan şikayet dilekçesinde dikkat çeken bir diğer anlatım da şu oldu;
 
“Yerellik ilkesi çerçevesinde katılımcılığı, demokrasiyi ve uzlaşma kültürünü geliştirme çabası yerine farklı yaklaşımlarla kentin aktörleri görmezden gelinmekte ve kent konseyi alınan kararla tamamen bir temsil sorunu yaşamaktadır.
 
Temsil sorunu yaşayan kent konseyinin bu imajdan kurtulması ve asli vazifesi olan katılımcılık ilkesi gereği almış olduğu kararı genel kurul kararı olmadan sadece kendi üyeleri arasında alarak bir dayatma içerisinde olmasının da hukuki bir dayanağı yoktur. En sıradan yönetim teşekküllerinde dahi geneli ilgilendiren önemli kararlar genel kurullarca alınırken kent konseyinin şehrin aktörlerini dışarıda bırakarak ortaya koyduğu tavır hukuki ve ahlaki değildir.
Kent konseyi hiçbir ayrım gözetmeksizin her kitleye herkese hitap eden bir platformdur. Öznesi seçmen değil kentlidir, Çanakkalelidir. bu nedenle kent konseyi uygulamalarına bakıldığında vizyon ve misyonun da belirtilen ilke ve prensipler yanında çalışma usul - esaslarında da ana dayanak olan mevzuatın ruhundan kopuk bir şekilde faaliyetlerini yürütmekte olduğu görülecektir.
5393 sayılı yasa ve yönetmelikler uyarınca kent konseylerine verilen yetkiler ve görevler içerisinde yönerge yapmak ve yönerge değiştirmek yer almaktadır. Fakat bu yetki yasa ve yönetmeliğe aykırı olmamak şartıyla yönergelerle açıklanabilir. Bu doğrultuda yönerge yapma yetkisi bulunan temsil sorunu yaşayan kent konseyi yönergedeki değişiklikler hakkında kamuoyunun, vakıf, demek ve sendikaların beklentilerini, görüşlerini almadan dar bir kadro ile sözde Çanakkale sivil toplum örgütleri ve Çanakkale adına karar aldıkları iddiasındadır. Başta da ifade ettiğimiz üzere genel kurul kararı alınmadan ve halkın görüşleri alınmadan Çanakkale’de faaliyet yürüten birçok vakıf, dernek, sendika ve sivil toplum kuruluşlarını dışlayarak alınan bu karar hukuki değildir.
 
Kaldı ki çok sayıda sivil toplum kuruluşlarını dışarıda bırakarak toplantı yapan kent konseyine bugüne kadar kimler katılım gerçekleştirmiştir? Bu toplantılara kimler davet edilmiştir? Seçimlerden men edilen vakıf, dernek ve sendikalara herhangi bir resmi evrak ulaştırılmış mıdır? Toplantı tarihleri dâhil faaliyetler gazete ve internet, mesaj başta olmak üzere herhangi bir duyuru gerçekleşmiş midir? Bu ve buna benzer hususlarda kent konseyi tarafından cevaplandırılması gereken sorulardır.”
 
SEÇİMLER ŞAİBELİ OLACAK…
Şikayet dilekçesinde, 17 Aralık ta gerçekleşecek seçimin şaibeli olacağı görüşünün de savunulduğu gözden kaçmadı.
İşte o anlatım;
 
“Bu itibarla 17 Aralık 2016 tarihinde gerçekleşmesi planlanan seçimler şaibeli bir seçim olacağından mevzuatın ruhuna uygun bir şekilde yönergelerin yeniden hazırlanarak seçimlerin ertelenmesini, hukuka uygun olarak düzenlenecek yeni yönergenin genel kurul kararıyla alınmasını, mali harcamaların, yardımların bir müfettiş tarafından denetlenmesi hususlarının zatı âliniz tarafından değerlendirilmesi huşunu arz ederim”
 


Kaynak: Haber Merkezi