Önder, AK Parti Grup Başkanı ve Çanakkale Milletvekili  Bülent Turan'ın 'Çok top çevirme Özür dile' sözlerine karşılık ' Asıl siz top çevirmeyi bırakın. Daha Çanakkale'yi yönetemiyorsunuz İl Özel İdaresi Batıyor' sözleri ile sert karşılık verdi.
26-30 Ağustos tarihleri arasında Çanakkale'de gerçekleştirilen Adalet Kurultaynın ardından yaşanan olaylara karşılık Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale İl Başkanı Nejat Önder İlk kez basın toplantısı düzenleyerek sorulara yanıt verdi. Zaman zaman sert sözler sarfeden Önder, şu açıklamaları yaptı "Biz kurultaydan önce Genel Merkezimiz Adalet Kurultayı Temel Kuralları diye bir bildiri yayınladık. Bu bildirideki birinci kural diyor ki 'Adalet Kurultayı Çanakkale Savaşlarının geçtiği bölgede yapılacaktır. Burada yapacağımız bütün faaliyetlerimiz, aziz şehitlerimizin değerli hatıralarına yakışır hassasiyette olmalıdır" diyor. Buna rağmen, kutsal topraklara ve şehitlerimizin anısına saygı göstermeyen, 4 gün içerisinde yüzbinlerce ziyaretçinin uğradığı bir ortamda iki üç tane densiz, şehitlerimizin aziz hatırasına terbyesizlik ve saygısızlık yapmışlardır.  Bunlar zaten Genel Başkanımızın talimatı ile hem kampın dışına çıkarılmıştır, hem de partiden atılmışlardır.  Bunun ardında hükümeti yöneten AKP'nin o bakanı başta olmak üzere Çanakkale AKP Milletvekili ve Çanakkale  AKP'il başkanı  konuşmışlar. Bakan Kurtulmuş 'CHP  açıkça özür dilemelidir' diyor.  Bakan Kurtulmuş'a da ben şunu söylemek istiyorum.  Biz Özrümüzü dileriz. Ama bu bizim dışımızda gelişen bir olaydır.  En azından bizim dilediğimiz özür, Cumhuriyetin temellerine dinamik koyan bir davranış değildir.  Biliyorsunuz Fetö terör örgütü ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunu söylemişti 'ne isteseler verdik. Biz beraber yürüdük bu yollarda. Biz beraber ıslandık' demişti. Şimdi ülkeyi 50 sene geriye götüren bu darbe girişiminin ardından  onların Cumhurbaşkanı 'Allahım beni af etsin. Milletim beni af etsin' diyerek geçiştirdi" dedi. 
Çanakkale'yi Bile Yönetemiyorlar Özel İdaresi Batıyor
AK Parti Grup Başkanı ve Çanakkale Milletvekili  Bülent Turan'ın 'Çok top çevirme Özür dile'  sözlerine sert tepki gösteren CHP İl Başkanı Nejat Önder "Bülent Turan arkadaşımız 'çok top çevirme özür dile' diyor.  Ben de şunu söylüyorum. Ülkeyi yönetemiyorsunuz. Ülkeyi kaosun içine soktunuz.  Ülkeyi karpuz gibi ikiye yaran bir uygulamanız söz konusu.  Asıl siz top çevirmeyin.  Çanakkale'yi bile yönetemiyorlar. İl Özel İdaresinin şu anki toplam borcu 60 Trilyon. İki tane Mutel ile bütün lojmanları satışa çıkarıyorlar. 33 Trilyon daha borç almak istiyorlar İllerbankasından. Bu borcu da aldığımızda İl Özel İdaresinin İllerbankasına olan borcu 93 Trilyon Lira oluyor. Bu 93 Trilyon Liranın  15 Trilyonu yıllık faize gidecek.  Para bulamıyorlar. Bu Nedemektir biliyor musunuz?  Gelecek dönem Çanakkale ili hizmet alamayacak demektir.  Bunun ile ilgili biz gerekli mahkeme davamızı da açtık" dedi.  
