Çanakkale Boğazı’nda, 70. Yı önce yaşanan faciada Şehit düşen 81 kahraman denizcimiz, dün düzenlenen törenle anıldı.
70 yıl önce dün,  Nara Burnu önlerinde İsveç bandralı Naboland iisimli şilep ile çarpışarak batan Dumlupınar Denizaltısı’ nda şehit olan 81 kahraman denizci, facianıın yaşandığı o noktada, Nara Burnu açıklarında anıldı.
Son sözleri  "Vatan sağ olsun" olan ve bu ifadeleri Türk Milletinin hafızalara kazınan Dumlupınar şehitlerinin anısına, 108 yıl önce geçilmez kılınan Boğaza çelenk bırakıldı.
Nara Burnu önlerinde 4 Nisan 1953'de İsveç bandralı Naboland şilebi ile çarpışması sonucu sulara gömülen, 81 denizcimize demirden tabut olan Dumlupınar, o günün şartlarında tüm uğraşlara rağmen yüzeye çıkarılamamıştı.
Dumlupınar Denizaltısı'nda şehit düşen 81 denizci anısına dün düzenlenen törende, duygu yüklü anlar yaşandı.
Denizaltında, tam 70 yıldır bir Mağbeti andıran Dumlupınar’ ın battığı o noktaya, 'TCG 1. İnönü' isimli Denizaltı yola çıktı.
Yolcuları, şehitleri anmak üzere seyre çıkan Vali Yardımcısı Hakkı Uzun, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit ve Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir oldu.
T.C.G. 1. İnönü deniz altısı, 81 mürettebatı ile sulara gömülen Dumlupınar’ ın battığı noktaya geldi, alargada bekleyişe geçti.
Vali Yardımcısı Hakkı Uzun, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit ile Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Dumlupınar şehitleri anısına, Çanakkale şehitlerinin geçilmez kıldığı boğaza çelenkler bıraktı
'TCG Dumlupınar'ın anısına denize çelenk bırakılan o törende, Denizcilerin saygı duruşuna geçtiği anlarda, marur bakışlar göz doldurdu. Şehit 81 denizci için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
'TCG Kumkale' gemisinden töreni takip eden askerler, gaziler ve şehit yakınları 1 dakika boyunca çalınan siren eşliğinde, Dumlupınar şehitlerine selam durdu.
'TCG 1. İnönü' denizaltısında düzenlenen anma töreni sonrasında Vali Yardımcısı Hakkı Uzun, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, askerler, gaziler ve şehit yakınları ikinci anma törenine katıldı.
 Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanlığındaki Nara Barbaros Şehitliği'nde düzenlenen tören, tüm deniz şehitleri için gerçekleşti.
Barbaros şehitliğinde, saygı duruşunda bulunan protokol , hep bir ağızdan İstiklal Marşı'nı okudu.
Şanlı Türk bayrağı, bu sırada Şehitlik gönderine toka edildi.
Törende Dz. Yarbay Alpaslan Yavaş tarafından günün anlam ve önemi ni içeren konuşma gerçekleşti. Şehitler için dua edildi. Vali Yardımcısı Hakkı Uzun, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit tarafından şehitlik defteri imzalandı.  Şehitliği ziyaret eden protokol üyeleri, gaziler ve şehit yakınları, bir çoğu sembolik Şehit mezarlarına karanfil bıraktı.
Facia sırasında 3 yaşında olduğunu ifade eden Dumlupınar denizaltısında şehit olan er Ahmet Günal'ın oğlu Mustafa Günal , babasını net hatırlayamadığını söyledi. Bu anlarda gözleri ayrı bir doldu.
Günal, "Babamı 2 ya da 3 kez gördüm. Üzerinde siyah elbisesi vardı. Bir de beyaz elbisesi olduğundan başka babamla ilgili bir şey hatırlayamıyorum. Duygu tarifi imkansız bu tören. Kelimelerle anlatması zor" şeklinde konuştu
O GÜN EDİLEN, O ÇOK ANLAMLI SÖZLER
TCG Dumlupınar, 1953 yılında, 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece su üstünden seyrederken, saat 2: 10 sularında Çanakkale boğazı Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpıştı.
Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar'a çarpmış ve ağır hasar alan denizaltımızın üzerinden adeta çiğneyip geçmişti.
Çarpışmanın şiddetiyle, Boğaz geçişi için dış güvertede bulunan Dumlupınar'ın 8 mürettebatı,  denize savrulmuştu.
8 kişiden 2 si pervaneye takılarak, biri boğularak şehit düşmüştü.
Olay yerine ilk olarak Gümrük Motoru geldi. Sağ kalan 5 kişi, Gümrük Motoru tarafından Çanakkale'ye götürülerek hastaneye yatırıldı.
Denizaltı öylesine hızlı batmıştı ki geminin içindeki 81 kişiden yalnızca 22'si kıç torpido dairesine sığınabilmişti.
Burada mahsur kalan 22 kahraman,  battı şamandırasını su yüzüne fırlattmayı başarndı. Böylelikle, irtibat sağlanabildi.
Güneşin doğmasıyla birlikte civarda dolaşan balıkçı tekneleri tarafından şamandıra görüldü. Gümrük Motoru derhal şamandıranın yanına geldi. Gümrük Motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz, şamandıradaki ahizeyi kaldırarak ve 'Alo' diyerek cevap bekledi. Denizaltıdan cevap veren Astsubay Selami Özben; elektriğin kesik olduğunu, geminin sancak tarafına 15 derece yatık olduğunu, kıç torpido dairesinde 22 kişi olduklarını bildirdi. Selim Yoludüz, Kurtaran gemisinin geleceğini söyledi. Daha sonra ise Üsteğmen Suat Tezcan, aynı telefon vasıtasıyla Astsubay Selami ile irtibat kurdu.
Üsteğmen Suat Tezcan ile Astsubay Selami arasında şu konuşma geçti:
-Alo... aşağıdan... alo.... Dumlu..."
"-Evet Dumlu..."
"-Ben Üsteğmen Suat..."
"-Evet efendim, ben Selami..."
"-Selami nasılsınız? Biz geldik, şimdi bana durumu anlat"
"-Efendim dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı. Bataryayı sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik. Şimdi manevra dairesi suyla dolu..."
"-Kaç kişisiniz orada...?"
"-Diğer dairelerle irtibatınız var mı?"
"-Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum, şimdi cevap vermiyorlar"
"-Merak etmeyin, Kurtaran geldi, biz buradayız"
"-Efendim manometre 267 kadem gösteriyor, doğru mu?"
"-Selami, Kurtaran geldi. Şimdi kurtarma işlemine başlanıyor. Ben biraz sonra yine gelirim"
"-Peki efendim..."
Üsteğmen Suat bu konuşmayı rapor ettikten sonra, yeniden telefon başına gelerek aşağıdakilere moral vermek istedi;
-Alo Selami.-Evet Dumlu.-Selami nasılsınız?
-Efendim hava biraz fenalaştı.
-Moralinizi bozmayın. O hava size daha iki gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin.
-Yok efendim hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok, karanlıktayız.
-İhtiyaç lambalarını kullanmayın, lazım olacak.
-Kullanmıyoruz, zaten birinin ışığı çok zayıfladı.
Bu konuşmanın ardından, Astsubay Selami, kurtarılma ümitlerinin olmadığını anladı. Denizaltından duyulan son cümle, Astsubay Selami'nin "Vatan sağolsun" sözleri oldu. Bir süre sonra denizaltıyla tekrar irtibat kurulmak istense de, Üsteğmen Suat seslenişlerine cevap alamadı. Aşağıdan sadece bir takım gürültüler ve inilti sesleri duyuldu. Çalışmalar esnasında, şamandıranın telefon kablosu kopunca, denizaltıdan bir daha haber alınamadı. Denizaltıdan sadece çarpışma anında köprü üstünde bulunan Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Haşan Yumuk, Astsubay Başçavuş Hüseyin İnkaya, Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış kurtulmuş, içlerinde Komodor Kurmay Albay Hakkı Burak'ın da bulunduğu 7 subay, 35 astsubay, 39 er şehit olmuştu.
Şerife Erdem