Ülkeyi Yönetemeyenlerin Bize Şehit Dersi Vermesi Ağrımıza Gidiyor
Ülkeyi yönetemeyenlerin kendilerine şehit dersi vermelerinin çok ağırlarına gittiğini söyleyen İl Başkanı Nejat Önder "Bu yüzden ülkeyi yönetenlerin bize şehit dersi vermeleri. Bizim ağırımıza gidiyor.  Buradan o arkadaşlarımıza da seslenmek istiyorum. Bunlar o kadar kilometre yol yürüdüler. Yürüdükleri yoldan sonra neden yürüdüklerini konuşmak üzere, siyasal görüşü ne olursa olsun, insanların konuşmacı olduğu, arzuhalim var diyen herkesin, konuşma hakkı yakaladığı bir kurultay gerçekleştirildi. O kurultayda neler olduğunu merak etmelerini öneriyorum." dedi.
Kurultay Sonuç Bildirgesi
Adalet Kurultayınnın ardından ortaya çıkan kurultay bildirgesini de okuyan Önder "Bu Adalet Kurultayının ardından bir bildirgemiz söz konusu.  O Bildirgeyi de sizler ile paylaşayım "Adaletin yok edildiği, korku, endişe ve çaresizlik duygusunun toplumu teslim aldığı bir süreçte milyonlar adalet için yürüdü. Adalet yürüyüşü korku zincirini kırdı. Cesaret ve umudu ateşledi. Adalet yürüyüşüyle başlayan süreç adalet arayışının en geniş biçimde konuşulması, tartışılması, sonuçlar çıkarılarak hedefler saptanması için bir kurultay talebini ortaya koydu. Dört gün süren Kurultayımız bize demokrasi, adalet ve huzur ekseninde bir siyasi hat çizmiştir. Bu hat Türkiye’nin karanlıktan çıkış hattıdır. Bu hat demokrasi, adalet ve huzur isteyen herkesin ortak hattıdır.
Adalet Kurultayı diyor ki;  Adalet Mücadelesi Meşrudur Devlet, yurttaşlarını huzur, güven ve refah içerisinde yaşatmakla yükümlüdür. Bunun yolu adaletten geçer. Adaletten sapan iktidarlara karşı halkın hak, hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi meşru bir mücadeledir. “Adalet Hakkı” Temel Bir Haktır.  Bugün Türkiye’de Adalet Hakkı Sistematik Olarak İhlal Edilmektedir
Mahkemeler bağımsız ve tarafsız değildir. Millet mahkemelerden umudu kesmiş, siyaset yargıya hâkim olmuştur. Hâkimler hukuka değil iktidarın beklentilerine göre karar vermektedir. Siyasi planların parçası olarak milletvekilleri tutuklanmakta, bu yolla aslında milli irade hapsedilmektedir. Çözüm: Derhal bağımsız ve tarafsız yargı inşa edilmeli, yargıya güven tesis edilmeli, tutuklu milletvekilleri serbest bırakılmalıdır.
 Devlettede Adalet yoktur. Devlette liyakat sistemi çökmüştür. Liyakat yerine sadakat, layık olan yerine sadık olan tercih edilmektedir. Kayırmacılık ve yolsuzluk yerleşik usul haline gelmiştir. Devlet kapıları ve imkânları yetenekli ve başarılı olanlara kapalı, arkası güçlü, sırtı kalın olanlara ise açıktır. Yükselmenin Çözüm: Kuvvetler ayrılığı esasına dayalı, denge ve denetleme mekanizmaları olan demokratik devlet oluşturulmalı .
 Seçimde de Adalet Yoktur.  Seçimlere hile karışmıştır. Mühürsüz seçimle millet iradesine tecavüz edilerek, gayrimeşru bir anayasa oluşturulmuştur. Seçim barajı ve siyasi parti düzeni milli iradenin tam olarak parlamentoya yansımasını engellemektedir.  Çözüm: Demokrasi ve milli iradenin hâkim olması için adil ve meşru bir seçim düzeni oluşturulmalı, sivil toplumun etkin denetimine imkân tanınmalıdır.
 Geçimde de Adalet yoktur.  Gelir bölüşümü adaletsizdir. Zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu bir düzen hâkimdir. İşsizlik ve geçim sıkıntısı halkın en büyük sorunudur. Ekonomi hukuki güvence altında değildir. Belirsizlik ve keyfilik girişim özgürlüğünü yok etmektedir.Çözüm: Sosyal devlet tesis edilerek gelir adaleti sağlanmalı, refah paylaştırılmalı, hukuk güvenliği altında ekonomi rahatlatılmalıdır.
 İnan.ta Adalet Yoktur.  Ülkede totaliter tek adam rejimi kurulmuştur. Siyasal olarak tüm yetkileri tek elde toplayan rejim şimdi kültürel egemenliği de ele geçirme peşindedir. Bu rejim bireyin nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını, ne giyeceğini, ne konuşacağını, neye inanacağını tek merkezden belirleme çabasındadır. Bu amaçla yaşam tarzına ve inançlara müdahaleci, tek tipçi uygulamalar yerleşmektedir. Çözüm: Yaşam tarzı ve inançlara müdahale edilmemeli, özgürlükler korunmalı ve genişletilmeli, camiye, kışlaya, adliyeye ve okula siyaset sokulmamalı, tarikat, cemaat ve inanç grupları iktidar odağı ve ortağına dönüştürülmemelidir.
Eğitimde de Adalet Yoktur.  Eğitimden bütün paydaşlar şikâyetçidir. Ne öğretmenler, ne öğrenciler, ne de veliler memnundur. Müfredat bilimsel değil ideolojik esaslara göre hazırlanmaktadır. Atatürk ve Cumhuriyet gibi ortak değerlerimiz unutturulmak istenmektedir. Herkes tek tip okula mahkûm ve mecbur edilmektedir. Çözüm: Aklı ve bilimi esas alan, ortak değerlerimizi çoğulculuk ekseninde koruyan, fırsat eşitliğini sağlayan bir eğitim reformu yapılmalı, eğitim hem bireysel hem de toplumsal olarak yoksulluktan kurtulmanın en önemli aracı olmalıdır.
 Yaşamda da Adalet Yoktur. Türkiye’de toplumsal yaşam eşitsizlik, kutuplaşma ve çatışma ekseninde devam etmektedir. Onun da Çözüm: Çatışma, kutuplaşma ve ötekileştirme siyaseti terk edilmeli,ayrılıklar uzlaşma dili ve yöntemleriyle ele alınmalı, huzur siyaseti inşaedilmelidir.
 Medyadad ada adalet yoktur.  Medya ağır bir baskı altındadır. Fiili bir sansür söz konusudur. Gazeteciler tutuklanmakta, gazetecilik yargılanmaktadır. Dürüst ve objektif gazetecilik ateşten gömlek giymeye dönmüştür. Devlet kaynaklarından beslenen havuz medyası eliyle operasyonel medya yaratılmıştır. Muhalefet operasonel medya eliyle hizaya sokulmakistenmektedir. Çözüm: Medya üzerindeki hukuki, fiili, mali ve manevi baskıkaldırılmalı, tutuklu gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya kuvvetler ayrılığı sistemi içinde dördüncü kuvvet olarak görülüp anayasal güvence altına alınmalıdır.
Adalet Kurultayı Bir Kolektif Demokratik Güç Yaratmıştır Adalet yürüyüşü ile korkunun yerini cesaret, çaresizliğin yerini umut almıştır. Bu Kurultay ise buna bir kolektif demokratik güç mahiyeti kazandırmıştır. Katılımcılar tek adam rejimi karşısında çaresiz ve yalnız olmadıklarını hissetmişlerdir. Bugün güçlünün hüküm sürdüğü, güçsüzün süründüğü bir düzen vardır. Bu düzen değişmelidir. Bu düzeni adalet ve huzur talebi ekseninde oluşacak kolektif demokratik güç değiştirecektir.  Demokrasi, Adalet ve Huzur Hareketi Doğmaktadır Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı daha şimdiden bir büyük Demokrasi, Adalet ve Huzur Hareketine dönüşmüştür. Bu hareket çıkış hattının hareketidir. Bu hareket farklılıklar üzerinden değil ortak noktalar üzerinden tarif edilen bir harekettir. Ortak noktalar demokrasi, adalet ve huzur talebidir. Bu talepleri olan herkese yer vardır" dedi
 
Haber: Cuma Deren